Telechargé par Aliş Sağıroğlu

sayi794

publicité
www.gazetepencere.com
22 Aralık 2021 Çarşamba
Sayı: 794
Hükümet bir gecede %40 düşen kurun keyfini çıkarıyor
Dolar çıkarken
“dış güçler”
inerken
“hükümet başarısı”
Hem Hazine’ye
hem Merkez’e fatura
Dövizi düşürmek için önlem açıklandı ama uygulamanın maliyetini kimin
karşılayacağı tartışma yarattı. Kur
farkını önce Hazine’nin karşılayacağı
duyuruldu, sonra döviz mevduatını
bozanlar için yükü Merkez Bankası’nın sırtlanacağı açıklandı. Türk
Lirası’nı dolara bağlayanlardaysa
fatura Hazine’nin sırtında olacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çıldıran döviz kurlarını kontrol etmek için bütün dünyanın yaptığı gibi Merkez Bankası’nın faiz
artırmasına, hatta faiz indirimini durdurmasına ikna edilemeyince hükümet dolaylı yollara saptı. Mevduat faizlerine dolar
garantisi getirildi. Kararın ardından Türk Lirası yüzde 40 seviyesinde değer kazandı. Tablo AK Parti’liler tarafından hükümetin,
hatta doğrudan Cumhurbaşkanı’nın başarısı olarak lanse edildi.
Halbuki dolar 18 liraya tırmanırken durum bambaşkaydı. AK
Parti durumu “ekonomik kurtuluş savaşı” olarak tarif ediyor,
“dış güçler devrede” argümanını kullanıyordu. 5’te
24 saatte
1 milyar
750 milyon
dolar satıldı
Vadeli Türk Lirası mevduata getirilen dolar garantisinin ardından piyasalar kapalı olmasına rağmen fiyatlar
hızla düştü, daha az zarar etmek isteyenler mobil sistemler üzerinden ellerindeki dövizi satmaya çalıştı. İş
Bankası Genel Müdürü Hakan Aran bu süreçte yaklaşık
1 milyar 750 milyon dolarlık satış yapıldığını duyurdu.
Aran’a göre kurlardaki bu aşağı yönlü hareket kredi faizlerinde indirimi de beraberinde getirecek. 5. sayfada
Akaryakıta
ciddi indirim
geliyor 7’de
Borsa tepetaklak
Her şey ‘Erdoğan
konuştu kur düştü’
demek için
kurgulandı
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali
Babacan, hükümetin son kararını
değerlendirdi, hükümetin nasılsa
gidiyorum diyerek gelecek nesilleri borçlandırdırdığını söyledi.
Babacan dolar garantili mevduat
uygulamasının açıklandığı sırada
kamu bankalarının döviz sattığına da dikkat çekti, “Erdoğan
konuştu, kur düştü’ dedirtmek
istediler” ifadesini kullandı. 2’de
Sıcak para istemiyoruz
ŞIDDET
DÖNGÜSÜNÜN
FAILI OLARAK
GAZETECILER
RAKAMLARI
AYARLAMA
ENSTİTÜTÜSÜ
KAYA TÜRKMEN
yazdı 2’de
ÇILER DURSUN
yazdı 3’te
KEREM KIRÇUVAL
yazdı 4’te
2
Gazeteci Enver
Aysever’in karikatür
paylaşımına ceza
KULÜBE
HAMLESI
ÜÇ PUANI
GETIRDI
3
8
Kurlar düştü, otomobil
firmaları tek tek
indirim açıkladı
7
Nass bunun
neresinde?
YEM’DEN DEM’E
YA DEVLET BAŞA…
EĞITIM HAKKI
VE EŞITSIZLIK
BAĞLAMINDA
KAPSAYICI EĞITIM
BAHATTİN
YÜCEL
yazdı 7’de
BORAY ACAR
yazdı 8’de
ALAADDİN DİNÇER
yazdı 10’da
0-2
Kobani: Mahkeme
kürsüsünü meclis
kürsüsüne çevirdi
İstanbul Valisi korona
aşısında 3. doz
karnesini açıkladı
Gizli faizin
dik alası
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hükümetin
kurları aşağı çekmek için açıkladığı yöntemi eleştirdi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Devletin Hazinesi’yle
kumar oynanmaz. Dün Hazine’de olmayan para ile
borç verdiler. Gizli faizin dik âlâsını uyguladılar;
Nass bunun neresinde? Şimdi Türkiye’yi daha büyük bir girdabın içine soktular” diye konuştu. Kılıçdaroğlu’na göre dolar garantili mevduat, “Beyt-ül
Mal ile kumar oynamak” anlamına geliyor. 2’de
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati yeni modeli TRT’de
anlattı, “Yüksek büyüme, düşük cari açık, modelimizin temeli
bu” dedi. Nebati, “Kurda köpüklerin gittiği, gerçek fiyatlamanın oluştuğu bir noktaya doğru gidiyoruz. Kur iyi bir yerlerde
dengeye gelecektir” ifadelerini de kullandı. Hazine ve Maliye
Bakanı sıcak para istemediklerini de söyledi, “Ne zaman geleceği belli ne zaman gideceği belli değil” ifadesini kullandı. 6’da
MASAL, AYET,
NAS, BILIM…
Hükümetin hamlesi ile sadece döviz kurları değil
son dönemde rekor üstüne rekor kıran Borsa İstanbul da tepetaklak oldu. BİST 100 endeksi günü yüzde 7,99 değer kaybı ile 1.892,02 puandan tamamladı. Endeks, önceki kapanışa göre 164,34 puan
azalırken, toplam işlem hacmi de 37,6 milyar lira
seviyesinde gerçekleşti. En çok kaybedenler, geliri
döviz cinsi üzerinden olan şirketlerdi. 5’te
CEVAT KOL
yazdı 12’de
TRİBÜNE
HAPSEDİLEN
TARİH
ABDULLAH
BIRICIK
yazdı 13’te
VİZYONLA
GELİP
HÜSRANLA
GİDENLER
ÜMIT SEZGIN
yazdı 14’te
AS L A N
KAYIP
1-2
Fırtına
sert esiyor
Susurluk
hükümlüsü
özel harekâtçı
öldürüldü
İstanbul-Kadıköy’de bir restoranda çıkan silahlı kavgada, Susurluk
davası hükümlüsü, eski Özel Harekât polisi Ziya Bandırmalıoğlu
öldürüldü. Bandırmalıoğlu 1997
yılında İbrahim Şahin, Korkut Eken
Ayhan Çarkın, Yaşar Öz, Haluk Kırcı
ve Ayhan Akça ile birlikte yargılanmış ve ceza almıştı. 3’te
www.gazetepencere.com
2 GÜNDEM
KAYA
TÜRKMEN
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan
hafta sonu hitap ettiği Afrikalı gençlere o çok sevdiği faiz masalını anlatmış. Türkçe anlatmış. Gerçi tercüme
etmişlerdir herhalde. "Once there
was, once there wasn't" (1) diye
başlamışlar, “Interest is the cause,
inflation the outcome” (2) diye devam etmişlerdir.
Oraya kadar kolay tabii. Bilmezler
ki arkadan “Onlar ermiş muradına,
biz çıkalım kerevetine” geliyor…
Masal deyince, AKP’nin daha
önceki masalları geldi aklıma. Birden
hatırladım bu iktidardan ne kadar
çok masal dinlediğimizi bugüne
kadar!
AKP’nin iktidara geldiği günlerde dinlediğimiz ilk masal üç Y ile
savaşacaklarıydı. Yoksulluğu tarihe
gömecekler, yolsuzluğun kökünü kazıyacaklar, yasakları yok edeceklerdi.
19 yıl sonra bunun masal olmadığını
söyleyebilecek tek bir kişi kalmadı
yeryüzünde.
Kadına şiddeti yok etme amaçlı Avrupa sözleşmesinin yazımına
öncülük ettik. İstanbul’umuzun adını
22 Aralık 2021 Çarşamba
Masal, ayet, nas, bilim…
verdik. İlk biz imzaladık gururla. İlk
biz onayladık. Meğer o da masalmış.
Bir varmış, bir yokmuş.
“128 milyar dolar nerede?” diye
sordukça dört ayrı masal işittik. Yok
efendim pandemi şartlarında kullanmışlarmış, yok piyasadaki dalgalanmalara müdahale amaçlı harcanmışmış, kasada duruyormuş, vatandaşın
cebindeymiş… Ben babamın beşiğini
tıngır mıngır sallar iken…
AKP’li Cumhurbaşkanı hiç üzerine
alınmadı. “Ben yoktum, Cumhurbaşkanıydım” diye sıyrıldı işin içinden.
“Batı bizi kıskanıyor” masalını
hatırlarsınız: "Amerika'nın, İngiltere'nin halini görüyorsunuz değil mi?
Benzin yok benzin. Almanya'da kuyruklar, Fransa'da kuyruklar, yiyeceklerini bulamıyorlar, Türkiye'de böyle
bir sorun yok”... O yalan bu yalan, fili
yuttu bir yılan…
Unutulmaz bir masal da AKP’li
cumhurbaşkanının ağzından canlı
yayında duyduğumuz: “…üzerime
aldığım görevi tarafsızlıkla yerine
getirmek için bütün gücümle çalışacağıma büyük Türk milleti ve tarih
huzurunda, namusum ve şerefim
üzerine andiçerim” masalıydı.
Çok masal dinledik 19 yıl boyunca,
çok. “Bizden önce evlerde buzdolabı yoktu” masalı. Dış güçler masalı.
Faiz lobisi masalı. Ekonomik kurtuluş
savaşı masalı.
Ülkemizde masal dinlemeye hazır
kalabalıklar hep var oldu. Ama yavaş
yavaş uyanıyorlar galiba daldırıldıkları derin uykulardan. Masallara
şüpheyle bakmaya başladılar sanki.
İnanmıyorlar mı ne?
Olsun. Masala inanmıyorlarsa.
Ayete de mi inanmayacaklar? Vaktiyle bir bakan her Cuma farklı bir
konuda Google’da ayet buluyor ve
onu “sallıyordu” Twitter’da. “Bu
sabah 5’te çaktım bir tane” diye
anlatıyordu telefondaki gazeteci
arkadaşına. Yüzlerce takipçisi de bakanı din âlimi yerine koyup retweet
ediyordu.
Dini kullanmak her zaman işe yaramıştır bu memlekette.
Şimdi de bir avuç mutlu azınlık
dışında 84 milyonu bir çırpıda yoksulluğun diplerine sürükleyen eko-
nomi politikalarının sorumluluğunu
üstlenmek yerine, insanları açlık ve
yoklukla sınamayı “müjdeleyen”
Bakara 155’e sığınıyor, ekonomi bilimi tam tersini söylediği halde faizin
düşürülmesini Bakara 275’le izah
ediyorlar.
Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı, “Nas ne diyorsa o olur”
anlamında sözler söyleyerek Kur’ana
yüklüyor suçu. "Neymiş efendim?
Faizleri düşürüyormuşuz. Benden
başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa, onu yapmaya devam edeceğim.
Hüküm bu!"
Ne zamandır devlet nasla idare
ediliyor?
Ana muhalefet partisi lideri Kemal
Kılıçdaroğlu’nun çok yerinde girişimi üzerine, TÜSİAD bir açıklama
yayınlayarak “genel kabul görmüş
iktisat bilimi kurallarına hızla dönülmesinin gereğini” hatırlatınca,
“Sizin cinsinizi de cibilliyetinizi de iyi
biliyorum” diye iş dünyasına hakaret
ediyor AKP’li cumhurbaşkanı İlim
Yayma Vakfı’nın kürsüsünden. Hangi
ilmi yayacaklar bilinmez ama iktisat
ilminden anlamadıkları ortada.
Oysa hayatta en hakiki mürşit
ilimdir. Biz öyle öğrendik. Bakara’da
numarası yok diye ilmi ret mi edeceğiz?
Derken cince bir uygulama
müjdelediler. “Dövize hücum
etmenize gerek yok. Sizin TL’niz de
döviz sayılır artık” dediler. “Örtülü
faiz artırımı” diyor ekonomistler.
Adını söylemeksizin faiz artırımı
işte. Nası aldatma girişimi… Yani
“Faiz artırmıyoruz, tövbe. Ama
senin beklediğin döviz getirisinin
eşdeğerini hesabına yatırıyoruz.”
Yerli ve milli bir model.
Devlet nereden bulacak bu parayı? Ya yeni vergiler salacak, ya para
basacak.
Olan da yine dar gelirliye olacak.
Parası olanın banka hesaplarına
garanti olsun diye daha fazla vergi
verecek. Yani garibanın parasıyla
dövizi olan fonlanacak.
Nas’ıl ama?
(1) Bir varmış, bir yokmuş
(2) Faiz sebep, enflasyon sonuç
Bunun adı
mandacılıktır
Garibanın parasıyla doları
olanı finanse ediyorsun
CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu, TL’nin değer
kaybına yönelik yaptığı değerlendirmede, “Edirne’yi
ve Kars’ı korumak neyse,
Türk Lirası’nın itibarını korumak da aynı şeydir” dedi.
Partisinin Meclis grup
toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
“Bir ülkenin vatandaşı
kendi milli parasını değil
de yabancı parayı güvence
olarak görüyor, ona yatırım
yapıyorsa o ülkenin yönetiminde sorun var demektir.
Bankadaki tasarruf mevduatının yüzde 66’sı döviz-
dir. Tasarruf sahiplerinin
yüzde 66’sı ‘Ben TL’ye güvenmiyorum’ diyor. ‘Devlet
yöneticilerine de güvenmiyorum, başka ülkenin parasına güveniyorum’ diyor.
Edirne’yi ve Kars’ı korumak neyse, Türk Lirası’nın
itibarını korumak da aynı
şeydir.
garibanlardan bazıları bu
gelişmeleri kutluyor, seviniyorlar. Bu Türkiye’nin bir
trajedisidir. Biz fakirden
alınıp zengine verilmesini
doğru bulmuyoruz.
SANDIĞI GETİRİN
Sandığı getirin, milletin
hakemliğine başvurun. Bu
milletin daha fazla ezilmesine tahammül edemiyoruz.
NASS BUNUN NERESİNDE? İktidara geldiğimizde yapaGaribanın sırtından faizi cağımız ilk iş, sorunu yateşvik ettiler. Hem de dolar şayanla, sorunu çözeni yüz
garantili olarak... Nass bu- yüze getirmektir. 13. Cumnun neresinde? Garibanın
hurbaşkanımız da hakem
parası ile bankada doları
olacak. Biz buna Ekonomik
olanı finanse ediyorsun. O ve Sosyal Konsey diyoruz.”
Sanık kürsüsünde savunma yapmak
yerine ülkenin dertlerini konuştu
HDP’nin önceki dönem eş genel başkanları ve MYK
üyelerinin yargılandığı Kobani Davası’nın 8’inci duruşması Sincan Cezaevi Kampüsü’nde devam ediyor. Artı
Gerçek’in haberine göre davanın dünkü duruşmasında
dövizdeki yükseliş ve Türk Lirası’ndaki değer kaybı
tartışma konusu oldu.
Önceki dönem HDP MYK üyesi Bülent Parmaksız’ın,
“Savunma yapmayacağım ama davayı ilgilendiren bazı
şeyler söyleyeceğim” sözleri üzerine mahkeme heyeti,
“Esasa dair savunma yapın, buraya gelip siyaset yapmıyoruz” sözleriyle müdahale etti. Parmaksız, “Bizi
siyasetten yargılıyorsunuz tabii ki siyaset konuşacağız”
sözleriyle yanıt verdi.
‘CARİ FAZLA VERDİNİZ AMA DOLAR DÜŞMEDİ’
Parmaksız, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Faiz sebep
enflasyon neticedir” sözlerini hatırlatarak, “Sonuç şu;
faiz düşürüldü ama enflasyon sürekli yükseldi. Faizin
sebep, enflasyonun netice olduğu tezinin doğru olmadığını gösteren veriler bunlar. TL’nin değeri yabancı
paralar karşısında düşüyor. Amaç faizi düşürmekti
fakat kur yükseldi” dedi.
Dolara yapılan müdahalenin geçici olacağını vurgulayan Parmaksız, “5 puan düşürüldü ve dolar 18 TL’ye
çıkarıldı. Biz tutuklandığımızda 6 küsurdu, 18 TL’ye
çıktı. Dün müdahale yaptılar. Üstü kapalı bir şekilde
faizi artırdılar” açıklamasını yaptı.
[ PENCERE ]
GAZETE
İmtiyaz Sahibi
BİDEBUNUİZLE
Basın Yayın ve
Gazetecilik LTD. ŞTİ.
Süleyman
Soylu’dan yine
‘casusluk’ iddiası
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Emniyet
Genel Müdürlüğü’nde düzenlenen ‹İl Emniyet Müdürleri Değerlendirme Toplantısı›na
katıldı.
Soylu, “Amerika’nın, Avrupa’nın vakıflarından beslenip Türkiye Cumhuriyeti Devleti
aleyhine çalışan, sabahtan akşama kadar video çeken, herkese hakaret eden, iftira atan
şaklabanlar var. Alenen casusluk, bu ülkenin
topraklarına ve bu asil millete ihanet ediyorlar» dedi. Soylu şöyle devam etti:
“Üzerine elbise alamayacak parası olmayan adam, yüzlerce insanı yanında çalıştırıyor. Kendi SGK’sını ödeyebilecek kabiliyeti
olmayan kişi, yüzlerce insanı yanında çalıştırıyor. Alenen casusluk; bu ülkenin topraklarına
ve bu asil millete ihanet ediyorlar. Dünyanın
en büyük ülkesi denilen büyükelçiliklerden
aldıkları talimatla, ülkemizin içerisini karıştırmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.
Darbelerle, ekonomik saldırılarla, Türkiye’de
kurgulanan oyunların içerisinde bunlar vardır. Çok zorlandıklarında iş dünyası derneklerinden destek almaları çok zor değil.”
Genel Yayın Yönetmeni
Yavuz OĞHAN
Genel Koordinatör
İzzet Doğan
Editörler
Dilara Kan-Caner Polat
HDP Eş Genel Başkanı Mithat
Sancar, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı
yeni ekonomik önlemlere ilişkin, “Aslında faizi dolaylı olarak
artırmış oldular. Bu, Türk Lirası’nı ve ekonomiyi bütünüyle
dolara veya dövize bağlamaktır.
Bunun adı, tam da mandacılıktır” dedi.
Sancar, partisinin Meclis grup
toplantısında özetle şunları
söyledi:
“Bundan önce ihale ettikleri,
yandaşlara verdikleri büyük
projeleri Hazine’nin garantisi
altına almışlarsa şimdi de bu
mevduattaki dövize bağlı artışları karşılamak için Hazine’nin
kaynaklarını kullanacaklar. Bunun da bir sınırı var. Faiz ve döviz arasındaki farkı karşılamak
için Hazine’nin mevcut kaynakları yetmiyorsa para basacaklar.
Para basmak, enflasyon demek.
Hazine’yi kurutmak, bu ülkeyi
soymak demektir. Bu, halkı soymak demektir. Dün açıklanan
tedbirlere baktığımızda pekâlâ
da bir ‘u dönüşü’ yaptıklarını
görebiliyorsunuz.
Nass, faizi haram kılmış güya.
Nass faizi yasaklıyorsa, haram
kılıyorsa ekonominin bütün
alanlarında, en başta devletin
alacaklarında faizi sıfırlamanız
gerekiyor; ama öyle yapmıyorlar. Burada da halkın dini
inançlarını istismara yönelik
bir yalan manevrası olduğunu
açıkça görüyoruz. Türkiye’de
inançlara bu şekilde bir saldırıyı HDP olarak her yerde ifşa
edeceğiz.”
Babacan’dan
‘dövize endeksli
mevduat’
değerlendirmesi:
Örtülü faiz
artırımıdır
DEVA Partisi Genel Başkanı
Ali Babacan, önceki gün açıklanan ‘’Kur Korumalı TL Vadeli
Mevduat’’ düzenlemesini eleştirerek, ‘’Millî ve yerli bankacılık
sisteminin tamamıyla dövize
endeksli mevduatla çalışması
hangi millîlik, yerlilik anlayışına
sığıyor?” diye sordu.
Babacan, “Kendi parasını
değersiz gören, yabancı para ile
güven vermeye çalışan bir yönetim beceremez’’ dedi ve dövize
endeksli mevduat düzenlemesine ilişkin kararları ‘’örtülü bir
faiz artırımı’’ olarak niteledi.
Babacan, Ankara’da Polatlı
Ticaret Odası’nın düzenlediği
Ekonomik İstişare Toplantısı’ndaki konuşmasında, şunları
söyledi:
“Birkaç tespit yapmamız ge-
rekiyor. Birincisi, şu anda dolar
kurunun düşmüş hali dahi,
eylül ayının başındaki kur seviyesine göre çok daha yüksek.
Ölümü gösterip sıtmaya razı
etme gibi bir durumla karşı
karşıya kaldık. İkincisi, Cumhurbaşkanının açıklamalarıyla
eş zamanlı olarak, kamu bankalarının yoğun bir şekilde döviz
sattığı konuşuluyor. ‘Cumhurbaşkanı bir konuştu, döviz düştü’ dedirtmek için kamu bankaları bu dönemde cayır cayır
döviz satıyorsa, bunu birilerinin
çıkıp açıklaması lazım. Üçüncü
konu, açıklanan yeni kararlar,
döviz kurunu kısa vadede bir
nebze olumlu etkilese de ileriye doğru Hazine’nin ve Merkez
Bankası’nın yükümlülüklerini
olağanüstü artıracak.”
Sınırsız bir faiz oranı
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat uygulamasını eleştirerek, bu sistemin enflasyonu artırıcı bir
etki yapacağını savundu ve “Yeni faiz oranı döviz
kuruna endeksli, sınırsız bir faiz oranıdır” dedi.
Twitter hesabından paylaşımlar yapan
Erbakan, “Cumhurbaşkanı dün akşam yaptığı
açıklama ile aslında faiz artırımına gidildiğini
ilan etmiş oldu. Açıklanan sistem, Türk Lirası
cinsinden mevduatlar için örtülü bir faiz artışıdır”
ifadelerini kullandı.
Planlama Koordinatörü
Nilay CAN
www.gazetepencere.com lllll [email protected] lllll 02123274775 lllll Beşiktaş/İSTANBUL
Görsel Yönetmen
Aykan KARA
Teknik Sorumlu: Erkutay OĞHAN
Reklam rezervasyon:
0552 886 67 57
www.gazetepencere.com
3 GÜNDEM
Serengeti düzlüklerinde bu hafta:
Şiddet döngüsünün faili olarak gazeteciler
ÇILER
DURSUN
İletişim Bilimci
Gazeteci Muharrem Sarıkaya’nın
İHA kameramanı Ahmet Demir’e attığı
tokat, eğer sadece emekçi bir gazeteciye “seçkinci” bir gazetecinin şiddet
uygulamasındaki ahlaki düşüklük olarak görecek ve buradan Sarıkaya’nın
kişiliği ile ilgili bir eleştiri çerçevesiyle
yetineceksek, Türkiye’deki gazeteciliğin son yirmi yıllık acınası tarihselliğini
bir kez de bu olay içerisinden okuma
fırsatını kaçırmış oluruz. Kaçırmayalım
ve bu fırsatı değerlendirelim.
Önce makro tarihselliğe bakalım.
Dünyanın her yerinde anaakım/
popüler medyanın ezelden beri sermaye sınıfının örtük müttefiki olarak
toplumsal gerçeklik alanının inşasını
üstlendiği, bilinen bir şeydir. Bu ittifak zemininde gazetecilik, neredeyse
iki yüz yıla yakın bir süre toplumsal
sorumluluk anlayışına dayalı olarak
yapıldı. Toplumsal sorumluluk anlayışına sahip çıktıkça, gazeteciler, verili
burjuva temsili siyasal alanındaki
bütün aktörlerin çıkarını ve onların
sınıf eşitsizliğini sürdüren rollerini
güçlendirici bir habercilik yapmayı da
üstlenegeldiler. Burjuva demokratik
değer alanının gönüllü savunuculuğu,
gazetecileri dünyanın her ülkesinde
siyasal seçkinlerin bir parçası kıldı.
Onlar, birbirlerine kolaylıkla erişebilen, birbirlerinin görüşlerini dinleyen,
gündelik haberleri ve köşe yazılarıyla
aslında birbirlerine konuşan, aynı mekanlarda zaman paylaşan, sınıf çelişkisi
karşısında kayıtsız bir dünyanın güç
22 Aralık 2021 Çarşamba
sahibi aktörleridirler.
Güç, profesyonel siyasetçiler için
topluma yön verecek siyasal kararları alabilmeyle, gazeteciler için ise
gerçekliği inşa etmeyle ilgilidir. Kendi
aralarında mübadele ettikleri güç
döngüsü, zaten 19.yy’ın sonundan itibaren emekçi sınıfa kapalı bir döngüdür. Bu döngü, özellikle neo liberalizmin ve dizginsiz kapitalizmin küresel
olarak topluma nüfuz ettiği 1980’ler
ile birlikte, gazetecilik mesleğinde
de adeta bir kast sisteminin ortaya
çıkması ile başka bir boyut almıştır.
Köşe yazarları ve haber yöneticileri
(temsilciler, editörler, genel yayın yönetmenleri vb.) ile saha muhabirleri
ve haberin teknik personeli arasında
ücret, yaşam koşulları, medya kuruluşundaki “yeri ve önemi” gibi birçok
bakımdan kesin bir ayrım belirmiştir.
Köşe yazarları ve haber yöneticilerinin, burjuva siyasal alanındaki bütün
aktörlerle yakın ve güçlü biçimde
bağlantılı olmaları, onları medya
kuruluşları için vazgeçilmesi zor gazeteciler haline getirirken; sahadaki
muhabir gazeteciler ve teknik haber
personeli, medyada kolayca gözden
çıkarılabilen ve yeri çabucak doldurulabilecekmiş gibi düşünülen “personel” olarak muamele görmüşlerdir.
Gazetecilik alanındaki bu kast
sistemini hatırlatmak, Sarıkaya ile
Demir arasında “seçkin” gazetecinin
bir haber emekçisine attığı tokatta
cisimleşen karşılıklı durumlarının asıl
mesleki dinamiğini görmemiz açısından önemlidir. O tokat, ne kendini
kontrol edememekle sınırlı bireysel bir
gaflet anını gösterir, ne de arızi veya
münferit bir hadisedir. Tokat, belki
Sarıkaya’dandır; ancak benzeri gazeteci seçkinlerinin -bence- tamamı, farklı
biçimler alabilen bir şiddete, kurumsal
yapıları altında çalışan saha muhabirlerini ve haberin teknik emekçilerini
uzun yıllardır maruz bırakmaktadırlar.
İlaveten, bütün bir toplumu da “gerçekliği yansıtma” iddiası ile, yaklaşık iki
yüz yıldır burjuva siyasal seçkinlerinin
hakikat rejimine maruz bırakmaktadırlar. Bu hakikat rejiminin temel özellikleri bellidir: yönetici sınıfın çıkarının
toplumun genel çıkarı gibi sunulması
adına her türlü söylem operasyonunu üstlenmiş; bunu, yine toplumdaki
koltuk makam sahibi haber kaynaklarının açıklamaları merkezinde yaparken,
emekçileri olabildiğince temsil alanından dışlamış bir oyun alanı kurmak…
Burada Sarıkaya, 1980 sonrası
ANAP-Özal döneminde başlayan medyaya yönelik neo liberal kuşatmanın
devam ederek AKP iktidarı ile geldiği
nihai noktada, plazalara nüfuz etmiş
seçkinci gazeteciliğin hiç de şaşırtıcı
olmayan figürü olarak öne çıkmaktadır. Bu figürlerin adı Birand, Özkök,
Barlas, Muhtar, Kırca, Civaoğlu, Altaylı,
Donat vb. olabilir, konu kim oldukları değildir. Konu, aklın almayacağı
kadar büyük paralar kazanarak, siyasal
seçkinlerle el ele yapılan bir “gazeteci-
liğin”, nihayetinde bir güç sarhoşluğu
ya da güç zehirlenmesi yaratmasıdır.
Bugün bir haber emekçisinin yüzünde
tokat görünümünde kaba ve dolaysız
şiddetle beliren bu zehirli hal, önceki
dönemlerde örneğin bir başka haber
emekçisinin fazla kilolarına müdahale
edebilecek pervasızlıkta, daha incelikli
ve dolaylı bir biçimde yaşanıyordu.
Bizlerin içini pek bilmediği medya
kurumsal ortamlarında, daima düşük ücretlerle ve güvencesiz çalışma
koşullarıyla Serengeti düzlüklerindeki
vahşiliği aratmayan bir ayakta kalma
ikliminde, basın emekçileri, bu figürlerin kibirli, dizginsiz, dolaysız veya
dolaylı, kaba veya incelikli şiddetleri
karşısında onurlarıyla ve geçimleriyle
sınanıp durdular, sınanmaya devam
etmektedirler.
Emekçi gazetecinin karşılaştığı
şiddete belki de en fazla katkı veren
dinamik olarak ise, AKP iktidarının
toplumsal ilişkiler alanına karşıtlıklar
ve kutuplaşma siyaseti ile yirmi yıldır
format atmasını da eklemek zorundayız. Meclisten sokaklara, sokaklardan
hane içlerine ve esasen insanların iç
dünyasına doğru devinip duran bir
şiddet iklimi bu toplumda o kadar
kanıksanır hale gelmiştir ve o kadar
yapanların yanına kâr kalmayı sürdürmüştür ki, burnumuzun dibinde bir itiş
kakış olduğunda çoğumuz tıpkı Fatma
Şahin’in kayıtsızlığı ile öylece bakakalmaktayız. Bir zamanlar kadına yönelik
şiddetin önlenmesi için politikalar
üreten bir siyasal figürün içinde yer
alabileceği en ironik manzara, bu olsa
gerekir. Elbette ki kendisi de o şiddetten hazzetmemiştir; ancak Sarıkaya’ya
yönelik herhangi bir çıkış yapmayarak,
basın emekçisini o anda savunmayarak
da çok sonra kamuoyu tepkisi karşısında sosyal medya hesabından orta
halli bir iki kelam ederek de toplum
vicdanını sağaltacak bir tutum sergileyememiştir. Demek ki, şiddetin önlenmesi için makro politikalar üretmek ile
gündelik hayatın içinde yanı başında
beliren şiddete karşı durmak arasında
dağlar kadar fark varmış…
Bilmem farkında mısınız, önceki
gün içimizi acıtan o tokat sonrasında
gökten üç biber düştü. Biri, seçkinci
gazetecilerin payına, diğeri muktedir
siyasi seçkinlerin payına ve üçüncüsü
de bu toplumun payınadır:
Gazeteciler dayanaksız iddialarla
mahkemelerde yargılanıp, yıllarca
tutsak edildiğinde onlara sahip çıkmadığımız için; medya patronları emekçi
gazetecileri tazminatlarını bile vermeden kitlesel olarak işten atarken, oturduğumuz yerden seyrettiğimiz için;
alternatif ve yeni dijital haber mecralarına, gazetecilik yapabilmek adına
ihtiyaç duydukları kitlesel fonlama
desteğinden kaçındığımız için ve daha
sayabileceğimiz birçok başka şey için,
üçüncü biber bizim payımıza düştü…
Vicdanları sızlatan o tokat, biraz da
bu toplumun güncel dokusunun ve
tercihlerinin bir sonucudur.
AYSEVER’E
KARIKATÜR
PAYLAŞIMI
NEDENIYLE
HAPIS CEZASI
Özgür Gündem
davasında yargılanan
22 gazeteci beraat etti
Susurluk davası hükümlüsü
Ziya Bandırmalıoğlu öldürüldü
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem gazetesine yapılan baskında
“polise mukavemet” iddiasıyla gözaltına alınan 22
gazetecinin yargılandığı davanın duruşması İstanbul 5’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya gazeteciler katılmazken, avukatları hazır
bulundu.
Gazete Karınca’da yer alan habere göre, mahkeme, dosyada yer alan iddiaları ispatlayacak herhangi bir delillin olmadığını, ayrıca olayla ilgili kamera
kayıtlarının bulunmaması, söz konusu gazetecilerin suç işlediğinin sabit olmadığını belirterek beraat kararı verdi.
Mahkeme ayrıca gazetecilere 5 yıldır verilmeyen
dijital materyallerinin de verilmesine hükmetti.
Susurluk davasında hüküm
giyen ve adı 90’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerde
geçen eski özel harekat polisi
Ziya Bandırmalıoğlu, bir mekandaki silahlı çatışmada öldürüldü. Çatışmada 3 kişi de
yaralandı.
Olay önceki akşam Kadıköy’deki ünlü bir restoranda
meydana geldi. Edinilen bilgiye
göre iki grup arasında silahlı
kavga çıktı. Kavgada Bandırmalıoğlu ile eski bir polis ha-
yatını kaybetti. Olayla ilgili 3
kişinin gözaltına alındığı öğrenilirken polisin soruşturması
devam ediyor.
1997 yılında Susurluk davası
sanıkları arasında ve tutuklu
olarak yargılanan Ziya Bandırmalıoğlu polislik mesleğinden
ihraç edilmişti. Bandırmalıoğlu, 4 yıl hapis cezasına
çarptırılmıştı. Susurluk davasında verilen cezalar, 15 Ocak
2002’de Yargıtay tarafından
onanarak kesinleşmişti.
Gazeteci Enver Aysever,
sosyal medyadan paylaştığı
karikatürle ilgili ‘halkı kin ve
nefrete sevk etmek‘ suçundan
dokuz ay hapis cezası aldı.
Aysever’in Twitter hesabından 19
Mart 2020’de paylaştığı karikatürle
ilgili hemen ertesi gün İstanbul Başsavcılığı soruşturma başlatıldığını
duyurmuştu. Aysever, mahkemenin
kararını yine Twitter hesabından
paylaştı. Aysever kararı, “İfade
özgürlüğü, hukuk, demokrasi adına
içler acısı” olarak nitelendirdi.
Aysel Tuğluk, sağlık raporu için yeniden hastaneye kaldırıldı
Hakkında açılan davada verilen mahkumiyet
kararı nedeniyle 2016
yılından beri tutuklu olan ve cezaevinde
sağlık durumu kötüye
giden eski HDP Eş Genel
Başkan Yardımcısı ve
Milletvekili Aysel Tuğluk,
dün rapor için yeniden hastaneye
kaldırıldı.
Hafıza kaybı yaşayan Tuğluk
için üniversite hastanesi, cezaevinde kalamayacağı raporu ver-
mesine rağmen İstanbul
Adli Tıp Kurumu “Cezaevinde kalabilir” raporu
vermişti. Tuğluk’un hastaneye, cezaevinde aynı
odada birlikte kaldığı iki
kişi ile birlikte kaldırıldığı ve onlarla birlikte
olduğu belirtildi.
68 kadın örgütü de Tuğluk’un
tahliye edilmesi için çağrıda bulundu. Ortak açıklamada, “Aysel
Tuğluk’un tedavisinin olması
gereken ortamda sürdürülebilme-
si için bir an önce özgürlüğüne
kavuşması gerektiğini hatırlatıyoruz” denildi.
Hukuka, bilime ve vicdana
uygun davranılması çağrısında
bulunulan açıklamada, “Annesinin cenazesine yapılan ırkçı saldırı ve gayriinsani tutuma tanıklık
etmiş ve yaşadıkları, hafızasında
hasarlar bırakmıştır. Tuğluk’un
sağlığıyla ilgili gelişebilecek tüm
olumsuz sonuçlardan idari ve
adli makamlar sorumlu olacaktır”
ifadeleri yer aldı.
Soylu’dan, ‘ses ve görüntü kaydı
yasağını’ durduran Danıştay’a itiraz
İBRAHIM OKUR’A
TAHLIYE
KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, eski HSK 1. Da-
ire Başkanı İbrahim Okur’a “FETÖ yöneticiliği”
suçundan verilen 10 yıl hapis cezasını bozdu.
İçeride geçirdiği süre göz önünde bulundurulan Okur’un tahliyesine karar verildi.
İbrahim Okur, FETÖ’nün darbe girişiminin
ardından 16 Temmuz 2016’da tutuklanarak
cezaevine gönderildi. İlk derece mahkemesi
sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde yargılanan Okur, 10 yıl hapse mahkum edildi ve
tutukluluk halinin devamına da karar verildi.
Okur 9. Daire’nin bu kararını Yargıtay Ceza
Genel Kurulu’na taşıdı. Temyiz incelemesini tamamlayan Genel Kurul, oy çokluğu ile
İbrahim Okur’a “FETÖ yöneticiliği” suçundan
verilen 10 yıl hapis cezasını bozdu.
Toplumsal olaylarda gazetecilerin
video çekmesini engelleyen Emniyet
Genel Müdürlüğü genelgesinin yürütmesini durduran Danıştay kararı için
“Doğru bir hassasiyet” diyen İçişleri
Bakanı Süleyman Soylu’nun başında
bulunduğu bakanlığın itiraz dilekçesi
verdiği ortaya çıktı.
Emniyet Genel Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığı, Danıştay’a itiraz dilekçesi
verdi. Danıştay İdari Daireleri Kurulu
Başkanlığı’na gönderilmek üzere kaleme alınan ve Danıştay 10 Dairesi’ne
iletilen dilekçede, kararın kaldırılması
talep edildi. Dilekçede şunlar kaydedildi:
“Genelge ile Anayasa ve haberleşme özgürlüğünü kısıtlayacak hiçbir
husus düzenlenmemiştir. Amaçlanan
sadece polisin görevini engelleyici
şekilde hareket edilmesi halinde personelin yetki ve haklarının bulunduğu
ifade edilmesidir. Genelgenin ‘basın
hürriyeti’ni sınırlayıcı düzenlemeler
içerdiği şeklinde gerekçeler gerçeğe
uygun değildir.”
‘Selahattin Demirtaş kitabı
satamazsınız’ diyerek
kitap fuarını bastılar
Safranbolu Leyla Dizdar Kültür Merkezi’nde
17 Aralık’ta başlayan ve
açılışı Safranbolu Belediye
Başkanı Elif Köse, Safranbolu Kaymakamı Mehmet
Türköz tarafından yapılan
kitap fuarı, dün bir grubun
saldırısına uğradı. Fuarın
yapıldığı merkeze öğle
saatlerinde gelen ülkücü
grup, bir stanttaki kitapları incelemeye başladı.
Stantta yer alan eski
HDP Eş Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş’a ait
kitapları gören saldırganlar, “Burada Selahattin
Demirtaş’ın kitaplarını
satamazsınız” diyerek
stanttaki kitapları yazar ve
tiyatro oyuncusu H.A.’nın
yüzüne ve yerlere fırlatmaya başladı. Sözlü tartışma ile başlayan olayların
şiddeti artınca araya diğer
stantlarda görevli yazarlar
girerek kavgayı ayırmaya
çalıştı.
Olay yerine gelen polis
ekiplerinin, saldırganları
Leyla Dizdar Kültür Merkezi’nden çıkartarak emniyete götürdüğü öğrenildi. Saldırganlar tarafından
darp edilen H.A.’nın sağlık
durumunun iyi olduğu
bildirildi. 6 kişinin gözaltına alındığı olayla ilgili
soruşturma başlatıldı.
Siyasetçi döven isim bu kez üniversite bastı
Ankara Üniversitesi DTCF’de
ülkücüler, bazı öğrencilere
saldırdı. Ülkü Ocakları üyesi
Abdurrahman Gülseren öğrencilere, “Bu okulda barınamayacaksınız, gününüzü göreceksiniz”
dedi. Polisler ve özel güvenlik,
Gülseren ve diğer saldırganlara
müdahale etmedi. Gülseren
aynı zamanda Gelecek Partisi
Selçuk Özdağ’a yönelik saldırının
faillerinden biri olmasıyla tanınıyordu.
Özdağ’a yönelik silahlı ve
sopalı saldırının ardından tutuklanan Gülseren, daha sonra
tutuksuz yargılanmak üzere
serbest bırakılmıştı. Gülseren’in,
10 Ekim Ankara Katliamı için de
“Daha iyisi olabilirdi” paylaşımda bulunmuştu.
www.gazetepencere.com
4 GÜNDEM
RAKAMLARI AYARLAMA
ENSTİTÜSÜ
KEREM
KIRÇUVAL
Memlekette ne konuşursan
konuş, konuyu nereye getirirsen
getir tartışma, görüşme ekonomi
ile bitiyor. Bulunduğun ortamda
televizyon varsa bir şekilde gözler
ekranın köşesine kayıyor. Kıt kanaat
geçinenler, geçinemeyenler, işsizler
bile ekranın köşesinden yansıyan
renklerden durumlarını gözden
geçiriyor.
Durumları iyi olanların ekranla filan ilgisi yok. Onların yatırım
danışmanları var. Şaşı olmuş çoğu
ama ne zaman ne yapılır hepsi çok
iyi biliyor. Gereğini yapıyor. Banka müdürleri çok yoğun bunlarla
görüşmekten. Reklamlara aldanmayın, bankaya derdini anlatmaya bir
emekli gitsin de dersini alsın. Banka
müdürleri, ahlak değil kâr marjına çok iyi bakıyorlar. Bilirler, onlar
22 Aralık 2021 Çarşamba
işlerini bilirler. Bir tas su uzatmazlar,
babaları yaşındaki emekliye, işe
yeni girmiş asgari ücretliye.
Bir süredir çevresiyle sadece iktisat konuştuğu için kendini ekonomi
uzmanı sayan biz yoksullar ise şaşırmaya doyamıyoruz. Ama atalarımız
bunu düşünmüş zamanında söylemişler. Demişler ki, “Allah fukarayı
sevindirmek isterse önce eşeğini
kaybettir sonra buldurur.” Atalarımız akıllı adamlar imiş.
En az 4 yıl üniversite sıralarında
dirsek çürütüp bunun ilmini okuyanlara inat kendini ekonomi uzmanı sananlar var. Öyle bir iki kişi
de değil. Gruplar, kitleler halinde.
Misal dün memleketin en müstesna illerinde, ahali varyant filan da
dinlemedi, ellerinde reis-i cumhurun çerçeveli resimlerini parti bina-
larından alıp halay çektiler. Malum
yağışlı günler var, sarıp sarmaladıkları fotoğrafı öpmeye doyamadılar.
Dolar halayına durdular. Atalarımızın da yüzü gülmüştür, “İyi ki zamanında o sözü etmişiz” diye. Yattıkları
yer incitmesin.
Dolar halayına duranlar 4 ay
öncesini unuttuklarından mendil
sallamadılar kura, geleceğe olan
umutlarını da beyan ettiler. Anadolu
ferasetini görmeyenler bakıp bakıp
izlesinler.
Fakat bu güzel adamlar kadar,
seçkin isimlerinin önünde, Prof.,
Doç., Dr. gibi sıfatlar da yazılanlar
var. Önlerine kattıkları komplocu gazetecilerle neler ortaya atmadılar?
“OHAL ilan edilmeli” diyen de çıktı
aralarından, dövize el konulmasını
isteyen de. Üniversite görmemiş
ekonomi uzmanlarını, o tuzaktan bu
tuzağa çektiler. Perişan ahali halayla
kendine geldi.
Rakamları ayarlama enstitüsünün gözlere mühür çekmesi mi akıl
tutulması mı pek belli olmayan bir
sürece gidildi.
Ekonomide “Kurtuluş Savaşı”
başlatan ama kime karşı savaştığımızı henüz söylemeyen, bir bildiği
var zamanı gelince söyler, Sayın
Cumhurbaşkanı faiz konusunda
kararlılığını bozmadı. Nassı ve dinin
emirlerini vurguladı. “Faiz günah”
dedi ve sonuna kadar mücadele
edeceğini, bu mücadeleyi hepimiz
için yaptığını açık açık söyledi. Esas
niyetinin Türkiye’yi faiz, kur sarmalından kurtarmak olduğunu açıktan
belli etti.
Şimdi yeni kararları tartışılıyor.
“Ucu açık faize geçildi” yorumu
yapılıyor. “Erdoğan ters köşe yaptı”
manşeti atılıyor. “Erdoğan’ın ekonomide zafer günü” diyenler de var.
Valla ben de elin yalancısıyım.
Ama işi bankayla, faizle, dövizle,
kurla işi olmayan bir arkadaşım
yolumu çevirdi. “Allah için” dedi,
“Cumhurbaşkanı din-diyanet adına
faizle ilgili haklıydı. Günah. Amma
gördük ki dış güçler bizi günaha
zorladı. Memleket için hayırlısı.
Faizcilerin de parasını öderiz ne
yapalım.”
Memleketin hazinesinin yeni
bakanının “Yahu ortada dış güç filan
yok, bu bizim politikamız” sözlerini
hatırlatacaktım, vazgeçtim. Ona
demedim ama size diyeyim.
Günahsa da gel hep beraber işleyelim.
TCDD 2020
SAYIŞTAY
DENETİM
RAPORUNDA
DİKKAT
ÇEKEN DETAY Erdoğan tam bir seçim
ekonomisi uygulayacak
10 yıldır kira
ödemeyenler var
Sayıştay’ın, Türkiye Cumhuriyet Devlet Demiryolları’na (TCDD) yönelik 2020
yılı Denetim Raporu ortaya
çıktı. Sayıştay’ın raporunda, TCDD’ye yönelik birçok
tespit yer alırken, mülkiyeti
TCDD 1. Bölge Müdürlüğü’ne
ait taşınmazlardan kiraya
verilenlerin bir kısmının kiralarını ödemediği belirtildi.
Gerçek Gündem’den Sami
Menteş’in haberine göre, 110
aydır kirasını ödemeyen yerlerin de olduğunun belirtil-
diği raporda, TCDD’nin buna
rağmen kira bedellerini tahsil etmediği ve fesih hakkını
kullanmadığı bilgisi yer aldı.
Raporda, İstanbul Kadıköy’de bulunan bir otoparkın 110 aydır kirasını ödemediği ve toplam borcunun
441 bin 497 TL’ye ulaştığı,
Kadıköy’de bulunan spor tesisinin de 110 aydır kirasını
ödemediği ve borcunun 163
bin 520 TL olduğu kaydedildi. İstanbul’un çeşitli bölgelerinde bulunan 50 ATM için
36 aydır kira ödenmediği
ve borcun 3 milyon 369 bin
TL’ye ulaştığı, Maltepe’de
bulunan bir iş merkezinin de
104 aydır kira ödemediği ve
borcunun 20 milyon 534 bin
lira olduğu belirtildi.
51 MİLYON 854 BİN LİRA
ALACAK VAR
TCDD’nin kiralardan alması gereken ancak almak için
herhangi bir işlem yapmadığı miktar 51 milyon 854 bin
liraya ulaştı.
MetroPoll Araştırma’nın kurucusu Özer Sencar,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki
süreçte ‘seçim ekonomisi’ uygulayarak, partisinden
‘ekonomik nedenlerden’ dolayı kopan seçmeni geri
döndürmeye çalışacağını belirtti.
Medyascope’tan Ruşen Çakır’a konuşan Sencar, “AK
Parti 2018’e göre bugün yaklaşık 11 puanlık asgari 10,5
puanlık seçmenini kaybetmiş durumda. Ve bu 11 puanlık kaybın 9 puanı hâlâ kararsızlarda duruyor. Yani
AK Parti’yi, MHP’yi terk edenler, onlarda da 3 puanlık
bir terk ediş var, bunlar bir başka yere gitmiyorlar. AK
Parti’yi terk edenlerin, uzaklaşanların sadece 2 puanı
diğer partilere dağılmış durumda. Bir kısmı DEVA’ya,
bir kısmı Gelecek Partisi’ne, bir kısmı başka yere geçmiş” dedi ve şöyle devam etti:
“EKONOMİYİ İYİ YÖNETEMEDİĞİ İÇİN
AK PARTİYİ TERK ETTİLER...”
“Erdoğan mümkün olan bütün boyutlarıyla tam bir
seçim ekonomisi uygulayacak. Boyutlarını kimsenin
hesap edebileceği bir şey değil. Seçim ekonomisi uygulayacak, insanların bir miktar geri gelmesini sağlayacak. Bu mümkün. Bu insanlar demokrasi, hukuk
devleti adına, özgürlükler, adalet adına AK Parti’yi terk
etmediler, ekonomiyi iyi yönetemediği için terk ettiler.”
“YANDAŞA ÇEKİLEN PEŞKEŞİN RESMİ BELGESİ”
CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer, konuyla ilgili
yaptığı açıklamada, bu durumun yandaşa çekilen peşkeşin resmi belgesi olduğu kaydetti. Sümer, “Esnaf 2 ay
kirasını ödeyemediği zaman kapısına icra memurunu
diken Saray İktidarı, devletin malını, kendi yandaşına yıllarca kira almadan veriyorsa burada haram vardır” dedi.
Elektrik kesilince
2 yaşındaki çocuk
soğuktan öldü
BLOOMBERG, ERDOĞAN’IN BİN 56 KONUŞMASINI ANALİZ ETTİ:
2021’de ‘yatırım’, ‘üretim’,
‘büyüme’ ifadelerinde rekor
ABD’nin önde gelen finans sektöründeki yayın organı Bloomberg, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın web sitesinde
bulunan ve en eskisi Ağustos 2014 tarihli olan bin 56 konuşmasını analiz etti. Haberde Erdoğan’ın faiz oranları ve
jeopolitika ile ilgili yorumlarının sıklıkla döviz kurlarında
hareketlenmeye sebep olduğuna dikkat çekildi.
Analize göre, Erdoğan bu sene 19 Aralık tarihi itibariyle
217 ile rekor sayıda konuşma yaptı ve birçoğunda alışılmışın dışındaki ekonomik planlarını anlattı. Bu süreçte Türk
Lirası ciddi değer kaybı yaşadı ve Merkez Bankası artan enflasyona rağmen faiz düşürdükçe TL rekor seviyelere indi.
Haberde, Erdoğan’ın konuşmalarında yılın bu çeyreğinde
muhalefet partilerine son 2 yılda verdiğinden daha fazla yer
vermeye başladığına da dikkat çekti.
Erdoğan’ın 2021’deki konuşmalarında “yatırım”, “üretim”, “istihdam” ve “büyüme” ifadelerini de rekor seviyede
kullandı.
Suriyeli Hemdan’ı vuran
polise “kasten öldürme”
suçundan 25 yıl hapis
“Dur ihtarına uymadığı” iddiası ile polisin öldürme eyleminde bulunduğu bir davada ilk kez bir
polis memuru kasten öldürme suçundan ceza aldı.
Adana’da, ‘dur’ ihtarına uymadığı gerekçesiyle
17 yaşındaki Suriyeli sığınmacı Ali El Hemdan’ı
kalbinden vurarak öldüren polis memuru Fatih
Karaca’ya “kasten öldürme” suçundan verilen
müebbet hapis cezası 25 yıla indirildi. Mahkeme
başkanı ceza indirimine şerh düştü.
28 Nisan 2020’de 17 yaşındaki Ali el Hemdan’ı
öldüren polis memuru Fatih Karaca hakkında
açılan davanın 7’nci duruşması Adana 9’uncu Ağır
Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Adnan El Hemdan’ın avukatı, kamera görüntüsü çok açık ve net
olduğunu belirterek, ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezası verilmesini talep etti. Sanık avukatları ise
olayda sıcak takip olduğunu iddia etti. Kararını
açıklayan mahkeme heyeti, sanık polis memuru
Fatih Karaca hakkında “kasten öldürme” suçundan müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme heyeti
geçmişteki hali ve olaydan sonraki davranışları ve
verilen cezanın geleceği üstündeki olumsuz etkileri nedeni ile indirim yaparak müebbet hapis cezası
25 yıla indirdi.
Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde 2 yaşındaki Yunus
Emre isimli bebek, evin elektriğinin olmaması
sebebiyle soğuktan dolayı hayatını kaybetti. Yunus
Emre’nin, oksijen makinesi ile hayata tutunduğu
öğrenildi. Elektriklerin kesilmesi nedeniyle oksijen
verilemeyen Yunus Emre, gece saatlerinde fenalaşması sonucu hastaneye kaldırıldı ve öldü. 2 yaşındaki çocuk Silvan’da toprağa verildi.
Olaya ilişkin Sputnik’e konuşan baba Özcan Binen, “Uzun süre elektrik gelmedi. Birkaç gün karanlıkta kaldık. Yeni hat çekilecek diye elektrikleri
kestiler. DEDAŞ’a gittim, neden elektrikler kesildi
ve neden bırakılmıyor diye sordum. Baktılar, ‘bir
borcu yok’ dediler, ‘Kablonuzu alın gelip hattı yenileyeceğiz’ dediler. Çocuk vefat ettikten sonra gelip
yapacağız dediler” dedi.
Yaşanan olaya ilişkin DEDAŞ da bir açıklama yayınladı: “Yunus Emre Binen’in vefat ettiği 12 Aralık 2021 itibarıyla meskende merkezden yapılmış
herhangi bir kesinti söz konusu değildir.”
KONU MECLİS’TE
HDP Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy, olayla
ilgili olarak Meclis’e soru önergesi verdi. Özsoy’un,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in
cevaplaması talebiyle Meclis’e sunduğu soru önergesinde “Soğuktan ve yoksulluktan ölen Yunus
Emre’nin durumundan haberdar mısınız? Yunus
Emre’nin ölmesine sebep olan yetkililer ile ilgili bir
soruşturma başlattınız mı?” denildi.
www.gazetepencere.com
1.892
$ 12.45 €
↑
↑ Faiz
14.04 %22.93
↑
BIST 100 ↑
22 Aralık 2021 Çarşamba
Gram ↑
Cumhuriyet
4.680
783
↑
5 MESELE EKONOMİ
Brent
74.13 ↑
‘Türk doları’ hesabı
Dövize endeksli Türk Lirası
mevduatları ile ilgili yeni
düzenlemelerin ayrıntılarını
Hazine ve Maliye Bakanlığı
tarafından açıklandı. Buna
göre hesaplar 3, 6, 9 ve 12 ay
vadelerle açılabilecek. Vade
sonunda kur değişiminin
faiz oranı üzerinde kalması
halinde oluşabilecek fark
müşteri hesabına TL olarak
yansıtılacak. Vadeden önce
hesaptan para çekilmesi
durumunda ise hesap
vadesiz hesaba dönüşecek ve
faiz hakkı ortadan kalkacak.
· Ürün, gerçek kişilerce
TL vadeli hesaplar üzerinde
işleyecek faiz ile hesap açılış
ve vade tarihlerindeki kur
değişim oranı kıyaslanacak,
yüksek olan oran üzerinden
hesap nemalandırılacak ve
bu mevduat ürününe stopaj
uygulanmayacak.
· Kur farkı hesaplamaları
için Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası (TCMB)
her gün saat 11:00’de
dolar döviz alış kuru
yayınlayacak.
· Vade sonunda kur değişiminin faiz oranı üzerinde
kalması halinde oluşabilecek fark müşteri hesabına
TL olarak yansıtılacak.
nüşecek, faiz hakkı ortadan
MİNİMUM FAİZ TCMB
POLİTİKA FAİZİ OLACAK kalkacak.
· Hesaplar 3, 6, 9 ve 12 ay
vadelerle açılabilecek olup,
minimum faiz oranı TCMB
Politika Faiz Oranı olarak
uygulanacak.
· Sisteme isteyen her banka katılabilecek.
· Vadeden önce hesaptan
para çekilmesi durumunda
hesap vadesiz hesaba dö-
· Hesabın açıldığı tarihteki TCMB kuru ile hesabın
kapatıldığı tarihteki TCMB
kurundan düşük olan üzerinden hesap bakiyesi güncellenecek.
· “Türk doları” hesabını
katılım bankacılığında uygulamak için de çalışma yürütülüyor.
İş Bankası / Aran:
90 günlük
fırsat
penceresi
Denizbank / Ateş:
İstikrar herkesin yararına
Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş,
dövize endeksli TL mevduatın Hazine
Bakanı Nureddin Nebati, BDDK ve Merkez Bankası ile seri toplantılarda Bankalar
Birliği olarak görüşüldüğünü söyledi. Son
toplantı geçen pazar günü yapılmıştı.
Dövize endeksli TL mevduatının Türkiye’ye özgü bir ürün olduğunu anlatan
Ateş, “Düşüncem 3-6-12 aylar gibi vadelerde vatandaş parasını belli bir faizden, ister
kamu ister özel hangi bankaya yatırırsa yatırsın vade sonunda arada bir fark olursa,
ana para artı faizin üzerinde bir kur artışı
olursa bu Hazine tarafından karşılanıyor.
Böyle yapılacağı bize teyit edildi” dedi.
Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş,
Habertürk’te katıldığı programda özetle
şunları söyledi:
· Çok karmaşık bir ürün değil. Bu
serbest bir opsiyon sunmak, bir avantaj
vermek. Kime? Tasarruf mevduatı sahiplerine.
· İkinci kesim kurumlar. Kurumların
zorunlu ithalat ihtiyaçları var. Bir forward
kur vererek, bir ay, iki ay altı ay sonra ihtiyacın olacak dövizi bugünden alma. Bunu
karşılayacak durum da var. 5 kez müdahale
etti TCMB.
· Bu kararlarla oynaklık stabilize olacak. Bize iletilen bir miktar sınırlaması yok.
· BES’e getirilen yüzde 5 ilave var. Batı
bununla gelişti ve uzun vadeli fon ihtiyaçlarını bu ürünü ciddi kullanarak karşıladı.
· Kurun aşağı inmesi, umuyoruz ki
fiyat seviyelerinin aşağı inmesi, köpük
geri alındığı zaman enflasyonu da olumlu
etkileyeceği için döviz talebini de asgaride
tutacaktır.
· Stopaj gibi önemli bir yükü de üzerinizden alıyor. Şu an o en önemli zirve aşıldı. Bundan sonrası güvendir. Bu tür şeyi
çok fazla konvansiyonel ürün gibi niteleyemeyiz ama piyasanın içinde mi içinde.
· Bütün dünyada enflasyonist bir baskı
var ama biz kendi içimizde oynaklığı önlemek ve enflasyon ve faiz düzeyini, kur
düzeyiyle birlikte üçlü bir ayak olarak dengeli bir şekilde götürmek için çok alışılmış
olmayan ama piyasanın içinde bir uygulamayla stabilizasyon sağlandı.
“BANKALAR PARAYI FAİZ
DÜŞERKEN KAZANIR”
· Kurumlara verilen forward garantileriyle onların talepleri de makul düzeye
inecek. Kur seviyesi makule çekildiği gibi
enflasyonu da makul düzeylere çeker.
· Bir ürün geldi bu dünyada yok, çalışır
çalışmaz diye hüküm vermek doğru değil.
İstikrar herkesin yararına. Bankalar parayı
faiz düşerken kazanır, yükselirken değil.
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran döviz
korumalı TL mevduat ürünü ile Türkiye’nin yeni
ekonomik modeli için 90 günlük bir fırsat penceresi açıldığını, bu fırsatın iyi kullanılması gerektiğini söyledi. Aran, pazartesi akşamından bu sabaha
kadar 1,75 milyar dolarlık dövizin bozdurulduğunu belirtti. Aran, “Kararlar öncesine göre kredi
faizlerinde çok daha uygun bir ortam var. Ben
kredi faizlerinde hızlı bir düşüş beklerim” dedi.
Aran, Bloomberg HT-Habertürk ortak yayınında
yeni sistemle ilgili şu değerlendirmeleri yaptı:
· Bu dönemi elbirliğiyle yönetmeye çalıştık.
Dilimiz döndüğünce yeni ekonomik modeli anlamaya ve desteğimizi sunmaya çalıştık. Kısa vadede bu model için yapılacaklar üzerinde çaresiz
kalıyoruz. Bu önemli bir açmazdı. Bildiğimiz tek
enstrüman faiz olduğu için hep faizi konuştuk.
· Dün (önceki) akşamki tedbirlerle birlikte
Dövizdeki kazanımı TL’de kalarak sağlayacak bir
enstrüman oldu. Biz Dolmabahçe’deki toplantıda
dövize endeksli tahvil diye not almıştık. Yeni ekonomik modelin başarısı için ortam yaratıldı. Dün
tarihi bir gün oldu, trendin kırıldığı bir gün oldu.
HAZİNE’YE YÜK ÜÇ,
ALTI AY SÜREBİLİR
· Hazine’ye yük bir iki çeyrek sürebilir, sonrasında normalleşme olur.
· Yatırım araçlarını çeşitlendirmek bizim görevimiz. Sürekli kamunun bir finansal ürün tasarlaması doğru değil. Sanırım faiz dışında bir imkan
olduğunu göstermek için böyle bir enstrüman
yaratıldı. Ama bankacılık için bizim görevimiz yaratıcı olarak yatırım araçlarını çeşitlendirmek.
· Ürün çok yeni. Mutlaka içinde birtakım değiştirilmesi gereken yanlar olabilir. Bunu ileride
konuşuruz diye düşünüyorum.
Merkez şartlarını açıkladı
Merkez Bankası, döviz hesaplarının
TL vadeli hesaplara dönüşmesi halinde
sağlanacak desteğin şartlarını açıkladı,
desteğin bir kez uygulanacağı belirtildi.
Bankacılık sistemindeki toplam
mevduat/katılım fonu içinde Türk Lirası’nın payının artırılarak finansal istikrarın desteklenmesi amacıyla;
20 Aralık 2021 tarihinde ABD
doları, Euro ve İngiliz Sterlini cinsinden
döviz tevdiat hesabı veya döviz cinsinden katılım fonu bulunan yurt içinde
yerleşik gerçek kişiler, söz konusu
hesaplarını vadeli Türk Lirası mevduat/
katılma hesabına dönüştürmeleri halinde destekten yararlanabileceklerdir.
Hesaplar 3, 6 ve 12 ay vadeli olarak açılabilecektir.
Açılacak Türk Lirası vadeli hesaplara işleyecek faiz/kâr payı ile hesap
açılışı ve vade sonundaki kur değişim
oranı kıyaslanarak yüksek olan oran
üzerinden mevduat ve katılım fonu
sahibine ödeme yapılacaktır.
Hesap açılışındaki kur ile vade
sonu kurunun ne olduğuna bakılmaksızın anapara ve faiz/kâr payı tutarı müşteriye banka tarafından ödenecektir.
Vade sonu kuru üzerinden hesaplanacak tutar, anapara ve faiz/kâr
payı tutarından büyükse; aradaki fark
TCMB tarafından karşılanacaktır.
Vadeden önce hesaptan para çekilmesi durumunda destekten faydalanılamayacaktır.
MERKEZ DÖVİZ, HAZİNE
TL HESAPLARINI
Prof.Dr. Hakan Kara: Döviz korumalı
mevduata geçen hesaplarda kur farkının Merkez Bankası’ndan karşılanması
kur arttıkça doğrudan para basmak anlamına geliyor. Yangın çıktığında otomatik benzin döken sistem kurmak gibi.
Uğur Gürses: Merkez Bankası, döviz
hesaplarından TL’ye geçişi özendirmek
için bu mekanizmayı çalıştıracakmış,
Hazine ise TL’de duran ama döviz kuru
artışına endeksli hesapları. Açıklamaların kopuk olması karmaşa yaratmış.
“1,75 MİLYAR DOLAR BOZULDU”
· Dün (önceki) akşamdan sabah 10’a kadar
1,75 milyar dolarlık döviz bozuldu. İhtiyaç sahiplerinin almasıyla kur 13’te dengelendi. Sağlıklı
bir durum. Yıl sonuna kadar bu dengede gider ve
kura bakmayız diye umut ediyorum.
· Son düşüş yabancı para sahiplerinin TCMB’den daha güçlü olduğunu gösterdi. Asıl
önemli olan piyasanın ikna olması. Biz bize kaldığımızda bir sorun görmüyorum. Yabancılar bile
olsa artık döviz üzerinde bir risk yok.
· Fırsat penceresi açıldı ama iletişime dikkat
etmemiz gerekiyor. Vatandaşın doğru bilgilendirilmesi gerekiyor.
ASIL ÇÖZMEMİZ GEREKEN
HASTALIK ENFLASYON
· En büyük kırılganlığımız enflasyon ve enflasyon beklentileri. Getiri eğrisini mutlaka lehimize
dönüştürmemiz gerekiyor. 90 günlük süre kabul
edilirse vatandaş tarafından geliştireceğimiz araçların sayısı ve çeşitliliği de artacak.
· Bankalar kur korumalı ürün dışında enflasyon
korumalı ürünler de çıkarmalı.
· Enflasyonu bir hastalık olarak nitelendiriyorum. Faiz yüksek ateş. Ama asıl çözmemiz gereken hastalık enflasyon. Enflasyonu çözmeden
yatırımcıyı ikna etmemiz mümkün değil. Birinci
önceliğimiz enflasyonun ve beklentilerinin düşmesi olmalı.
· Sisteme güven duymak çok önemli. Yastık
altının geri geleceğini düşünüyorum. Bunun da izlerini görüyorum. İş Bankası özelinde yılbaşından
bu yana 7,2 milyar dolarlık efektif girişi oldu. Sağda solda çıkan haberler dolayısıyla efektif çıkışı
görülmüştü son günlerde. Artık bu gibi haberler
tartışma dışında kalır diye düşünüyorum.
Dolar 13 liranın
altını gördü
Borsa iki kez
devre kesti
Güne yüzde 2’nin üzerinde yükselişle başlayan Borsa İstanbul, ardından
eksiye döndü. İki kez devre kesici
uygulanan Borsa İstanbul’da satışlar
yüzde 8’in üzerine tırmandı. Devre
kesici dönüşünden sonra da satış
emirleri devam etti ve BİST 100’de
kayıplar yüzde 8,5 seviyesinde. Geçen
cuma günü 2.400 puanı aşarak rekor
kıran BİST 100, sadece 2 işlem gününde 1.900 puanın altına kadar çekildi.
Böylece iki günlük kayıp yüzde 20’yi
aşmış oldu. BİST 100 günü 1.892 puan
ve %7.99 puan kayıpla kapattı.
Önceki akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomide
yeni finansal araçların devreye alınacağını açıklamasının
ardından yüzde 22’lik değer
kaybı yaşayan ve 13,50 seviyelerine düşen dolar, dün sabah
sabah güne yüzde 14 değer
kaybıyla 11,34 liradan başladı.
Daha sonra yükselişe geçen
dolar saat 11.04 itibariyle 14
lira seviyesinin üzerine çıktı.
Dolar saat 12.37 itibariyle
yeniden düşüşe geçerek 12,57
seviyesine geriledi.
Euro ise önceki akşam 20
liranın üzerine tırmanmasının
ardından sert düşerek dün
sabah güne 12,97’den başladı.
Euroda değer kaybı yüzde 13’ü
aştı. Euro saat 11.04 itibariyle
yönünü yukarı çevirerek 15,75
liradan fiyatlandı, saat 12.37
itibariyle düşüşe geçerken
14,11 lira seviyesini gördü.
Saat 18.00’de dolar/TL,
12,60-12,80; euro/TL ise
14,50-14,70 aralığında seyretti.
Önceki gün 18,40’a kadar
çıkan ancak akşam saatlerinde
yaşanan sert geri çekilmede
12,61’e kadar gerileyen dolar/
TL, kapanışı 13,43’ten yaptı.
Gün içerisinde 20,80 ile rekor
kıran euro/TL de 14,24’e kadar
geriledikten sonra 15,16’dan
günü noktaladı. Böylece hem
dolar ve hem euro için saat
19.00 sularında görülen gün
içi zirveler baz aldığında 4-5
saat içerisindeki düşüş her iki
kur için de yüzde 31,5 olarak
gerçekleşti.
www.gazetepencere.com
6 MESELE EKONOMI
22 Aralık 2021 Çarşamba
‘Türk dolar’ hesabına nass için
Diyanet fetva verecek mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Neymiş efendim faizleri düşürüyormuşuz.
Benden başka bir şey beklemeyin. Bir
Müslüman olarak nasslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim.
Hüküm bu” diyerek piyasa şartları uygun
olmadığı halde Merkez Bankasının faiz
düşürmesini savunmuştu. Ancak döviz
kurları önlemez şekilde yükselirken “kur
korumalı TL vadeli mevduatı” uygulaması başlatmasının “nass”a uyup uymayacağı merak
konusu. Diyanet, daha önce
vadeli mevduatlar için bir
soruya verdiği yanıtta, “Müslümanlar faizli mevduata bilerek
ve isteyerek para yatırmamalıdırlar. Çünkü bu tür mevduat
hesaplarına tahakkuk
ettirilen fazlalıklar
faiz olup dinen haramdır. Söz konusu
faiz oranlarının
enflasyonun altında ya da üstünde olbakıp da günümüzdeki faizi denk görmek
ması, bu işlemi faiz olmaktan çıkarmaz.” makul gelmiyor çünkü birbiriyle örtüşyanıtı vermişti.
müyor” dedi.
Emekli müftü Gani Aşık, Kuran’ın o döİLAHİYATÇILARDAN NASS
nemde bilinmeyen banka faizlerini değil,
TEPKİSİ
tefeciliği yasakladığını söylerken Mısır
Erdoğan’ın faiz indiriminde ‘nas’ kav- Yüksek Din Şûrası’nın, 2002’de banka
faizlerinin haram olmadığını fetvaya
ramını kullanmasına tepki gösteren
bağladığını hatırlattı. Aşık, Erdoğan’ın
ilahiyatçılar Cumhuriyet’e yaptıkları
nass çıkışına “Faizin yüzde 15’i haram da
değerlendirmede ‘Riba ayrı faiz
ayrı’ dediler. Emekli müftü Gani yüzde biri helal mi? Neden sıfırlamıyorAşık, “AKP önderlerinin tamamı sunuz? Kendileri Taliban’ın kontrolüne
giren Afganistan’ın emiri mi, yoksa laik
zenginleşirken halkın yoksuldevletin cumhurbaşkanı mı? Yalan ve
laşmasının günahını İslam’a
mı yüklemeye çalışıyorsunuz” türevleri Kuran’da 280 yerde anılır ve
sorusunu yöneltirken ilahiyatçı yasaklanır. Halkı 20 yıla yakındır aldatan
Prof. Dr. Mehmet Azimli ise Haz- AKP, bu ayetleri nas saymıyor mu?” dereti Muhammed döneminde ğerlendirmesiyle tepki gösterdi.
Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nyasaklanan riba ile
günümüzdeki faizin den Prof. Dr. Mehmet Azimli ise Hz. Muhammed dönemindeki riba, yani faiz ile
birbirine denk olmadığını belirterek günümüzdeki reel faizin birbirine karşılık
gelmediğini söyledi. “Hazreti Peygamber
“O günkü ribaya
dönemindeki faiz, tefeci faizidir. Tefecilik, riba ayrıdır” ifadelerini kullandı.
PEKİ YA DİĞER NASSLAR?
İlahiyatçı Cemil Kılıç, sosyal medya hesabından, ‘diğer nass’arı hatırlattı: “Cumhurbaşkanımız, faiz konusunda nass
var, bir Müslüman olarak faize karşıyım,
faizi indireceğiz demiş. Başka nasslar da
var, hırsızın elinin kesilmesi, kadınların
şahitliği ve miras hakkının yarım olması,
dört eşliliğe izin verilmesi gibi... Bunlar
ne zaman uygulanır acaba?”
Antikapitalist Müslümanlar:
“Devletin dini adalettir. Nassa göre
devlet yönetilmez. Kur’an bir bilinç
olarak hükümetler için sadece adaleti,
liyakati, meşvereti öğütler. Medine
Sözleşmesi’nde İslam, Kur’an, nass
geçmez; adalet, barış, ortak iyi (maruf)
geçer ve ‘herkes dininde serbesttir’
denilir.”
Kurdaki düşüşü dolar
yakıp halayla kutladılar
ama 1 dolar yakabildiler
Dolardaki düşüşün sabah saatlerinde 11 TL’yi bulması ile Malatya’da Şire Pazarı’nda davul zurna eşliğinde
sevinç gösterileri yapıldı. Davul zurna eşliğinde halay
çeken grup, sembolik olarak dolar da yaktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafını taşıyan grup, tekbir getirip sloganlar attı. Ama gruptakiler yakmak için sadece
1 dolarlar kullandı. Çünkü dolar hâlâ çok yüksek…
Reuters: Erdoğan faiz
teorisinin başarısız
olduğunu üstü kapalı
şekilde kabul etti
Yaklaşan seçimler öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
yeniden seçilme şansının düşük olduğunu öne süren Reuters
Haber Ajansı, Erdoğan’ın ‘faiz neden enflasyon sonuç’ teorisine karşı bankacılık sisteminin korumasız olduğunu üstü kapalı
bir şekilde kabul etmiş olduğu yorumunda bulundu. Reuters’a
göre döviz garantili mevduat hesabıyla ilgili olumlu olan tek
şey, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mevcut durumun sürdürülebilir olmadığını açıkça kabul etmesi.
Haberde, Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarından sonra TL’nin
hızla dalgalanmasının finansal istikrar adına iyiye işaret olmadığı belirtilirken, en büyük tehlike olarak lira mevduatlarının garanti altına alınması sonucu Türk Lirası’nın enflasyon
sarmalının içine çekilmesi durumunda vergi mükellefleri için
sonsuz kayıplara yol açabileceği gösterildi.
Bakan Nebati: Son bir yılda
büyüme yok, sıçrama var
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Kur Korumalı TL
Vadeli Mevduat Sistemi ve ekonomik gelişmeleri TRT’de şöyle
anlattı:
· Hem bir model öne sürüyoruz hem de Sayın Cumhurbaşkanımız bir manifesto yayınladı
ve o andan itibaren Türkiye’de
birçok şey değişti. Bu değişim
aslında bir normalleşme. Son
birkaç aydır yaşanan kur atakları aslında normal olmayan
bir şeyin tartışılmasıydı, şimdi
normale döndük. Önümüzdeki
yıl bunun semerelerini açıkça
göreceğimiz bir yol olacak.
bir dönüşüm ortaya koyduğu bir
süreç. Bu dönemde birileri güçlü şekilde geliyor. Örneğin Çin,
Türkiye. Bunun temel sebeplerinden biri coğrafya, ikincisi 19
yıldır yapılan altyapı yatırımlarının tamamlanması, üçüncüsü
her türlü pazara yakın olması.
Türkiye 2020’de doğrudan
yatırımları 12.7 milyar dolara
ulaşmış durumda. Sıcak para
biz sevmiyoruz, istemiyoruz.
Ne zaman geleceği belli fakat
ne zaman gideceği belli değil.
Giderken de yapacağı tahribatı birçok defa gördük. Tabii ki
kırılganlıklarımız var, bunların
üzerinde çalışıyoruz. Orta gelir
SICAK PARA SEVMİYORUZ tuzağından çıkmak istiyoruz.
Bu yüzyıl egemenlerinin tahtSon 1 yılda büyüme yok,
larının sarsıldığı, sarsılmanın
sıçrama var. Özellikle makro-
Barış Soydan:
Kur garantisi,
büyük sakıncaları
nedeniyle 2018’de
rafa kaldırıldı
ÖZAL, ‘DÖVIZE
ÇEVRILEBILIR
MEVDUAT’ IÇIN
‘İNŞALLAH
SONRAKI
IKTIDARLAR DERS
ALIR’ DEMIŞTI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
açıkladığı yeni mevduat sistemi
ana gündem haline gelmişken,
1989 yılında dönemin başbakanı
Turgut Özal’ın ‘Dövize Çevrilebilir
Mevduat’ hakkında söyledikleri
ortaya çıktı. Özal, ‘bilgisizliğin vesikası’ olarak tanımladığı sistem
için “İnşallah sonraki iktidarlar
ders alır” temennisinde bulunmuştu. Özal, sistemin, vatandaşın
sırtına inanılmaz bir yük bindirdiğini ifade ediyor ve sistemi
yürüten dönem hükümeti için de
“Kendilerini akıllı, uyanık sananlar böyle bir yol buldular” diyor.
Turgut Özal, Milliyet Gazetesi’nin
17 Eylül 1989 tarihli haberinde
uygulamayı ve ağır bilançosunu
şöyle anlatıyor:
“İnşallah gençlerimiz bundan
ders alır. Bir daha böyle hesapsız
kitapsız hatalar yaparak, gelecek
nesilleri zor taşınan yük altına
sokmaz. 84-89 arasında bu ödemeleri yapmasaydık aile başına
herkese 1 milyon TL para ödeyebilirdik. 9 bin ilave okul, 900
ekonomik göstergelerde her
alanda bir sıçrama var. Salgın
döneminde olduğu gibi bir
yerde dramatik olarak bir düşüş yaşandığında Türkiye çok
hızlı toparlanabilen ve uyum
gerçekleştirilme kabiliyetini
küresel ekonomiye kanıtlayabilmiş bir ülke konumunda.
Bütün dünya küçülürken biz
aldığımız tedbirlerle o dönemde “2020’de bir istisna gerçekleştireceğiz” dedik. Zaman
geçtikçe tedbirler, irade, güç ve
kararlık Türkiye’yi 2020’nin
sonunda 1.8 büyümeyle taçlandırdı, Çin’den sonra dünyada
büyümede 2. konuma geldik.
Yıl sonu büyümesi çift haneye
doğru gidiyor, hedeflerimizin
de üstünde.
orta boy fabrika, 500 hastane ve
4 bin km otoyol daha yapardık.
100 bin insan iş sahibi olabilirdi.
İşte geçmişin hatalarının bir topluma ne kadara mal olduğunun
basit bir bilançosu budur.1970li
yıllarda o zaman kendilerini
akıllı, uyanık sananlar böyle bir
yol buldular. Tam 221 bankaya
borçlandık ve Türkiye bunları
ödeyemedi. DÇM’nin yükünü
vatandaşın sırtına yıktılar, orta
direğin sırtına yıktılar. Bu borcu
siz ödediniz.”
Halk TV’nin ekonomi yazarlarından Barış Soydan, “kur garantisi” sisteminin 2018’de de gündeme geldiğini ancak risklerinden
dolayı rafa kaldırıldığını yazdı.
Soydan, dünkü köşe yazısında
“İktidar şapkadan tavşan çıkarayım derken Türkiye ekonomisine
çok ağır yan etkileri olan zehirli
bir ilacı içirdi” yorumunu yaptı.
Soydan, “TL’ye kur garantisi sistem, 2018 yılındaki Rahip Brunson Krizi’nin sonrasında ekonomi
yönetimi tarafından çalışılmış ama sakıncaları nedeniyle cesaret edilememişti” ifadesini kullandı,
“Çünkü uygulama, tıpkı bugünkü gibi TL mevduat
sahiplerine kurdaki gelişmelere göre sağlanacak
ilave getirinin Hazine kaynaklarından aktarılması
esasına dayanıyordu” dedi.
www.gazetepencere.com
7 MESELE EKONOMI
YEM’den DEM’e
BAHATTİN
YÜCEL
Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en
büyük ekonomik krizini geçiriyor.
Sürekli değer kaybeden lira. Siyasal
İslamcı ekonomik yorumlar. Akılcı
ve laik hiçbir devlet yönetiminde
rastlanması mümkün olmayan, nass
ve ilahi hükümlerden kaynaklandığı
ifade edilen, faizsiz yaşam savunuculuğu. Ellerindeki tasarrufları bu
belirsizlik ortamında dövize çevirme
çabasında, her kesimden yurttaşın
gelecek kaygılı telaşları.
Sayın Cumhurbaşkanının “faiz sebep, enflasyon sonuçtur” açıklamasıyla indirilen faiz oranları yüzünden,
milli paramızın değerinin kısa sürede
yarıya inmesi. Doğrusu; hızlı ve adı
konmamış “devalüasyon”. Ardından
bir akşam vakti “varlık transferi”ne
yol açan kararlarla düşürülen kurlar.
Sonunda örtülü faiz anlamına
gelen DEM -dövize endeksli mevduat-uygulaması ile nass ve ilahi
hükümlerden ani geriye dönüş.
Geçmişte DÇM adıyla bilinen, dövize çevrilebilir mevduat hesaplarını
anımsatan, “Kur Korumalı TL Vadeli
Mevduat”ın hayatımıza girişi. Hazine
ve Maliye Bakanlığı’nın açıklamasına göre, bankalardaki TL mevduata
uygulanan faizler, döviz kurlarının
altında kalırsa sahiplerine 3, 6, 9
ve 12 aylık vadelerde aradaki fark
Hazine kaynaklarından karşılanarak,
ödenecek. TCMB her gün 11:00’de
referans kurları resmen açıklayacak.
İktidarın öncelikli amacının bankalardaki 250 milyar dolar tutarındaki
döviz tasarrufunun çekilmesini,
cazip koşullar önererek engellemek
olduğu ortada. Bu kurgu ile ilk aşamada Türk Lirası mevduatın dövize
yönelmesinin önüne geçileceği
varsayılıyor.
İktidarın belki henüz açıklamadığı
ama gündeminde bir başka beklentisi daha olabilir. Hazine garantili kur
artışlarının, TL cinsinden hesaplara
sağlayacağı güvencenin, dış piyasalardaki çok düşük -bazı ülkelerde
“0”- faiz oranları yüzünden, ülkeye
kısa vadeli sıcak para akımını başlatma olasılığı örneğin. Güncel faizlerin
-% 14- oluşu ve Hazine güvencesi,
yurtdışından başta kara para olmak
üzere Türkiye’ye yönelik döviz ha-
‘Oda’lardan ‘fiyatları
düşürün’ çağrısı
İş dünyası temsilcilerinden İstanbul Ticaret
Odası (İTO) ve Ankara Ticaret Odası (ATO), TL’nin
dolar karşısında kaybettiklerinin bir kısmını geri
almasının ardından dolar artışlarını etiketlere yansıtan reel sektöre ‘fiyatları düşürün’ çağrısı yaptı.
İTO Başkanı Şekib Avdagiç ve ATO Başkanı Gürsel
Baran, yeni oluşan kur seviyesi dikkate alınarak
fiyatların tekrar güncellenmesi gerektiğini belirtti.
İTO Başkanı Avdagiç, “Mevduatta kur farkı
modelini olumlu karşılıyoruz. Döviz kuru garantili
TL mevduat, Bireysel Emeklilik Sistemi’ne ilişkin
teşvikler, ihracatçı firmalara ileri vadeli kur uygulaması, DİBS ve temettü ödemelerindeki stopajın
kaldırılması gibi adımlar, ülkemizdeki dolarizasyon
sürecini durduracaktır” dedi.
ATO Başkanı Gürsel Baran ATO üyelerine ve
reel sektöre seslenerek “Mevcut koşulları kendi
işlerimize adapte edelim, kurlardaki gerilemeyi
dikkate alarak fiyatlarımızı revize edelim” dedi.
DEİK Başkanı Nail Olpak da yazılı açıklama yaparak “Elbette önemli bir husus da, kur sebebiyle
piyasada mal ve hizmet fiyatlarında oluşan ani ve
yüksek seviyedeki artışların, mevcut şartlar çerçevesinde yine aynı hızla güncellenmesidir” diyerek
fiyat düşürme çağrısına katıldı.
Otomotivden
kur indirimleri
Gazete Pencere’nin de yazarı olan otomotiv
yazarı Emre Özpeynirci, TL’nin dolar karşısındaki kayıplarının bir kısmını geri almasıyla otomobil fiyatlarında yapılan zamların da geri alınmaya başlandığını duyurdu:
“İlk fiyat indirimleri Citroen, Opel ve Peugeot’dan geldi!! Citroen, Opel ve Peugeot bugün
(dün) itibarıyla tüm modellerinde fiyatları
ortalama %10-11 arasında indirdiğini açıkladı. Aralıkta 2 kez zam yapan markalar böylece
sonuncuyu geri almış oldu… Suzuki’de fiyatlar
%10-11, MG markasında ise %15-19 arasında
iniyor. Hyundai’de yapılan %40’a yakın zammın
da (kur+vergi) geri çekilmesi planlanıyor!! Aralık
başındaki fiyatlar geçerli olursa i10’un tüm versiyonları yeniden %50’lik ÖTV dilimine girecek.
(240/262 bin TL arası) i20’nin de baz versiyonu
yeniden %50’lik ÖTV diliminde olacak. Umarım
dün i10 alan yoktur. Çünkü fiyatları 1 günde
yaklaşık 150 bin TL artıp, 150 bin TL indi...
Bu arada, elde yüksek kurdan giren ciddi stok
olsa böyle kolay indirimler yapılmaz. Bu aslında
araç yokluğunu da net ortaya koyuyor ve çip
krizi ciddi şekilde sürüyor.”
Akaryakıtta
indirim bekleniyor
Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren
Sendikası (EPGİS) Başkanı Fesih Aktaş, dolarda
yaşanan sert düşüşün akaryakıt fiyatlarını da
etkileyeceğini belirterek, “Cumhurbaşkanımızın açıklamalarının ardından hesaplamalarımıza göre akaryakıt fiyatlarına kısa zamanda
yansıyacak ciddi bir düşüş bekliyoruz” dedi.
Aktaş, kurdaki düşüş nedeniyle bu hafta içinde
benzin, motorin ve LPG ürünlerinin tamamına
yansıyacak bir indirim beklendiğini söyledi.
22 Aralık 2021 Çarşamba
reketlerini hızlandırması uzak bir
ihtimal değil.
Böylece kısa sürede YEM ve temel
referansı saydıkları nasstan vazgeçilmesiyle, geçiş garantili otoyollar ve
köprülere, bu kez kur artışını güvenceye alan örtülü faiz eklenerek,
halkın sırtındaki yük katmerleniyor.
Doğrusu bu gelişme AKP’nin devamı olduğunun ısrarla altını çizdiği
Osmanlı’nın, 19. yüzyıldaki tutumunu andırıyor. Abdülaziz’in saltanat
yıllarında (1861-1876) savaşlar ve
azalan vergi gelirleri nedeniyle aşırı
borçlanılması. Dış kaynakla gösterişli
saraylar inşa edilerek, hanedanın
göz kamaştıran yaşamının da etkisiyle, hazinenin boşalması ve sonunda
borçların ödenemeyişi. Günümüze
ne kadar benziyor.
Bu konuda çarpıcı bir örnek 1875
yılında Sadrazam Mahmut Nedim
Paşa döneminde yaşandı. Rusya
yanlısıydı ve kamuoyundaki lakabı
Nedimof‘tu. Tarihte tenzil-i faiz kararı adıyla bilinen yaklaşımı Osmanlı’ya ağır bedeller ödetti. “Hersek
isyanını Rusya’nın yardımıyla çöze-
bileceğini düşünüyordu. Bu sebeple
önceliği 1875 bütçesindeki 5 milyon
liralık açığı kapamaya ve malî buhranı çözmeye verdi. Yeni kaynak bulmak amacıyla Ignatiev’in -Rus Çarlığının İstanbul’daki Elçisi- etkisiyle bir
plan hazırladı. Buna göre devletin
düzenli borçlarının faiz ve anaparası
için ödemesi gereken yıllık toplam
14 milyonun yarısı ödenecek, diğer
yarısının 5 milyonu ile bütçe açığı
kapatılacak ve 2 milyonuyla da ordunun giderleri finanse edilecekti. Beş
yıl süreyle borç ve faizlerin yarısının nakit, yarısının da % 5 faizli bir
senetle ödenmesi esası 6 Ekim 1875
tarihli bir hükümet kararıyla kabul
edildi. Karar, tahvil fiyatlarında hızlı
bir düşüşe sebep olduğu gibi içte ve
dışta büyük tepkiler doğurarak Avrupa kamuoyunu Osmanlı aleyhine
çevirdi”.-İslam Ansiklopedisi Mahmut Nedim Paşa maddesiAKP iktidarının kısa süre
yaratılacak geçici ferahlamanın
ardından, çalışanlara verilecek
zamlar ve popülist yöntemlerle
bir baskın seçime gitme olasılığı
da unutulmamalı. Özellikle artan
girdiler yüzünden zor durumdaki
çiftçilerin, tarım destek ürünlerini
alacak maddi güçleri kalmadığı için
ülkede ekili alanlar ciddi ölçülerde
azaldı. Önümüzdeki yaz aylarında
sebze, meyve ve ağırlıklı olarak tahıl
üretiminde darboğaza girilmesi pek
ala mümkün.
AKP’nin bu süreçte uygulamanın
ilk üç ayındaki gelişmelere göre alacağı tavrı belirleyerek, artık farkına
vardığı, iktidardan gidişini durdurmak amacıyla, son kez bir erken
seçim denemesine girişmesi sürpriz
sayılmamalı.
Muhalefet, bu süreçte giderek
ağırlaşacak ekonomik koşulları nasıl
düzelteceğini, sloganlarla değil,
somut ve anlaşılır bir program ile
hiç gecikmeden, seçmen kitlesiyle
paylaşmadıkça, AKP’den kaçan
oyları kazanabileceği düşüncesinden
uzaklaşmalıdır.
Aksi halde CHP, “Geliyor, gelmekte
olan sloganı” ile iktidara değil, tünelde yaklaşmakta olan lokomotifin,
ışığına doğru yürüyor olabilir.
MTV, ÖTV,
emlak vergisi,
harç, değerli
kağıtta
2022 tarifesi
Son dakika haberine göre, 2022
yılında geçerli olacak birçok verginin tarifesi Resmi Gazete’de yayımlandı. Milyonlarca vatandaşı
ilgilendiren; harçlar, emlak vergisi,
damga vergisi, değerli kağıt, engelli
otomobili tavanı, motorlu taşıtlar
vergisi, çevre temizlik vergisi, özel
iletişim vergisi ve Vergi Usul Kanunu kapsamındaki cezaların zammı
açıklandı.
EMLAK VERGİSİ’NDE ARTIŞ
YÜZDE 18.10
Emlak Vergisinde yeniden değerleme oranı olan yüzde 36.20’nin
yarısının uygulanması yani yüzde
18.10 oranında artırılmasına karar
verildi. Bina vergi değeri 6 milyon
173 bin liranın üzerinde olan meskenler de değerli konut vergisine
tabi olacak ve oran binde 3 olacak.
Söz konusu taşınmazlardan değeri
12 milyon 347 bin liraya kadar olanların (bu tutar dahil) 9 milyon 260
bin lirası için 9 bin 261 lira, fazlası
için binde 6’lık oran belirlendi.
Değeri 12 milyon 347 bin liradan
fazla olanlarda sınır, bu tutar için
27 bin 783 lira, fazlası için ise binde
10 olarak hesaplandı.
mesi 75 lira, sürücü belgesi harcı
YENİ MANAT VE BAE DİRHEMİ
280 lira, motorlu araç tescil belgesi MERKEZ’DE
250 lira, evlilik cüzdanı ise 200
Resmi Gazete’de Türk parası kıyliraya yükseldi.
metini koruma hakkında 32 sayılı
karar ile Hazine ve Maliye BakanKDV’DE İADE KONUSU YAPILA- lığı’nın 2008-32/34 sayılı tebliğine
MAYACAK SINIR YÜKSELDİ
ilişkin I-M sayılı Türkiye CumhuKDV genel uygulama tebliğinde
riyet Merkez Bankası genelgesinde
değişiklik yapan tebliğe göre, indi- değişiklik yapılmasına dair genelge
rimli orana tabi işlemler nedeniyle de yayımlandı.
yüklenilen ve indirim yoluyla gideYayımlanan tabloya göre Azerbayrilemeyen KDV tutarının iade kocan Yeni Manatı ile Birleşik Arap
nusu yapılamayacak kısmıyla ilgili Emirlikleri Dirhemi ‘Merkez Bankasınır 2022 yılı için 25,700 TL olarak sınca alım-satımı yapılan’ dövizler
tespit edildi. Bu oran, 2020 yılı için arasına girdi.
17,300 TL, 2021 yılı için de 18,900
TL olarak belirlenmişti.
ENGELLİ ARAÇLARINDA İSTİSNA
YENİLENMİŞ TELEFONDA
KDV YÜZDE 1
450 BİN 500 LİRAYA ÇIKTI
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın
ÖTV (II) sayılı liste uygulama genel
Yenilenmiş cep telefonu teslimtebliğinde değişiklik yapan tebliğe
lerinde KDV oranı yüzde 1 olarak
göre, daha önce bu istisna kapsauygulanacak.
mında ÖTV’den muaf tutulabilecek
araç fiyatı sınırı 330,800 TL’den
VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ 450,500 TL’ye çıkarıldı.
Veraset ve intikal vergisi kanunu
Düzenlemeye göre, yükseltilen
genel tebliğinde değişiklik yapan
söz konusu parasal sınır, malul ve
tebliğe göre, tebliğle belirli
engellilerin kullanımına mahsus
veraset ve intikal vergi oranları
eşyalar için de geçerli olacak.
uygulanacak matrah tutarları;
Özel İletişim Vergisi için yeniden
380,000 TL’den 500,000 TL’ye,
değerleme oranı yüzde 36.20 olarak
900,000 TL’den 1.2 milyon TL’ye, tespit edildi. Buna göre mobil telePASAPORT, KİMLİK DEĞİŞTİRME, 1.9 milyon TL’den 2.5 milyon TL’ye,
fon aboneliğinin ilk tesisinde söz
EVLİLİK BELGESİ ÜCRETLERİ
3.6 milyon TL’den 4.9 milyon TL’ye konusu maktu vergi tutarı 2022 yılı
Resmi Gazete’de vergi, Harç, de- ve 6.78 milyon TL’den 9.1 milyon
için 117 lira oldu.
ğerli kağıt gibi bürokrasiyi ilgilen- TL’ye çıkarıldı.
diren konulara ilişkin Hazine ve
Tebliğ kapsamında veraset ve
MTV’YE YÜZDE 25 ZAM
Maliye Bakanlığı tebliğlerini yayım- intikal vergisinde dikkate alınacak
Resmi Gazete’de yayımlanan
landı.
maktu istisna tutarları da yeniden tebliğe göre, 2022 yılında geçerli
Buna göre pasaport defteri 225
değerleme oranı olan %36.2
olacak motorlu taşıtlar vergisine de
lira, kimlik değiştirme 37.50 lira,
nispetinde artırılarak yeniden
yüzde 25 oranında zam yapıldı.
kayıp nedeniyle kimlik düzenlenbelirlendi.
Doğalgaz aboneliğine ve açma kapamaya zam
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) Resmi Gazete’de
yayımlanan kararına göre, doğalgaz
sektörü bağlantı ve hizmet bedelleri
yüzde 18 ila yüzde 54,6 zamlandı.
Abone bağlantı bedeli yüzde 54,6
zamlanarak 749 TL’den 1.158 TL’ye,
sayaç açma kapama bedeli yüzde 20
zamlanarak 36 TL’ye, servis kutusu
söküm bedeli yüzde 21 artarak 315
TL’ye yükseldi.
İlk 100 metre için bağlantı kontrol
ve onay bedeli 651 liradan 790 liraya
çıkarken; aynı hizmetin ilave her bir
GERÇEK ENFLASYONUN İŞARETİ
metre için olan bedeli de 4 liradan
4,9 liraya yükseldi.
İç tesisat işlem bedellerinden her
birinin fiyatı da yüzde 21.1 arttı.
Zamlı fiyatlar, 2022’den itibaren
geçerli olacak.
TMMOB Makina Mühendisleri
Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı
Oğuz Türkyılmaz, sozcu.com.tr’ye
zamların yüzde 54,6’yı bulmasının
‘gerçek enflasyonun ne olduğunu
gösterdiğine’ dikkat çekti. Türkyılmaz, BOTAŞ’ın doğal gaz satış fiyatlarını Ocak-Aralık 2021 döneminde,
konutlar ve küçük işyerleri için yüzde 17,8, büyük sanayi için yüzde 197
ve elektrik santralları için de yüzde
239 artırdığını anımsattı.
www.gazetepencere.com
8 PANDEMI
BORAY
ACAR
Türkiye’de; neye hizmet ettiği
toplumun kahir ekseriyetince bilinmeyen müstebit uygulamalara
muhalefet etme “gafletine” düşen
kendini bilmezlere(!) ayar vermek,
devletin kutsiyetinin ve olmazsa
olmazlığının altını çizerek tartışmayı
sonlandırmak, vesayeti “gelenek”
kılıfı ile topluma dayatmak stratejisinin veciz ifadesidir: “Ya Devlet Başa,
Ya Kuzgun Leşe...” Bunu hatırlamama
sebep olan ise son dönemde yaptıkları ilginç işlerle hayatımıza giren
ve önceki yazılarımda da atıflarda
bulunduğum “140 Journes ekibi”.
“Ya Devlet Başa” isimli belgesel film
ile yine “derinliği” olan bir konuya
temas etmişler.
Özellikle böyle bir konu ekseninde
yarattıkları kompozisyon için konuşmacı olarak seçtikleri isimler de yerli
yerinde. İsmail Saymaz, İrfan Aktan
gibi gazeteci yazarların konuşmacı
olarak katıldığı belgeselin başrollerinde ise Sedat Peker ve Bülent Arınç
var. Objektif değerlendirmeleri ile
hayatımızda olan gazeteci, yazar ve
akademisyenlere “konuk oyuncu”,
Arınç ve Peker’e ise “başrol” biçmemin elbette bir sebebi var. Arınç,
devlet katında aldığı kritik görevler
ve yaptığı sansasyonel açıklamalar
ile yakın tarihin önemli politik figürlerinden birisi olmuş, dahası devletin
22 Aralık 2021 Çarşamba
Ya Devlet Başa…
paralellik atfedilen bir yapı tarafından neredeyse ele geçirildiği tarihi
sürecin de bizzat içinde olan bir isim.
Yakın tarihin renkli bir siması olarak özenle seçilmiş. Onunla başrolü
paylaşan kişi ise uzunca zamandır
hayatımızda olan ve çok yakın tarihlere kadar düzenlediği mitinglerde
(her ne kadar şimdi pişman olduğunu
ifade etse de) “barış akademisyenlerinin kanlarında banyo yapacağını”
söyleyerek karşısındaki şuursuz kitleyi coşturan, bundan ötürü devletin
gadrine uğramayan ve cesaret aldığı
odaklar ile anlaşmazlığa düşmesinin
akabinde de ifşaatları ve itirafları ile
“halk kahramanı”(!) olma yolunda
emin adımlarla ilerleyen Sedat Peker... Hülasa; “Allah, insanı devletsiz
bırakmasın.” diyen zihniyetin legal
ve illegal yüzleri olarak oradalar. Yani
salt Bülent Arınç’ın devleti temsilen
orada olmadığını da söyleyebiliriz.
Daha fazla uzatmak ve içerikten bahsetmek niyetinde değilim. Dönem
tanıklıklarını ve itirafları da içeren
filmi izlemenizi tavsiye ediyorum.
Amacım; her durumda başta olan
devletin, muktedirlerce kullanılma
biçimine dair bir değerlendirme
yapmak. Toplumsal gereksinimlerin
sağlanması ve toplum yararı için tüm
aygıtları ile hizmet etme mesuliyetini
üstlenmiş bir kurumsallık ile karşılık
bulması gerekiyorken, çoğu zaman
birilerinin siyasi menfaatleri için
bireyi kurban etmek ve toplumsal dinamizmi kısıtlamak için araçsallaşan
bir devletin varlığından söz edebiliriz.
Kısa süre önce avukatlık camiasının
demokratik seçimler ile kendisinden
kurtulduğu şahıs ile aynı soyadını
taşıyan Turhan Feyizoğlu “Demokrasiden evvel devlet vardır, ben bu
anayasayı, bu metni savunmuyorum,
devletimi savunuyorum. Gerekirse
bir süre için siyasi rekabeti tatil bile
edebiliriz.” diyor. Bunu söylediği dönem, Cumhuriyet tarihinin utanç sayfalarından biri olan 12 Eylül Dönemi.
Bu anlayış, döneme özgü olmayan ve
etnik milliyetçiliğin ruh kökleri üstünde yükselen bir düşüncenin tezahürü
niteliğinde. Şöyle ki; Türk milliyetçiliğinin teorisyenleri Ziya Gökalp ve
Yusuf Akçura’ya göre de “Devletin
idame sultası, halkın hürriyetine tercih edilir.” Aradan geçen bir asırlık bir
süreye rağmen aynı dereden su içen
zihniyetin demokrasi algısında bir
fark olmadığını görebiliyoruz.
Tabii kutsallık atfedilen müessesenin birçok vasfı var. Hayatımıza
girmiş (veya sokulmuş) ve her gün
yenileriyle karşılaştığımız kavramlarla
sembolize ediliyor. Aklı var örneğin.
Bireyin havsalasının almayacağı,
aklının yetmeyeceği, toplumsal mu-
hayyilenin dahi yetersiz kalacağı, her
konuda herkes adına düşünebilme
yetisine sahip canlı bir organizma
gibi tarifleniyor. Geleneği var. Varlığının devamı için “evlat katlini” dahi
hoş gören, ayrıca bununla övünülen,
hatta iltifat edilen bir gelenek. Sorun;
tarihin derinliklerinde kalmış, tedricen de yok olmuş bu ceberut tutumun, dünyanın değişiminden azade
konuşulabiliyor, savunulabiliyor ve
tartışmasız benimsenebiliyor oluşu.
Şefkat vaat eden yanından ziyade,
cezalandırmaya motive yüzünün ön
planda tutulduğunu ve tehdit unsuru
olarak kullanıldığını görüyoruz.
Ve netice olarak her şey, devletin
bekası için… Bunu en fazla kullananlar da tüm sorunların çözümü olarak
lanse ettikleri ve kısa sürede kadük
hâle gelmiş “Tek Adam” rejimi ile
devletin kurumlarını işlevsiz kılmış
olan günümüzün siyasi iktidarı ve
onun “küçük ortağı”. Siyasi beceriksizliklerin, hukuk ihlallerinin, kısaca
mantıklı bir açıklaması olmayan
her şeyin gerekçesi; “devletin bekası”. Elbette bu döneme özgü bir
strateji de değil. Malum bugünler
kanlı Maraş Katliamı’nın yıldönümü.
Olaylara tanık olan muhafazakâr
kesimin dürüst insanlarının dahi,
konunun bahsi açıldığında başlarını
önüne eğmek zorunda kaldıkları bir
vakıadan söz ediyoruz. Veli Küçük’ün,
Ergenekon iddianamelerine de giren
not defterine karaladıklarını iki gün
önce Ümit Kıvanç yazdı ve hatırlattı.
Olaylar başlamadan önce “makbul
zenginlerin” şehirden çıkmalarının ve
peşi sıra vuku bulan kanlı hadiselerin,
kendiliğinden olmayan, bizzat planlanan şeyler olduğunu görüyoruz. Devlet adına yapılan bu provokasyonun
maksadı, yine devletin bekası(!)...
Bu arada; son günlerde ilginç bir
hadise yaşandı. İzmir’de yaşayan
üniversite öğrencisi Elif Yerlikaya’nın
sosyal medya hesabında paylaştığı
bilet fotoğrafının üzerine yazdığı
“Hoççağalın ben gidiyom” yazısı
soruşturma konusu olmuş. Hiçbir
seçim başarısı olmayan ve siyasi
mevcudiyetini Ulu’l emre itaat
ülküsü ile reisine olan sadakatine
borçlu olan son başbakan Binali
Bey’in bir okul ziyaretinde tahtaya
yazdıklarını istihza ettiği gerekçesiyle
Türk Ceza Kanunu 301 ve 216’ıncı
maddeleri olan “Türkiye Cumhuriyeti
Devletini, kurum ve organlarını
alenen aşağılama” ve “Halkı kin ve
düşmanlığa sevk etme” iddiasıyla
soruşturma açılmış. Kızcağızın
ifadesine bakılırsa okuluna ve evine
polis gönderilerek de taciz edilmiş.
Bu davanın sebebini de varın siz
tahmin edin.
Ülkeler
sınırları
açma
planlarını
erteledi
Vaka ve ölümde artış sürüyor
Son günlerde vaka ve
can kayıplarında artış
var. Sağlık Bakanlığı
verilerine göre, son 24
saatte 19 bin 859 kişinin
testi pozitif çıktı, 187
kişi vefat etti. Son 24 saatte 353 bin 152 Covid-19
testi yapıldı. Günlük
vaka sayısı önceki gün
18 bin 762, vefat sayısı
ise 176 olmuştu.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca mesajında,
“Can kayıplarımız, vaka
sayılarımız azalmaya
başladı. Salgınla müca-
delemizde genel olarak
bir üstünlük elde etmeye
başladık. Salgının yol açtığı bazı dolaylı hasarlarsa sürüyor. Bunları telafi
ederek önümüzü açmamız da kısmen, durumu
aşı ve tedbirle kontrol
altına almamıza bağlı”
ifadelerini kullandı.
İSTANBUL’DA
2 MİLYON 3. DOZ
AŞINI OLDU
İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul›da hatırlatma aşısı olarak da
bilinen 3. doz aşının 2
milyon 301 bin 435 kişi
tarafından yapıldığını
açıkladı. Vali Yerlikaya’nın paylaşımı şöyle:
“İstanbul’umuzda
21 Aralık itibarıyla
1. doz 10.294.738, 2.
doz 9.119.074, 3. doz
2.301.435 aşı yapıldı. 3.
doz oranımız % 20.54.
2. doz aşısı üzerinden 3
aydan uzun süre geçen
hemşehrilerimiz hatırlatma dozu aşısı olabilirler.
3. doz aşıyı olmada geç
kalmayalım.”
AB, AŞI SERTIFIKALARINA
9 AYLIK GEÇERLILIK
SÜRESI GETIRDI
Avrupa Birliği içerisindeki seyahatlerde, Covid-19 ile mücadele kapsamında aşı sertifikalarına 9 aylık geçerlilik süresi getirildi. AB Komisyonu, aşı sertifikalarında son doz tarihinin 270 gün
boyunca seyahate imkan vereceği, bu tarihin
sona ermesinden itibaren takviye doz şartı aranacağını duyurdu. Yeni önlem, 1 Şubat 2022’den
itibaren 27 AB ülkesi için bağlayıcı olacak.
İNGILTERE’DE SAHTE
AŞI SERTIFIKALARI
INTERNETTE SATIŞTA
BBC, İngiltere’de dolandırıcıların Facebook’ta
yaptıkları paylaşımlarla, aşı olmayanları derin internette sahte aşı sertifikaları sattıklarını söyleyen
sitelere yönlendirdiğini tespit etti. İngiltere’de bazı
yerlere girebilmek ya da yurt dışından dönüşte karantinadan kaçınmak için aşı olduğunu belgelemek
gerekiyor. Ancak Facebook’ta aşı olmayanlar için
sahte sertifika satanların ilanlarına rastlanıyor.
Facebook yetkilileri, “buldukları zaman” bu tür
içerikleri kaldırdıklarını söylüyorlar. BBC, bazı Facebook paylaşımlarının aşılanmamış kişileri şifreli
mesajlaşma uygulaması Telegram üzerinden Covid
sertifikası satmayı vaat eden kanallara yönlendirmeye çalıştığını belirledi.
Aşılılar ve
iyileşenlere
Omicron
uyarısı
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) ardından Almanya’da salgın hastalıklarla
mücadele konusunda yetkili Robert
Koch Enstitüsü (RKI) de aşılıları yeni
varyanta karşı uyardı. Risk değerlendirmesinde güncellemeye giden RKI, iki
doz aşılılar ve iyileşenlere virüs bulaşma riskinin “yüksek” olduğunu açıkladı.
Açıklamada, aşılanmamış olanların
bulaş riski “çok yüksek”, hatırlatma
aşısı yaptıranlarınki ise “orta” olarak
değerlendirildi.
Mevcut durumu “çok endişe verici”
diye nitelendiren RKI, Omicron’un daha
da yayılması durumunda ağır vaka ve
ölü sayılarının daha da artacağı ve ülke
çapında mevcut yoğun bakım kapasitelerinin zorlanacağı uyarısında bulundu.
RKI, Omicron dalgasının başladığı
uyarısı da yaptı. Entitüsü, hükümete
derhal “azami temas kısıtlaması” getirilmesi tavsiyesinde bulundu.
Dünya genelinde
Omicron varyantının
yayılmaya devam etmesiyle bazı ülkeler tecrit
uygulamalarını tekrar
başlattı, sınırları açma
planlarını erteledi.
Yeni Zelanda, Omicron varyantına bağlı
olarak uluslararası
sınırını yeniden açma
planını şubat sonuna
kadar erteledi. Yeni
Zelanda daha önceki
açıklamasında kendi
vatandaşları ve Avustralya’daki yerleşikler
için karantinasız seyahatlerin ocak ortasında
yapılmasına izin verileceğini, yabancı turistler
içinse bunun nisanda
başlayabileceğini duyurmuştu.
Omicron varyantına
bağlı koronavirüs vakaları Avrupa, ABD ve
Asya’da artmaya devam
ediyor. Japonya’daki
bir ABD askeri üssünde
görülen vakaya bağlı
olarak bölgede en az
180 vaka daha tespit
edildi.
açıkladı.
KISMİ YA DA
TAM KAPANMA
YÜRÜRLÜKTE
Güney Kore,
Hollanda, Almanya
ve İrlanda, Omicron
varyantının
yayılmasını durdurmak
için yakın zamanda
ABD’DE
kısmi ya da tam tecrit
OMICRON’DAN
uygulamalarını veya
İLK ÖLÜM
diğer sosyal mesafe
tedbirlerini tekrar
Omicron varyantı
yürürlüğe koydular.
ABD’de çok hızlı bir
İsrail, koronavirüsün
şekilde baskın varyant
Omicron varyantının
haline geldi. ABD’de
yetkililer, Texas’ta aşısı yayılmasını engellemek
için kendi vatandaşlaolmayan bir kişinin
yeni varyant nedeniyle rının özel izin olmadan
hayatını kaybettiğini
İsrail’den ABD’ye seyabelirterek Omicron
hat etmelerini yasaklakaynaklı ilk ölümü
dığını açıklamıştı.
KLİMİK,
‘OMICRON
TSUNAMİSİ’NE
HAZIRLIK İÇİN
GEREKENLERİ
SIRALADI
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK), kısa sürede ve görülmemiş bir
hızla yayılan Omicron varyantına
karşı uyardı. Dernek tsunamiye
benzettiği Omicron’un yayılımını
azaltmak için acilen alınması gereken önlemleri duyurdu.
Omicron’un baskın varyant olacağının öngörüldüğü belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Salgının kontrolünün kaybedilmemesi için etkili önlemlerin tam
zamanında planlanarak uygulamaya sokulması, önümüzdeki birkaç
ay için büyük önem taşımaktadır.
Gelinen noktada enfeksiyon yayılımını kontrol altında tutacak, tüm
ulusu kapsayan etkili önlemlerin
bir an önce hazırlanması, bunların
halka şeffaf bir şekilde anlatılması
ve uygulanması zorunludur. Nitekim birçok Avrupa ülkesi bu yönde
adımlar atmış, ciddi ve etkili önlemleri uygulamaya koymuştur.”
“ÖNLEMLERDE GEVŞEME”
Dernek, Türkiye’deki güncel duruma da değinerek önlemlerde gevşemelere ve aşıda hedeflenen sayıya
henüz ulaşılamamış olmasına işaret
etti:
“Halen Delta varyantının hakim
olduğu ülkemizde vaka sayılarının
uzun bir süreden beri yatay seyretmesi, hatta yavaş da olsa bir düşüş
eğiliminde olması toplumda bir rahatlamaya yol açmış ve buna bağlı
olarak korunmaya yönelik alınan
önlemlerde gevşemeleri de beraberinde getirmiştir. Ek olarak aşılamada da hedeflenen oranlara henüz
ulaşılamamış, günlük yeni aşılama
sayıları da oldukça azalmıştır.”
Ek dozlar yapılsa bile salgının
kontrol altında tutulabilmesinde aşılamanın tek başına yeterli
olmayacağı vurgulanarak, kalabalıkların ve hareketliliğin azaltılması
gibi önlemlere de acilen başvurulması gerektiği belirtildi.
www.gazetepencere.com
9 DIŞ HABERLER
22 Aralık 2021 Çarşamba
Rusya
ile Batı
gerginliği
büyüyor
ABD’ye, “Kimyasal maddeli
provokasyon” suçlaması
NATO’nun doğuya doğru
genişleme çabası, eski Sovyet
cumhuriyetleriyle kurulan ilişkiler, Ukrayna sınırında yaşanan gerginlik Rusya’yı Batı’ya
karşı daha sert tutum almasıyla
büyüyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Avrupa’da
gerilimin tırmanmasından
Washington’u sorumlu tuttu ve
hasmane tutuma karşı uygun
önlemleri alacaklarını söyledi.
Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ise sert tepkinin yanı
sıra Amerika’ya bir de suçlamada bulundu. Şoygu, Donetsk
bölgesinde bulunan özel Amerikan askeri şirketlerinin Ukrayna›nın doğusunda kimyasal
maddeli provokasyon hazırlığında olduklarını iddia etti.
Sputnik’in haberine göre,
Rusya Savunma Bakanlığı’nın
genişletilmiş yönetim toplantısında konuşan Putin, ABD ve
NATO’nun Rusya sınırlarına
yakın bölgelerdeki askeri faaliyetlerine tepki gösterdi. Putin,
ülkenin güvenliğini ve egemenliğini sağlamak için her
türlü hakka sahip olduklarını
vurguladı.
DİPLOMASİ VE FÜZE DENEMESİ
Rusya’nın Ukrayna sınırına yaptığı askeri yığınakla birlikte artan gerginliğin ardından Rus ve ABD’li diplomatların, Rusya’nın istediği güvenlik
garantileri konusunda temaslara başladıkları ifade edildi.
Putin askeri üst düzey yetkililerle toplantısındayken Rus ordusu da
Japon Denizi’nde bir füze denemesi yaptı. RIA haber ajansının haberine
göre, bir Rus denizaltından fırlatılan Kalibr füzesi, bin kilometre uzaklıktaki hedefine başarıyla ulaştı. Füze denemesinin Rusya deniz kuvvetlerinin
bölgedeki tatbikatı çerçevesinde yapıldığı ifade edildi.
dan ve NATO’nun planlı ve
plansız büyük ölçekli tatbikatlarından endişe duyduklarını
belirten Putin, “Eğer NATO
altyapısı yaklaşmaya devam
ederse, ABD ve NATO’nun füze
kompleksleri Ukrayna’ya gelirse, Moskova’ya kadar uçuş süresi 7-10 dakikaya, hipersonik
füze konuşlandırılırsa 5 dakikaya kadar düşecek. Bu, Rusya
için en ciddi meydan okuma»
ifadelerini kullandı.
NATO’YA FÜZE UYARISI
Avrupa’daki gerilimin sorumlusu olarak ABD’yi işaret eden
ABD’nin küresel füze savunma unsurlarının Rusya sınırları Putin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İlişkilerimiz iyiyken ABD,
yakınına konuşlandırılmasın-
Kuzey Kafkasya’da ayrılıkçı
hareketi destekledi, NATO’yu
genişletti, füze savunma sistemlerinin sınırlandırılmasına
ilişkin anlaşmalardan çekildi.
ABD, tüm bu eylemleri Soğuk
Savaş’taki sözde zaferin coşkusu ve o dönemki durumun yanlış değerlendirilmesi nedeniyle
gerçekleştirdi. Bugün ise bazı
şeylere çözüm bulmak zorunda
olduğumuz bir durumdayız.”
ARTIK BIKTIK
Batılı ülkelerin kendi güvenliklerini sağlamak da dahil
çeşitli bahanelerle kendi top-
raklarından binlerce kilometre
ötede faaliyet yürüttüklerine
dikkat çeken Putin, “Uluslararası hukuk ve BM Şartı onlar için
engel çıkardığında, tüm bunları
eskimiş, gereksiz addediyorlar,
kendi çıkarlarına uygun olduğundaysa uluslararası hukuk
normlarına ve BM Şartı’na atıf
yapılıyor. Bu manipülasyonlardan bıktık» dedi.
yasal maddeli provokasyon
hazırlığında olduklarını savundu. Şoygu, “Tespit edilemeyen
kimyasal bileşenlerin bulunduğu depolama tankları, provokasyon yapmak üzere Avdeyevka ve Krasnıy Liman şehirlerine
ulaştırıldı” iddiasında bulundu.
ABD’nin Rusya sınırlarının
yakınında askeri varlığını
artırdığına dikkat çeken Şoygu, “Dünyada askeri-politik
TAVİZ VERECEK
gerilim tırmanmaya devam
YER KALMADI
ediyor. Rusya’nın batı ve doğu
sınırlarında tansiyon yükseliABD’nin silahlarını Ukrayna’ya konuşlandırması halinde yor. ABD, Rusya sınırlarının yaKiev’i Kırım’a saldırmaya itebi- kınındaki öncü askeri varlığını
leceğini söyleyen Putin, “Ukray- artırıyor. Doğu Avrupa ülkelena’ya hipersonik silah konuşa- rinde, toplam sayısı yaklaşık 8
landıracaklar ve onun koruması bin asker olan Amerikan birlikaltında komşu ülkedeki aşırılık leri dönüşümlü olarak konuşlandırılıyor” dedi. Orgeneral
yanlılarını silahlandırıp RusŞoygu sözlerini şöyle sürdürdü:
ya’nın, Kırım gibi bazı Rus
bölgelerinin üzerine sürecekler.
NÜKLEER FÜZE
Ancak artık taviz verecek yer
kalmadığını anlamalılar” ifade- ATIŞLARI YAPILIYOR
sini kullandı.
“ABD ve NATO, Rusya yakınlarındaki askeri eğitim faaliyetleKİMYASAL
rinin boyutunu ve yoğunluğunu
PROVOKASYON
kasıtlı olarak artırıyor. Bu tatbiHAZIRLIĞI
katlarda giderek artan sıklıkla
stratejik uçaklar kullanılıyor,
Aynı toplantıda konuşan
Rusya Savunma Bakanı Şoygu bizdeki tesislere yönelik göreceli nükleer füze atışları icra ediise Batı ülkeler Şoygu , Donetliyor. Uçaklarının Rusya sınırsk bölgesinde bulunan özel
larının yakınındaki uçuşlarının
Amerikan askeri şirketlerinin
sayısı iki katından fazla arttı.”
Ukrayna›nın doğusunda kim-
Ukrayna
tepki değil
önlem istiyor
Feridun Sinirlioğlu
fena sinirlendi
Türkiye’nin Birleşmiş Milletler
Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu, BM Güvenlik Konseyi’ni “Suriye
halkı için hashtag iyi hoş ama başını
sokacak bir ev daha iyi. Her ay bu
konseye gelip, tweet atıp gidiyoruz”
sözleriyle eleştirdi.
Sinirlioğlu, BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmada, siyasi
sürecin gecikmesinin Suriye halkının hem acılarını hem ihtiyaçlarını
artırdığına dikkati çekti. BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye krizine çözüm
bulma konusundaki başarısızlığına
dikkat çeken Sinirlioğlu, şunları
söyledi:
“Hashtag iyi hoş ama başını sokacak bir ev daha iyi. Korkarım tarih
bu konseyi hashtag nesli olarak tanımlayacak. Sizlere Suriye halkının
son şansı olduğumuzu hatırlatmak
istiyorum. Elimizden bu kadarı mı
geliyor? Suriye halkını kurtarmak
için gerçekten bir şeyler yapabiliriz.”
Suriye’deki durumun aynı zamanda terör örgütleri için “üreme alanı”
oluşturduğuna dikkati çeken Sinirlioğlu, DEAŞ ile mücadele adı altında
terör örgütü PKK›ya destek verenlere ise şu sözlerle eleştirdi:
ELİNİZDE KAN OLMASINI
İSTEMEZSİNİZ
“DEAŞ ile mücadele kisvesi altında terör örgütü uzantılarını desteklemenin umduğunuz sonuçları
vermeyeceğini uyarmak benim
görevim. BM üyesi tüm ülkelerden
terör örgütü liderlerine kırmızı halı
sererken dikkatli olmalarını istiyorum. Kırmızı halılarınız çok hızlı bir
şekilde kana bulanabilir. Elinizde
masum Suriyelilerin kanının olmasını istemezsiniz.”
Ukrayna Devlet
Başkanı
Volodimir
Zelenskiy,
“Rusya’nın
gerilimi
artırmasını
önlemek
için uluslararası
toplum halihazırda meydana gelen olaylara tepki
göstermek yerine önleyici
önlemler almalıdır” dedi.
Zelenskiy, Litvanyalı
mevkidaşı Gitanas Nauseda ve Polonyalı mevkidaşı
Andrzej Duda ile dün bir
araya geldi. Üçlü görüşmede, Rusya’nın askeri
faaliyetleri başta olmak
üzere Polonya ve Litvanya sınırlarındaki mülteci
krizi de ele alındı. Zelenskiy, görüşmenin ardından
düzenlediği basın toplantısında, “Rusya’nın gerilimi artırması ve Avrupa’da
güvenlik durumunun
kötüleşmesini önlemek
için uluslararası toplum,
Polonya ve Litvanya sınırlarındaki mülteci krizinde
olduğu gibi halihazırda
meydana gelen olaylara
tepki vermek yerine önleyici adımlar atmalıdır”
dedi.
BM’nin Suriye
endişesi büyüyor
Birleşmiş
Milletler Suriye
Özel Temsilcisi
Geir Pedersen,
Suriye’nin, paralı savaşçıların, uyuşturucu
kaçakçılığının
ve terörün sığınağı haline geldiğini savundu.
Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi, Suriye’deki son durumu ele
aldı. Pedersen, 15 üyeli
konseye video konferans
aracılığıyla Suriye’deki
son durum ve ülkenin
geleceği ile bir bilgilendirme yaptı. Ülkede açlık ve
yoksulluğun patladığını,
14 milyon kişinin yardıma
muhtaç olduğunu belirten Pedersen, “Suriye,
paralı savaşçıların, uyuşturucu kaçakçılığının ve
terörün sığınağı haline
geldi” dedi.
Pedersen,
tüm tarafların sahada 21
aydır devam
eden stratejik
bir açmazla
karşı karşıya
olduğuna ve
hiçbir aktörün
çatışmalarda
üstünlük kazanamayacağına dikkati
çekerek, ülkede siyasi ve
ekonomik adımlara ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
Suriye’deki mevcut durumun daha da kötüye
gidecek bir çıkmaza neden
olacağı uyarısı yapan Pedersen, 2022’de siyasi süreci ileri taşımanın yollarının aranması gerektiğini
bildirdi. Pedersen, en kısa
sürede Cenevre’de anayasa komitesini 7. oturumda
toplamaya hazır olduğunu
kaydetti.
www.gazetepencere.com
10 DIŞ HABERLER
Eğitim Hakkı ve Eşitsizlik
Bağlamında Kapsayıcı Eğitim
ALAADDİN
DİNÇER
Eğitimci
Eğitim hakkı, eğitim hizmetinin
eşit sunumu ile okullar arası farklılaşmaların yarattığı olumsuz sonuçlar eğitim bilimciler, politika yapıcı
siyasiler, yöneticiler ve uygulayıcılar
tarafından son yıllarda yoğun tartışma konusu yapılmakta, sorunları
çözmeye dair projeler üretilmeye
çalışılmakta, değişik alternatifler
gündeme getirilmekte. Ancak henüz sorunlar çözüldü ya da “çözme
noktasında toplumsal ortaklaşma/
odaklanma yakaladık” diyecek bir
noktada olmadığımızı, yaşadığımız gerilimlere bakarak söylemek
mümkün. Bunun en somut örneğini
20.Şura’da alınan kararların tartışmasında gördük. Dolayısıyla toplumda görülen bu anlaşmazlık, ayrışma
ve yarılma durumu başta eğitim
olmak üzere yaşam alanlarımızın
tamamını etkilemekte, sonuçları
itibarı ile toplumun bir bölümünün
eğitime erişmeme, sosyal ve kültürel aktivitelere katılım sağlamaktan
yoksun kalmaya veya geride kalmasına neden olmakta. Çocukların okula
başlamadan ve başladıktan sonra
cinsiyetlerine, gelir durumlarına,
etnik kökenlerine, konuştukları dillere ya da inandıkları dinlere, engel
durumlarına ve diğer başka nedenlere bağlı olarak yaşadıkları eşitsizlik,
22 Aralık 2021 Çarşamba
ayrım ve ayrımcılık günümüzde de
yoğun bir şekilde devam etmekte.
Genelde yaşanan/karşılaşılan bu
olumsuz tablonun özellikle eğitim
alanında yaşanmasını engellemenin
yolu, her çocuğa eşit olanaklar sağlamayı hedefleyen kapsayıcı eğitimi
uygulamaktan geçmekte.
Başlangıç itibariyle özel eğitime
gereksinim duyan öğrencileri normal
eğitim süreçlerine katma amacıyla
gündeme gelen kapsayıcı eğitimin
içine daha sonraki süreçlerde dezavantaja sahip tüm gruplar (engelliler, düşük gelirliler, azınlıklar, kız
çocukları vb.) dahil edilerek kapsamı
genişletilmiştir. Eğitime/okula ve bu
kurumların sağladığı sosyal ve kültürel aktivite olanaklarına emsalleriyle
aynı derecede erişemeyen/ulaşamayan bütün çocukları kapsama alanı
içine alması, bu eğitimin temel ilkesi
olarak kabul görmekte.
Kapsayıcı eğitimin UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür
Örgütü) tarafından tanımı ise şu
şekilde yapılmakta:
Kapsayıcı eğitim; “Öğrenenlerin
farklı gereksinimlerine, onların eğitime, kültüre ve topluma katılımını
artırarak ve eğitim sisteminin içindeki ayrımcılığı azaltarak cevap verme
sürecidir. UNESCO’ya göre bu süreç,
“Devletin öğrenme yaşındaki tüm
çocukları kapsayacak şekilde eğitim
stratejileri hazırlamasını, uygulamasını ve bu stratejilerin etkili olup
olmadığını incelemesini içeriyor.
Devlet, bu stratejiler sayesinde tüm
çocuklara eğitim vermek için uygun
koşulları yaratmalı ve gerekli önlemleri almalıdır.”
UNESCO, kapsayıcı eğitim yaklaşımını eğitimsel, sosyal ve ekonomik
olmak üzere üç farklı temele/gerekçeye dayandırmakta. Bu gerekçeler:
“Öğrencilerin bireysel özelliklerini ve tüm öğrencilerin yararlarını
göz önünde bulundurarak öğretim
programları geliştirmeli ve eğitimde
standardizasyon yerine öğrencilerin
ihtiyaçlarına ve bireysel öğrenme
performanslarına göre çeşitlendirilmiş bir yaklaşımı tercih ederek tüm
öğrencilerin öğrenme süreçlerinden
yarar sağlamasını gerçekleştirmeli.
Daha adil bir toplum yapısı için bir
tutum ve değişikliği yaratmak suretiyle temel oluşturmalı. Tüm öğrencilere bir arada eğitim vermeleri
sebebiyle farklı öğrenci toplulukları
için farklı tür okulların bulunduğu bir
eğitim sistemine göre daha düşük
maliyetli olacaktır.”
Bu eğitim yaklaşımının bir sonucu olarak öğrenciler, tercih ettikleri
okullarda kendi yaşıtlarıyla birlikte
eğitim almalı ve okul hayatının tüm
süreçlerine tam anlamıyla katılım
sağlamalıdır. Eğitim politikalarını, öğrenme ortamlarını, okul kültürünü,
öğretim programlarını ve uygulamalarını öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına ve farklılıklarına hitap edebilecek
şekilde düzenlemek. Bu yaklaşıma
göre, eğer öğrenciler kendi bireysel ihtiyaçlarını karşılayacak uygun
olanaklara kavuşurlarsa kendilerine
konulan hedeflere ulaşabilirler.
OKULA GÖRE ÖĞRENCI
YERINE, ÖĞRENCIYE
GÖRE OKUL
Okullar, öğrencilerin sosyal, kültürel, duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarına
uyum sağlamalıdır. Bu konuda odak
nokta, tüm öğrencilerin beraber eğitim alabilmeleri için okulların fiziksel
ortamlarının ve eğitim programlarının nasıl düzenlenmeleri gerektiğidir.
Çünkü kapsayıcı eğitim yaklaşımına
göre öğrencilerin farklılıkları problem değil, eğitimi ve eğitim ortamını
zenginleştirmek için büyük bir fırsattır. Yani kapsayıcı eğitim, öğrencilerin
farklılıklarına rağmen bir arada ve
beraberce öğrenmelerini destekleyen yenilikçi bir eğitim hareketi olarak görülmekte. Bu nedenle kapsayı-
cı eğitim, sadece teknik ve kurumsal
değişimi değil, aynı zamanda felsefi
değişimi de içermekte. Daha somut
ifadeyle söyleyecek olursak kapsayıcı
eğitim, okula öğrenciyi değil, okulu
öğrenciye göre düzenleyen/programlayan eğitim anlayışıdır.
Sonuç olarak; Kapsayıcı eğitim
tüm öğrencilerin, onların ırklarına, dinlerine, cinsiyetlerine, engel
durumlarına, gelir düzeylerine veya
başka faktörlere bakılmaksızın eşit
olanaklara sahip olmasını hedefler ve eğitim stratejilerinin bunu
sağlamaya yönelik düzenlenmesini
bekler. Eğitimin ve eğitim ortamının
zenginleştirilmesi adına öğrencilerin
farklılıkları oldukça değerlidir ve bu
farklılıkların taleplerini içerecek şekilde öğretim programları geliştirerek okulu düzenlemek, öğrenmenin
güçlü olmasını pekiştirecektir. Eğitimde var olan eşitsizliklerin ve erişimin önündeki engellerin aşılması,
hak ve adalet temelli bir eğitim için
kapsayıcı eğitim/okul modelini uygulamak eğitim üzerinden sürdürülen toplumsal gerilimleri azaltmakta
yararlı olacaktır. Dolayısıyla modelin
bütün yönleriyle detaylı çalışmasını
yaparak uygulamaya geçmek bugün
dünden daha çok ihtiyaç gibi durmakta.
Yüzyıllar
sonra
cadılara
af çıkıyor
Yunanistan’da aşı karşıtları
SILAHLI ÖRGÜT KURDU
Yunanistan’da Covid-19
aşısı karşıtlığı içinden çıkılması güç bir hal almaya
başladı. Aşırı sağcı unsurların güdümünde aşı karşıtları sosyal medya üzerinden
örgütlenmeye başladı. Bazı
gruplar bir adım daha ileri
giderek 'anayasa muhafızları' adını verdikleri ve 'silahlı' olan bir grup kurdu.
Söz konusu grup, Yunanistan’ın çeşitli noktalarında
şiddet eylemleri düzenledi.
Gazete Duvar’ın Yunanistan medyasından topladığı
bilgilere göre korona karşıtları sağcı gruplarla işbirliği
içerisinde silahlı örgütler
kurmaya başladı. Askeri
eğitim alan bu grupların
üyeleri, Yunanistan sokaklarında kendilerine has,
askeri elbiseleriyle boy göstermeye ve devriye gezmeye başladı. Silahlı aşı karşıtları grubunda eski askerler,
bürokratlar ve hatta bilim
insanları da yer alıyor. Söz
konusu gruplar aşırı sağ ile
dirsek teması halinde.
COVID-19 TANI
MERKEZİNE BASKIN
'Anayasa muhafızları'
Yunanistan gündemine
geçtiğimiz günlerde bir
Covid-19 teşhis merkezine
yapılan saldırıyla
yerleşti. Selanik’te bir
'anayasayı koruma ekibi',
bir tanı merkezini bastı
ve çalışanların resmi
belgelerini kontrol etmeye
yeltendi.
OKUL MÜDÜRÜ
KAÇIRILDI
Selanik’teki gelişmeye
paralel olarak Pieria’da da
aşı karşıtları, bir öğretim
kurumunu bastı ve ortaokul müdürünü kaçırdı.
Elleri kelepçelenen müdür,
karakola götürüldü.
Müdürün alıkonulduğunu
tespit eden resmi polis memurlarıysa kaçırma eyleminde bulunan aşı karşıtlarını gözaltına aldı.
Malezya
yaralarını
zor sarıyor
Malezya’da şiddetli yağışların
yol açtığı sel felaketinin açtığı
yaraları zor da olsa sarmaya çalışırken can kaybı da 14’e yükseldi.
Onlarca kişinin kayıp olduğu belirtilirken, yetkililer ölü sayısının
artmasından endişe ediyorlar.
Şiddetli yağışların ülkenin 8
eyaletindeki köy ve kasabaları
sular altında bırakması sonucu
binlerce kişi evsiz kaldı. Çoğunluğu selden en çok etkilenen
ülkenin doğusundaki Pahang
eyaletinde olmak üzere ortalama
51 bin kişinin sel bölgelerinden
tahliye edildiği öğrenildi. Ülkenin
zengin ve en kalabalık eyaletlerinden biri olan aynı zamanda
başkent Kuala Lumpur’un da yer
aldığı Selangor’un da sel felaketinden en çok etkilenen bölgelerden biri olduğu belirtildi. Yağışların etkisini azaltmasının ve sel
sularının çekilmesinin ardından
İskoçya’da yüzyıllar önce büyücülük
suçundan yargılanıp idam edilen ve yakılan
binlerce ‹cadının› affedilmesi üzerine yasa
çıkarılacağı açıklandı.
İskoç parlamento üyesi Natalie Don,
1563-1736 yılları arasında büyücülükle
suçlanan çoğunluğu kadın 3 bin 837 cadının affedilmesi için çalışmaların başladığını
söyledi.
Çoğunluktaki İskoç Ulusal Partisi›nin
bir üyesi olan Don, «Bu kadınların yanlış
kriminalize edilmesi, yalnızca günümüzün
cinsiyetçi klişelerini güçlendiriyor ve bu
yanlışı düzeltmenin toplumda hâlâ var olan
cinsiyetçi ve ataerkil tutumlara meydan
okumada gerçek bir etki yaratacağına inanıyorum” diye konuştu.
Natalie Don, 1563-1736 yılları arasında büyücülükle suçlananların yasal bir af
almaları, resmi bir özür ve ulusal bir anıt
3 BİN 837 KİŞİ İDAM
EDİLİP YAKILDI
Tarihçiler, İskoçya’nın yaklaşık 200 yıldır
yürürlükte kalan Cadılık Yasası uyarınca
yaklaşık 3 bin 837 kişinin büyücülükle suçlandığını söylüyor. Bu süre zarfında büyücülük ölümcül bir suç olarak kabul edilirken
bundan hüküm giyenler boğularak öldürüldü ve daha sonra gömecek bir ceset kalmasın diye kazıkta yakıldı.
Katar, gökkuşağından rahatsız
insanlar hasar gören evlerine
dönmeye başladı.
Yetkililer, tahliye merkezlerinde binlerce kişinin bir arada
tutulması nedeniyle koronavirüs
vakalarında artış yaşanabileceği
konusunda da uyarıda bulundu.
Malezyalılar ise sel riski uyarısında bulunmadıkları ve kurtarma
çalışmalarının yavaş ilerlediği
gerekçesiyle hükümete tepki
gösteriyorlar.
2022 Dünya Kupasına
ev sahipliği yapmaya
hazırlanan Katar’da gökkuşağı renkli oyuncakların “İslami olmadıkları”
gerekçesiyle toplatılması
tepkilere yol açtı.
Deutsche Wella’nın
haberine göre, Ticaret
ve Sanayi Bakanlığı’ndan
yapılan açıklamada, ülkenin çeşitli bölgelerinde
perakendecilerde teftişlerde bulunulduğu belirtilerek, “Aralarında İslami
değerlere aykırı sloganlar
Noel Baba yerine polis geldi
İspanya›da polis, çeşitli uyuşturucular ve jambon bacağı dolu
Noel sepetini, çekilişle dağıtmaya
çalışan iki kişiyi tutukladı.
BBC Türkçe’nin haberine göre
polis, çekilişle ülkenin doğusundaki Murcia kentinde bulunan bir
uyuşturucu hücre evinde yaptık-
almaları için kampanya yürüten avukat
Claire Mitchell liderliğindeki “İskoçya’nın
Cadıları” grubuna teşekkür etti.
Avukat Claire Mitchell, “Affın resmi ve
yasal olarak bu insanların cadı olmadığını
kabul etmek olduğunu, özrün ise birçok
insanın büyücülükle suçlanıp öldüğü veya
kaçtığı için olduğunu” söyledi.
ları baskında karşılaştı. Evdeki bir
İspanyol ve Arjantinli’nin narko-sepet (narconestas) ödüllü Noel ve
Yeni Yıl çekilişi düzenledikleri tespit
edildi. Sepette, kokain, haşhaş
esrar, alkol, tütün ve 8 kiloluk kür
edilmiş jambon olduğu belirtildi.
Evin duvarında da çekilişe giren
müşterilerin isimlerinin yazdığı, Noel Günü ve İspanya’da çok
önemli bir tatil günü olan 6 Ocak
Üç Kral Bayramı’nda iki sepetin talihlileriyle buluşturulmasının planlandığı kaydedildi. Noel çekilişinin
biletleri 5, ikinci çekilişin biletleri
ise 10 eurodan satılıyor.
taşıyan oyuncakların da
bulunduğu çeşitli ihlallere rastlandığı ve söz
konusu ticari mallara el
koyulduğu” bildirildi.
Katar Haber Ajansında yayımlanan habere
göre Bakanlık, tüm
vatandaşları “gelenek ve
göreneklere aykırı dizayn
ve logo taşıyan malları
ihbar etmeye” çağırdı.
Bakanlığın açıklamasında
hangi malların ne için
İslami kurallara aykırı
görüldüğü belirtilmese
de paylaşılan fotoğrafta
gökkuşağı renklerindeki
oyuncaklara yer verilmesi dikkat çekti.
Gökkuşağı renkleri,
dünya çapında lezbiyen,
gey, biseksüel, transseksüel ve interseks bireyleri
kapsayan LGBTİ+ hareketinin sembolü. Eşcinsellik
Katar’da yasa dışı.
Gökkuşağı renkli oyuncaklara el koyulması, sosyal medyada Katar yönetimine yönelik eleştirileri
yeniden alevlendirdi.
www.gazetepencere.com
11 KÜLTÜR
BEREKET
TANRIÇASININ
SUNAĞI
BULUNDU
Büyük İskender’in askerlerinin kenti olarak bilinen ve derin
vadilerle çevrili tepeye kurulu
Uşak’taki Blaundos Antik Kenti’nde, mitolojide tarım ve bereketin sembolü olarak bilinen
tanrıça Demeter’e ait tapınakta
sunak (kurban kesilen dini alan)
alanı ortaya çıkarıldı.
Uşak Üniversitesi Arkeoloji
Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Birol Can başkanlığında yürütülen çalışmalarda, mitolojide tarım, tahıl ve hasadı simgeleyen
tanrıça Demeter’in tapınağının
avlu kısmında sunak alanın yanı
sıra Bizans Dönemi’ne ait olduğu değerlendirilen su sarnıcına
ulaşıldı.
Kazı Başkanı Can, AA muhabirine, 2021 sezonu kazılarında
kentin merkezindeki Demeter
Kutsal Alanı’na yoğunlaştıklarını
söyledi. Kazılarda sunağın kalıntılarına rastladıklarını kaydeden
Can, şöyle konuştu:
“Tapınağın hemen önünde
avlunun ortasında tapınağın
sunağına yani altar yapısına
ait kalıntılara rastladık.
Yaklaşık 5x4 metre ölçülerinde
Bilim insanlarını
şaşırtan kırkayak
Bilim insanları, İngitere›nin
kuzeydoğusundaki Northumberand bölgesinde dünyanın
en büyük kırkayak fosilini
buldu.
Bilim dünyasında Arthropleura diye bilinen dev
kırkayak türünün yaklaşık
2,5 metre uzunluğunda ve 50
kilo ağırlığında olduğu düşünülüyor.
Fosilin bulunduğu kaya
parçası ilk 2018 yılında, büyük bir kayanın deniz kıyısına düşmesiyle fark edildi.
Fosil, önümüzdeki yıldan
itibaren Cambridge’deki
Sedgwick Müzesi›nde sergilenecek.
75 santimetre uzunuğundaki fosili inceleyen Cambridge
Üniversitesi Yer Bilimleri
Bölümü’nden Dr. Neil Davies,
“Bu fosilin keşfedilmesi tamamen şans eseri oldu” dedi.
Davies, “Kaya parçası düştüğünde ortadan yarıya ayrılmıştı ve böylece fosil ortaya
çıkmıştı. Doktora öğrencilerimizden bir tanesi yürüyüş
yaparken gördü” bilgisini
verdi.
Dev kırkayak 326 milyon
yıl önce yaşadığında İngiltere’nin kuzeydoğusunda bugünün ikliminden çok daha
ılıman ve tropikal bir iklim
olduğu düşünülüyor.
Araştırmacılara göre fosil
örneğinin bulunduğu nokta
eskiden bir nehir kanalıydı.
Bilim insanları, bulunan parçanın ölmüş bir dev kırkayak
fosilinden ziyade hayvanın
henüz büyürken attığı dış
iskeleti olabileceğini düşünü-
Muhalif Takvimi
yor.
Davies, “Kırkayaklar ölünce
vücutları parçalanmaya başlıyor o yüzden bu tür kırkayak
fosillerine çok nadir rastlıyoruz. Daha fosilleşmiş bir
kafatası bulamadık, o yüzden
bu tür kırkayaklar konusunda henüz bilmediklerimiz
var. Bulduğumuz fosil büyük
ihtimalle hayvanın büyürken
attığı dış iskeleti” diye anlattı.
Araştırmacılar bu kırkayak
türünün en az 32 ayaklı olduğunu, belki de 64 ayaklı
olabileceğini düşünüyor.
Northumberland’daki keşif
dünyada gerçekleşen üçüncü
Arthropleura fosil keşfi ve
araştırmacılar Almanya’da
bulunan diğer iki fosilden çok
daha büyük ve eski olduğunu
söylüyor.
ANIL ÖZGÜÇ
22 Aralık 2021 Çarşamba
en az iki basamaklı yapıya
sahip. Tabii üst yapısına ait
çok fazla veri yok elimizde.
Temelleri sayesinde biz planını
çıkarabiliyoruz. Yine çalışmalar
sırasında bu sunağın üzerinde
yer aldığını düşündüğümüz bir
sunak masasına ait bir parça ele
geçti”
Demeter Tapınağı’nın o dönem
çok saygı gördüğünü dile getiren
Can, gelecek yıl buradaki çalışmalara devam edip, restorasyon
ve ayağa kaldırma çalışmalarını
tamamlamayı düşündüklerini
kaydetti.
Can, “Demeter Tapınağı’nın
bulunduğu alan, daha geç
dönemlerde farklı amaçlar için
kullanılmış. Bizans Dönemi’nde
özellikle atölyeler, işlikler
ve dükkanlar olduğunu biz
anlıyoruz. Bu süreçte buralara
sarnıçlar da yapılmış. Tapınağın
avlusu içerisinde oldukça derin,
içerisi toprakla dolmuş bir
sarnıca rastladık” bilgisini de
verdi. Can, sarnıcın 6-7 metre
derinliğinin olabileceğini ifade
etti.
Antik kentin tepeye kurulduğunu, etrafını çeviren 100 metre
derinliğindeki kanyonun altında
akan akarsudan buraya su çıkarmanın kolay olmadığını anlatan
Can, onun dışında yaklaşık 8
kilometre uzaklıktan kemerler
kurarak su taşındığını vurguladı.
Sotheby’s 277 yıllık tarihinin
satış rekorunu kırdı
Müzayede evi Sotheby’s, 2021 satış rakamlarını açıkladı. Buna
göre 2021’de toplam
7.3 milyar dolarlık
satış yaptı.
Müzayede evinin
yaptığı satışların büyük kısmı çevrimiçi katılımcılarla
organize edilirken 277 yıllık tarihinin en yüksek satış rakamına
ulaşan müzayede evi, zaferindeki
en büyük etken olarak teknolojiyi
yakından takip eden genç koleksiyonerlere işaret etti.
Pandemi sırasında popülerliği
tavan yapan NFT eserleri yakından takip eden bu kitle, müzayede evine en çok kazandıranlar
oldu. Yine aynı kitle müzayede
evinin çanta, şarap ve mücevher
satışlarına da yoğun ilgi gösterdi.
Yıl sonuna kadar yapılacak yeni
müzayedeleri olan Sotheby’s, satış rakamının daha da artacağını
açıkladı.
The Guardian’ın haberine göre, müzayede
evi 2021 yılında fiyatı
15 milyon doları aşan
57 parça sattı. Satılan
en pahalı eser, Rönesans dönemi ustalarından Sandro Botticelli’nin “Young
Man Holding a Roundel” tablosu
oldu. Tablo, 92.2 milyon dolara
alıcı buldu.
2021’de satış oranları 2020
yılına göre de yüzde 71 daha
yüksekti. El değiştiren en yüksek
meblağlara sahne olan alan ise
4.3 milyar dolar ile (özel satışlar
ve açık artırmalar toplamı) modern ve çağdaş sanat oldu. Müzayede evinin müşterileri arasında
40 yaş altı kesimin oranı da geçtiğimiz yıla göre yüzde 187 artış
gösterdi. 1744’te Londra’da kurulan Sotheby’s dünya çapında 80
büroda hizmet veriyor.
Cumhurbaşkanlığı
ödülleri sahiplerini buldu
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri, Cumhurbaşkanlığı’nda düzenlenen törenle
sahiplerine verildi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı 2021 Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’nin
sahiplerini kasım ayında açıkladı.
Buna göre bilim kültür alanında
Teoman Duralı, müzik alanında
İdil Biret, görsel sanatlar alanında
Alev Ebuzziya, sinema alanında
Cüneyt Arkın, edebiyat alanında
Gürbüz Azak, kaligrafi alanında
Etem Çalışkan, sahaflık alanında
İbrahim Manav, vefa ödülü alanında ise Kemal Tahir Cumhurbaşkanlığı 2021 Kültür ve Sanat
Büyük Ödülleri’ne layık görüldü.
Törende konuşan Erdoğan, Türkiye’nin, sessiz sedasız şekilde,
dünyanın dört bir yanında sayıları milyarları bulan insanın evine
girdiği kültür faaliyetlerinden
birinin de televizyon dizileri olduğunu söyledi. Erdoğan, geçmişte
Türk televizyon kanallarının, her
biri üretildiği ülkenin kültür-sanat ideolojisiyle gelen yabancı
dizilerin işgali altında olduğunu
kaydetti.
Şimdi Türkiye›nin kendi tarihini anlatan, Türkiye›de üretilen televizyon dizilerinin, 150›ye yakın
ülkeye ihraç edildiğini belirten
Erdoğan, dünyada ABD›den sonra
en fazla dizi ihraç eden ülkenin
Türkiye olduğunu söyledi.
www.gazetepencere.com
12 SPOR
CEVAT
KOL
Farklı hedefleri olan iki takımdan Lider Trabzonspor, rakipleri ile
arasındaki puan farkını korumak,
Altay ise kötü gidişe “dur” deyip
ligin dibine demir atmamak için
mücadele etti. Trabzonspor Teknik
direktörü Abdullah Avcı için “yeni
bir hikaye yazma” maçı olurken Altay teknik direktörü Mustafa Denizli
için “Olmak ya da olmamak “ müsabakasıydı. Denizli, adını taşıyan
stadyumda öne geçtiği, iyi oynadığı
karşılaşmayı kaybederken 11. lig
maçında da galibiyete hasret olarak
tartışılır duruma geldi.
Bordo Mavili takımda tempo
22 Aralık 2021 Çarşamba
Kulübe hamlesi üç puanı getirdi
artınca beklenmedik sıkıntılar
yaşandı. Teknik direktör Abdullah
Avcı sakatlıklar nedeniyle zorunlu
değişikliklere gitti. Vitor Hugo’nun
yerinde Denswil’e şans verdi. Bu
oyuncu haftalar sonra asıl mevkisinde yer aldı. Trondsen ise savunmanın solunda görev yaptı.
Trabzonspor, sakatlıkları süren
Nwakaeme, Gervinho, Vitor Hugo
gibi kaliteli iş bitirici ayaklarından
yoksun Altay karşına çıktı. Eksikleri olan, kulübe hamlesi zayıf bir
takımla sahada yer aldı. Bütün bu
eksiklerine rağmen üç puanı almayı
başardı.
İki takım karşılaşmaya kazanma
duygusuyla başladı. İlk beş dakika içinde iki taraf da girdikleri gol
pozisyonları ile bunu gösterdi.
Denizli, rakibini gözünde büyütme
yerine mücadele ederek kazanma
teşvikiyle oyuncularını motive etti.
Eksik Trabzonspor’un zaaflarını göz
önüne alarak atak bir futbolu tercih
etti. Altay ilk yarıda Cebrail ile bir
gol bulmasına rağmen farkı önleyen kurtarışlar kaptan Uğurcan’dan
geldi.
İstatistikleri ile rakibe korku
salan lider Trabzonspor özellikle
ilk yarıda şok yaşadı. Attığı gollerin
büyük kısmını ilk yarıda ve ilk yarım
saat içinde bulan bordo mavililer
dirençli Altay karşısında pozisyona
az girebildi. Denizli, Trabzonspor’un
zaaflarını ilk yarıda iyi değerlendirip
soyunma odasına mutlu gitti.
Trabzonspor teknik direktörü
Abdullah Avcı “pabucun pahalı” olduğunu görünce ikinci yarıya hamle
yaparak başladı. Berat’ın yerine
Dorukhan’ı, Siopis’in yerine Bakasetas’ı aldı. Bu değişim golü getirdi.
Bakasetas’ın pasını Cornelius tek
vuruşla filelere gönderdi. Skora
gelen eşitlik Trabzonspor’u umutlandırdı. Avcı kazanmak için büyük
risk aldı. Sol bek Trondsen’i çıkartıp
hücum hattına Koita’yı aldı. Ömür’ü
sol beke çekti. Ömür’ün mahalle
maçında orada oynamışlığı yok!
Cesaret, macera aramak böyle bir
şeydir. Tutarsa kahraman olursun.
Kaybedersen… Yazan çok olacağı
için, yazmaya gerek yok!! Koita’nın
pasını Cornelius filelere gönderdi.
Trabzonspor zorlandığı bir karşılaşmada üç puanı aldı. Denizli ise oyunun uzatma dakikalarında kulübe
hamlesi yaparak, oyunu soğutup
Trabzonspor’a yardımcı oldu.
Futbolun güzel yanı da bu; Atamayana atarlar!
1-2
KUZEYİN KRALI
Abdullah Avcı yönetiminde
açık ara liderliğini sürdüren
Trabzonspor, Mustafa Denizli’nin çalıştırdığı Altay’ı 2-1
mağlup etti. Bordo-mavili ekip,
Danimarkalı yıldız Andreas
Cornelius’un 51 ve 88. dakikada
attığı gollerle sonuca gitti. Altay’ın tek golünü 34. dakikada
Cebrail Karayel kaydetti.
Trabzonspor’un yıldızı Andreas Cornelius bu sezon forma
giydiği 19 maçta 10 gol ve 2
asist kaydetti. Cornelius, Mart
2017’den bu yana ilk kez üst
üste üç lig maçında gol attı.
Trabzonspor puanını 45’e yükseltti.
Fırtına'nın başarılı file bekçisi Uğurcan Çakır müsabaka
sonrası açıklamalarda bulundu. Çakır,
"Çok güzel bir gol
yedim. Bence haftanın golü." dedi.
Stat: Alsancak Mustafa Denizli
Hakemler: Ali
Şansalan, Serkan
Ok, Kemal Yılmaz
Altay: Lis, Cebrail, Murat, Thiam, Naderi, Poko,
Zeki, Pinares (Paixao dk.
90+1 ?), Kappel, Rodriguez (Rayan dk. 90+1 ?),
BambaYedekler: Cihan,
Aka, Ceyhun, Thaciano,
Kazımcan, Eren, Deniz,
Özgür
Teknik Direktör: Mustafa
Denizli
Trabzonspor: Uğurcan,
Peres, Edgar (Hüseyin dk. 85 ?),
Denswill, Trondsen (Koita dk. 79),
Siopis (Bakasetas dk.
46), Berat (Dorukhan dk.
46), Hamsik, Abdülkadir Ömür (Ahmetcan dk.
90+2 ?), Djaniny, CorneliusYedekler: Arda, Yusuf,
Yunus, Abdulkadir Parmak, Serkan
Teknik Direktör: Abdullah Avcı
Goller: Cebrail (dk. 33)
(Altay), Cornelius (dk. 51
ve 88) (Trabzsonspor)
1-1
KASIMPAŞA
UZATMADA
YAKALADI
Kasımpaşa deplasmanda Antalyaspor ile 1-1
berabere kaldı.
Ev sahibi ekip karşılaşmanın 38. dakikasında Naldo'nun attığı golle 1-0 öne geçti. Kasımpaşa 90+2. dakikada Umut Bozok'un golüyle
skoru eşitledi ve maç 1-1 sona erdi.
Antalyaspor 22, Kasımpaşa ise 12 puana
yükseldi.
ŞEHİR IŞIL IŞIL: 3-1
Başakşehir kendi sahasında Giresunspor'u 3-1 mağlup etti. 17. dakikada Deniz Türüç'le 1-0 öne geçen
turuncu-lacivertliler 28'de Diarra'nın golüne engel olamadı ve ilk yarı 1-1'lik eşitlikle geçildi. Ev sahibi
ekip 69'da Caiçara, 78'de ise Visca ile 2 gol daha buldu ve 3 puana 3 golle uzandı.
www.gazetepencere.com
13 SPOR
TRİBÜNE HAPSEDİLEN TARİH
ABDULLAH
BIRICIK
Adana Demirspor. Adana’nın ilk
takımı.
Hatta İstanbul, Ankara ve İzmir’den sonra Adana’yı ve Anadolu’yu profesyonel lig ile tanıştıran
ilk takım.
Sadece futbolda değil, yüzme,
sutopu, bisiklet ve güreş gibi dallarda da aktif bir spor kültürüne
sahip olan, yüzme ve sutopunda da uluslararası başarılar elde
eden bir kulüp.
Çukurova Futbol Ligi’nin kurucularından.
1973-1974’de Adana’da Uşakspor ile karşı karşıya geldi Adana
Demirspor. Kent ve bölge için
tarihi öneme sahip bir final ma-
22 Aralık 2021 Çarşamba
çıydı bu. 10 yıllık Süper Lige çıkma
mücadelesinin finalinde rakibini
2-0 yenen Adana Demirspor’da
golleri atan isimler Bektaş ve
Adanalı kaptan Fatih Terim’di.
Fatih Terim kaptanlığında 10
yıllık süren Süper Lig hasretine
son verilmiş, 11 yıl süren yeni bir
Süper Lig serüveni başlatılmıştı.
O maçın üzerinden tam 37 sene
geçti. 37 sene sonra efsane kaptanı Fatih Terim’i ve Fatih Terim’in
takımı Galatasaray’ı konuk etti
Adana Demirspor. Ancak Fatih
Terim TFF’nin rutinleştirdiği cezası
sebebiyle çimlere, o atmosfere
çıkamadı. 37 sene sonra buluştuğu Adana Demirspor ile kucakla-
şamadan maçı tribünlerden takip
etmek zorunda kaldı.
Bu hikaye ve tarihi serüvenle
başladı Adana Demirspor Galatasaray maçı. Katıldığı günden beri
Süper Lige renk katan Adana Demirspor, yine renkli maçlarından
birini çıkardı.
İlk yarıda Akintola, Assombalonga ve Belhanda gibi etkili silahlar
kulübedeydi ama sahada Balotelli,
Yunus Akgün, Vargas ve Bjarnason
gibi yıldızlar vardı.
Galatasaray’da ise Van Aanholt
ve Yedlin kesik yemişti. Sağda ilk
defa sağbek pozisyonunda oynayacak olan Oğulcan Çağlayan,
solda ise Ömer Bayram ilk 11’de
yer bulan sürpriz isimler olmuştu.
Mustafa Muhammet de uzun süre
sonra ilk 11’de yer bulan bir diğer
isim olmayı başarmıştı.
Büyük bir heyecan ve tempoya
sahne olan ilk yarıda her iki takım
adına da tek eksik olan goldü.
Gol kısırlığına ikinci yarının
hemen başında Galatasaray’ın
Adana Demirspor’da kiralık oynayan genç yıldızı Yunus Akgün
son verdi. Yunus Akgün üst üste
attığı 2 muhteşem gol ile Adana
Demirspor’u ikinci yarının hemen
başında 2-0 öne geçirdi. Maçın
temposu bu iki golden sonra daha
çok yükseldi.Karşılıklı ataklar ve
bol pozisyonlu bir maç ziyafeti
sundu her iki takım da bizlere.
Ancak ne var ki; bu güzel maça
özellikle de Adana Demirspor’un
güzel futboluna gölge düşürmek
isteyenler vardı. Bu kişiler Fatih
Terim’i tribüne mahkum edenlerdi.Türk Futbolunu yönetemeyen, özellikle hakem atamaları ve
yönetimleri ile Süper Ligin sürekli
tartışılmasına neden olan, ligin
kalitesini düşüren, ligin güvenirliğini azaltarak taraftar sayısını
aşağıya çeken, pek çok ülkenin en
büyük endüstrilerinden birisi olan
futbol sektörüne zarar veren bu
isimler derhal istifa etmeli. Türk
Futbolunu futbolun içinden gelen
liyakatli isimler yönetmelidir…
2-0
Yunus maça damga vurdu
53. dakikada Vargas’ın arapasında ceza sahasına
giren Yunus topu düzelttikten sonra şık bir vuruşla
Adana Demirspor’u 1-0 öne geçirdi. Genç futbolcu
golden sonra sevinç yaşamadı.
Bu golden sadece 5 dakika sonra bir kez daha sahne
alan Yunus farkı da ikiye çıkardı. Vargas’ın taşıdığı
atakta topu önünde bulan Yunus uzak mesafeden
harika bir gol attı ve skoru 2-0’a getirdi.
GALATASARAY
ADANA’DA KAYIP
Galatasaray konuk
sona eren mücadelede
olduğu Adana Desarı-kırmızılıları yımirspor’a 2-0 mağlup kan isim ise Galataoldu ve üst üste yesaray’dan Adana Dedinci puan kaybını ya- mirspor’a kiralanan
şadı. İlk yarısı golsüz
Yunus Akgün oldu.
FENERBAHÇE’NIN
GÜMRÜK SINAVI
Fenerbahçe bugün VavaCars Fatih Karagümrük'e
konuk olacak.
Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynanacak karşılaşma saat 20.00'de başlayacak. Müsabakayı Erkan
Özdamar yönetecek.
Süper Lig'de istediği performansı sergileyemeyen
Fenerbahçe, 17 maçta 8 galibiyet, 4 beraberlik ve
5 mağlubiyet yaşadı. Hanesine 28 puan yazdıran
sarı-lacivertli takım, haftaya 5. sırada girdi.
İstenilen sonuçların alınamaması üzerine teknik
direktör Vitor Pereira ile yollarını ayıran Fenerbahçe'nin müsabakaya yardımcı antrenör Zeki Murat
Göle yönetiminde çıkması bekleniyor.
Geride kalan 17 haftada 7 galibiyet, 4 beraberlik
ve 6 mağlubiyet sonucunda 25 puan toplayan Fatih
Karagümrük ise averajla 10. sırada yer aldı.
Stat: Yeni AdanaHakemler: Arkadaş Kardeşler,
Bora Özkara,
Erdinç Sezertam
Adana Demirspor: Muric, Svensson, Samet,
Simon Deli, Kaan, Gökhan İnler (Tayyip Sanuç
dk. 90+1 ?), Stambouli,
Yunus (Akintola dk. 80),
Bjarnason (Sinan Kurt dk.
90+1 ?), Vargas (Belhanda
dk. 73), Balotelli (Assombalonga dk. 73)Yedekler:
Ferhat Kaplan, Metehan
Mimaroğlu, Castro, Tarık
Çamdal, Rassoul
Teknik Direktör:
Vincenzo Montella
Galatasaray: İsmail, Oğulcan, Nelsson,
Marcao, Ömer (Van
Aanholt dk. 73), Berkan
(Babel dk. 62), Taylan (Aytaç Kara dk. 67), Cicaldau,
Morutan (Halil Dervişoğlu
dk. 62), Mohamed, Kerem
(Emre Kılınç dk. 73)Yedekler: Fatih Öztürk, Yedlin,
Alpaslan Öztürk,Barış Alper Yılmaz, FeghouliTeknik Direktör: Selçuk İnan
Goller: Yunus Akgün
(dk. 53 ve 58) (Adana Demirspor)
EN YAKIN ADAY
İSMAİL KARTAL
Fenerbahçe'de Pereira'nın yerine göreve en
yakın aday İsmail Kartal.
Sarı-lacivertli kulüpte
uzun yıllar hem futbolcu
hem de teknik adam olarak
görev yapmış İsmail Kartal'la sezon sonuna kadar
anlaşma ihtimali güçlü bir
şekilde bulunuyor.
60 yaşındaki deneyimli
çalıştırıcı Fenerbahçe'den
sonra Eskişehirspor, Gaziantepspor, Ankaragücü,
Çaykur Rizespor ve Konyaspor'da görev yaptı.
Sarı-lacivertli idarecilerin
listesindeki diğer bir isim
ise A Milli Takım yardımcı
antrenörü Kenan Koçak...
Aktif olarak A Milli Takım
Teknik Direktörü Stefan
Kuntz'un yardımcılığını
yapan 40 yaşındaki çalıştırıcının adı bir süredir sarı-lacivertlilerle anılıyordu.
Sarı-lacivertlilerin teknik
direktörlük için diğer bir
hedefi ise bir dönem Beşiktaş'ı da çalıştıran Slaven
Bilic.
Yaz aylarında Vitor Pereira öncesinde de gündeme
gelen Hırvat teknik direktörle prensip anlaşmasına
varılmış ancak Bilic'in
tazminat sorunu nedeniyle
iş nihayete erememişti.
www.gazetepencere.com
14 SPOR
ÜMİT
SEZGİN
VİZYONLA GELİP HÜSRANLA GİDENLER
Bu bir davet yazısıdır. Aziz Yıldırım
gibi bu kulüp uğruna hapis yatmış,
büyük mücadeleler vermiş bir efsaneyi gönderip, rekor oyla Ali Koç’u
başkan seçmiş, O’na gönül düşürmüş, “yeni efsanemiz olur” diye
umut bağlamış binlerce kişi adına
yazılmış bir davet yazısıdır.
Yine bir teknik direktörle vedalaşıyoruz, yine hayal kırıklıklarıyla bir
hocayı gönderiyoruz.
Evet Pereira gitmeyi hak etmiş
olabilir ama biliyoruz ki bu sorunun
çözümü değil ve hiçbir zaman da
olmadı. Kimisi hak etti, kimisine
yazık ettik ama gördük ki derdimizin
dermanı Teknik Direktör değişikliği
değil. Olsaydı Phillip Cocu’yu gönderdiğimizde olurdu, Ersun Yanal’ı,
Erol Bulut’u, Emre Belözoğlu’nu
gönderdiğimizde olurdu.
Her isim geldiğinde “bizim için en
iyisiydi”. Cocu, yeni vizyona uygun,
takımı alıp Avrupa standartlarına taşıyacak isimdi. Ersun Yanal, tribünlerin hayal ettiği hücum futbolunu
oynatacak Hocaydı… Yine rakipler
Fenerbahçe’den korkacaktı. Erol
Bulut Türk futbolunun geleceğiydi,
birlikte büyüyecek, parlayacaktık.
Emre Kaptan, önce “Sportif Direktör” koltuğuna oturdu, “Emre Abi”
olarak rakiplerimizi çatlatan transferler yaptı, sonra sıkıştık, kurtar
bizi “Emre Hoca” dedik. Ardından
Pereira’yı gördük karşımızda bir sabah, “Hayırdır inşallah” dedik “yine
nereden çıktı bu arkadaş?”. Cevap
ümitvardı; “yarım kalan öyküsünü
tamamlayacak”. İnşallah falan dedik
ama bıraktım öyküyü bir devreyi
bile tamamlayamadı.
Arada geçici görev alan Ervin Koeman, Tahir Karapınar, Zeki Murat
Göle gibi isimleri saymıyorum bile.
Kısaca 3 yılda geçiciler dahil 8
Teknik Direktör. Vizyonla gelip hüsranla gittiler.
Bu teknik direktörlerle birlikte
gelen futbolcuları ise saymaya gücüm yok, hevesim yok, niyetim yok.
Hepsi büyük topçulardı, neredeyse
tekmeleyerek gönderdik.
Aldığımız sonuçları, geldiğimiz
noktayı tasvire ise dilim varmaz,
kalemim yazmaz. Yıkılmadık kale
kalmadı, artık her isteyene Kadiköy’den çıkış var, hem de elini kolunu sallaya sallaya.
Sevgili Başkan, yanlış anladın.
Beşiktaş maçı sonrası tribünler “Yönetim İstifa” diye bağırırken Pereira’yı kastetmiyordu. Beşiktaş maçı
sonrası yazıma “Al da git Pereira’yı”
başlığı atarken, Pereira gitsin demiyordum, bütün günah bu gariban
Portekizlinin mi? Elinden gelenin en
iyisini yaptı ama bu en iyinin yetmeyeceğini biliyorduk? Biz bu filmi
daha önce görmüştük.
O zaman da demiştik, denmişti,
yazmıştık, yazılmıştı; “Pereira’ya
iki yıl verir sabrederseniz, istediği
oyuncuları alır, işine karışmazsanız
sonuç alabilir”. Olmadı elbette, sabredemedik.
O zaman da tahammül yoktu
beklemeye, bugün de… Yarın hiç
olmayacak.
Başkan bizi dinleme, tribünü
dinleme.
Orada 52 bin teknik direktör var,
52 bin başkan var, 52 bin köşe yazarı, futbol yorumcusu var.
VOLKAN DEMİREL
İMZAYI ATTI
VavaCars Fatih Karagümrük'te teknik
sorumluluk görevine getirilen Volkan Demirel
için imza töreni düzenlendi.
Fatih Karagümrük'te
çalışma fırsatı bulduğu
için mutlu olduğunu
dile getiren Volkan Demirel, "Hedeflerimiz
çok büyük. 2,5 yıllık anlaşma yaptık. Bu takımı
bir yerlere getirmek için
söz verdim. Doğru zamanda, doğru yerde olduğumu düşünüyorum.
Bunun için elimden ge-
leni yapacağım. Önemli
bir takıma geldim. Ligi
çok iyi tanıyorum. Her
kulübe hakimim. Birbirimizi çok iyi anladığımızı düşünüyorum.
İnşallah bu yolculuğun
sonu güzel bitecek."
ifadelerini kullandı.
EMBİİD COŞTU
Amerikan Basketbol Ligi'nde (NBA) Philadelphia
76ers, all-star oyuncusu Joel
Embiid'in üstün performansının yardımıyla Boston
Celtics'i 108-103 yendi.
Doğu Konferansı temsilcilerinin mücadelesinde
Sixers, sezonun 16. galibiyetine, deplasmanda Celtics'i
22 Aralık 2021 Çarşamba
5 sayı farkla mağlup ederek
ulaştı.
Sixers'ta Embiid, 41 sayı,
10 ribaunt, 5 asist ve 4 blokluk performansıyla galibiyette başrolü oynadı. Seth
Curry 26 sayı ve 7 asist, Tobias Harris 25 sayı ve 7 ribauntla galibiyette öne çıkan
diğer oyuncular oldu. Milli
oyuncu Furkan Korkmaz ise
hastalığı gerekçesiyle karşılaşmada görev almadı.
Sezonun 16. yenilgisini
yaşayan Celtics'te Jaylen
Brown 30 sayı, Jayson Tatum 17 sayı, 9 ribaunt ve 6
asist, Marcus Smart 15 sayı
ve 6 ribaunt, Payton Pritchard 14 sayıyla oynadı.
Başkan bildiğini de yapma.
Kusura bakma ama bildiğinle sonuç alamadığımız ortada.
Başkan bize, bu kulübe ortak akıl
lazım.
Akıllı insanların, işinin uzmanlarının, Fenerbahçe için uğraşmaya,
didinmeye hazır insanların yer aldığı
bir ortak lazım. Fenerbahçe’den
beslenenlerin değil, Fenerbahçe’yi
besleyenlerin oluşturduğu bir ortak
akıl.
Başkan gel bir kongre yap. Yeniden aday ol, şartsız, koşulsuz oyumuz senin.
Yeniden aday ol ama kulüp yönetimini baştan sona yapılandır. Yönetim kurulu üyelerini yenile,
sorumluluk alacak, yetki kullanacak isimler seç. Futbol şubesinin bir
sorumlusu, yetkilisi olsun. “Vallahi
de billahi de teknik direktör olmayacağım” diye Kuran üstüne el basıp
yemin edecek bir Sportif Direktör
olsun.
Basket şubesini basketboldan
anlayan, seven birine ver. Hayali
yeniden “Final Four” olsun. Voley-
bol takımlarını kadınıyla erkeğiyle
taşıyabilecek bir isme ver.
Tüm isimleri kongre öncesinde
belirle, yönetimde görev dağılımını
yap, listeni öyle açıkla. Sana söz,
sana garanti yine farklı kazanırsın.
Sonrası basit. Ortak akıl çalışacak,
sorumlular yetkilerini kullanacak,
bu kulübü mazisinde yatan şanlı
tarihine yakışır noktaya taşıyacak.
İşte o zaman, her teknik direktör
tercihi, oyuncu transferi Nasrettin
Hoca’nın “Ya tutarsa” öyküsüne
dönmeyecek. Alkışlarla, marşlarla
karşıladığımızı küfürlerle günahlarla
göndermeyeceğiz.
İşte o zaman “kim gelsin bu takımın başına?” sorusunun bir önemi
kalmayacak. Çünkü çok önceden uygun isimler bulunmuş olacak. Aksi
halde bugünkü gibi kör tuttuğunu
öpmeye devam edecek.
Sevgili Başkan, şu aşamada kimi
hoca seçeceğinin çok önemi yok,
belli ki gidişat değişmeyecek. Bu
takımın kaderini yeniden yazmak
istiyorsan, gel bu sistemi değiştir,
kişileri değil.
SPOR YAZARINDAN
KIRMIZI KART
Türkiye Spor Yazarları Derneği
(TSYD) Genel Merkez Şubeler Sorumlusu Kemal Çağlayan, Demir
Grup Sivasspor'un Süper Lig'deki
iç saha maçlarında görev yapan
hakemlerin sarı ve kırmızı kartlarından koleksiyon oluşturdu.
Kentte 43 yıldır gazetecilik yapan, TSYD Sivas Şubesi'nin kurucusu ve eski başkanı 62 yaşındaki
Çağlayan, Sivasspor'un Süper
Lig'deki iç saha maçlarında görev
yapan hakemlerin müsabakada
kullandıkları sarı ve kırmızı kartları imzalatarak koleksiyonu için
biriktiriyor.
Cüneyt Çakır, Mete Kalkavan,
Alper Ulusoy, Halil Umut Meler,
Zorbay Küçük, Fırat Aydınus, Halis Özkahya ve Ali Palabıyık'ın da
aralarında yer aldığı 25 hakemden
sarı ve kırmızı kart alan Çağlayan,
topladığı kartları TSYD Sivas Şubesi'nde sergilemeyi planlıyor.
TOKYO’NUN MALİYETİ
12,8 MİLYAR DOLAR
Japonya'da düzenlenen 2020
Tokyo Olimpiyatları ve Paralimpik Oyunları toplam maliyetinin
1,45 trilyon yen (12,8 milyar dolar) olarak beklendiği bildirildi.
Kyodo ajansının 2020 Olimpiyatları düzenleyici taraflarına
dayandırdığı haberine göre uluslararası turnuvaların Japonya'ya
maliyet beklentisi revize edildi.
Buna göre Tokyo Oyunlarının
toplam maliyetinin, 191 milyar
yen düşerek 1,45 trilyon yen
(12,8 milyar dolar) olarak gerçekleşmesi bekleniyor
Maliyetin küçülmesinde yeni
tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri, seyircisiz müsabakalar,
salgına karşı olağanüstü hal uygulaması ile tedariki planlanan iş
gücü ihtiyacını düşmesinin etkili
olduğu bildirildi.
Téléchargement