www.gazetepencere.com 22 Aralık 2021 Çarşamba Sayı: 794 Hükümet bir gecede %40 düşen kurun keyfini çıkarıyor Dolar çıkarken “dış güçler” inerken “hükümet başarısı” Hem Hazine’ye hem Merkez’e fatura Dövizi düşürmek için önlem açıklandı ama uygulamanın maliyetini kimin karşılayacağı tartışma yarattı. Kur farkını önce Hazine’nin karşılayacağı duyuruldu, sonra döviz mevduatını bozanlar için yükü Merkez Bankası’nın sırtlanacağı açıklandı. Türk Lirası’nı dolara bağlayanlardaysa fatura Hazine’nin sırtında olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, çıldıran döviz kurlarını kontrol etmek için bütün dünyanın yaptığı gibi Merkez Bankası’nın faiz artırmasına, hatta faiz indirimini durdurmasına ikna edilemeyince hükümet dolaylı yollara saptı. Mevduat faizlerine dolar garantisi getirildi. Kararın ardından Türk Lirası yüzde 40 seviyesinde değer kazandı. Tablo AK Parti’liler tarafından hükümetin, hatta doğrudan Cumhurbaşkanı’nın başarısı olarak lanse edildi. Halbuki dolar 18 liraya tırmanırken durum bambaşkaydı. AK Parti durumu “ekonomik kurtuluş savaşı” olarak tarif ediyor, “dış güçler devrede” argümanını kullanıyordu. 5’te 24 saatte 1 milyar 750 milyon dolar satıldı Vadeli Türk Lirası mevduata getirilen dolar garantisinin ardından piyasalar kapalı olmasına rağmen fiyatlar hızla düştü, daha az zarar etmek isteyenler mobil sistemler üzerinden ellerindeki dövizi satmaya çalıştı. İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran bu süreçte yaklaşık 1 milyar 750 milyon dolarlık satış yapıldığını duyurdu. Aran’a göre kurlardaki bu aşağı yönlü hareket kredi faizlerinde indirimi de beraberinde getirecek. 5. sayfada Akaryakıta ciddi indirim geliyor 7’de Borsa tepetaklak Her şey ‘Erdoğan konuştu kur düştü’ demek için kurgulandı DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, hükümetin son kararını değerlendirdi, hükümetin nasılsa gidiyorum diyerek gelecek nesilleri borçlandırdırdığını söyledi. Babacan dolar garantili mevduat uygulamasının açıklandığı sırada kamu bankalarının döviz sattığına da dikkat çekti, “Erdoğan konuştu, kur düştü’ dedirtmek istediler” ifadesini kullandı. 2’de Sıcak para istemiyoruz ŞIDDET DÖNGÜSÜNÜN FAILI OLARAK GAZETECILER RAKAMLARI AYARLAMA ENSTİTÜTÜSÜ KAYA TÜRKMEN yazdı 2’de ÇILER DURSUN yazdı 3’te KEREM KIRÇUVAL yazdı 4’te 2 Gazeteci Enver Aysever’in karikatür paylaşımına ceza KULÜBE HAMLESI ÜÇ PUANI GETIRDI 3 8 Kurlar düştü, otomobil firmaları tek tek indirim açıkladı 7 Nass bunun neresinde? YEM’DEN DEM’E YA DEVLET BAŞA… EĞITIM HAKKI VE EŞITSIZLIK BAĞLAMINDA KAPSAYICI EĞITIM BAHATTİN YÜCEL yazdı 7’de BORAY ACAR yazdı 8’de ALAADDİN DİNÇER yazdı 10’da 0-2 Kobani: Mahkeme kürsüsünü meclis kürsüsüne çevirdi İstanbul Valisi korona aşısında 3. doz karnesini açıkladı Gizli faizin dik alası CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hükümetin kurları aşağı çekmek için açıkladığı yöntemi eleştirdi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Devletin Hazinesi’yle kumar oynanmaz. Dün Hazine’de olmayan para ile borç verdiler. Gizli faizin dik âlâsını uyguladılar; Nass bunun neresinde? Şimdi Türkiye’yi daha büyük bir girdabın içine soktular” diye konuştu. Kılıçdaroğlu’na göre dolar garantili mevduat, “Beyt-ül Mal ile kumar oynamak” anlamına geliyor. 2’de Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati yeni modeli TRT’de anlattı, “Yüksek büyüme, düşük cari açık, modelimizin temeli bu” dedi. Nebati, “Kurda köpüklerin gittiği, gerçek fiyatlamanın oluştuğu bir noktaya doğru gidiyoruz. Kur iyi bir yerlerde dengeye gelecektir” ifadelerini de kullandı. Hazine ve Maliye Bakanı sıcak para istemediklerini de söyledi, “Ne zaman geleceği belli ne zaman gideceği belli değil” ifadesini kullandı. 6’da MASAL, AYET, NAS, BILIM… Hükümetin hamlesi ile sadece döviz kurları değil son dönemde rekor üstüne rekor kıran Borsa İstanbul da tepetaklak oldu. BİST 100 endeksi günü yüzde 7,99 değer kaybı ile 1.892,02 puandan tamamladı. Endeks, önceki kapanışa göre 164,34 puan azalırken, toplam işlem hacmi de 37,6 milyar lira seviyesinde gerçekleşti. En çok kaybedenler, geliri döviz cinsi üzerinden olan şirketlerdi. 5’te CEVAT KOL yazdı 12’de TRİBÜNE HAPSEDİLEN TARİH ABDULLAH BIRICIK yazdı 13’te VİZYONLA GELİP HÜSRANLA GİDENLER ÜMIT SEZGIN yazdı 14’te AS L A N KAYIP 1-2 Fırtına sert esiyor Susurluk hükümlüsü özel harekâtçı öldürüldü İstanbul-Kadıköy’de bir restoranda çıkan silahlı kavgada, Susurluk davası hükümlüsü, eski Özel Harekât polisi Ziya Bandırmalıoğlu öldürüldü. Bandırmalıoğlu 1997 yılında İbrahim Şahin, Korkut Eken Ayhan Çarkın, Yaşar Öz, Haluk Kırcı ve Ayhan Akça ile birlikte yargılanmış ve ceza almıştı. 3’te www.gazetepencere.com 2 GÜNDEM KAYA TÜRKMEN AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan hafta sonu hitap ettiği Afrikalı gençlere o çok sevdiği faiz masalını anlatmış. Türkçe anlatmış. Gerçi tercüme etmişlerdir herhalde. "Once there was, once there wasn't" (1) diye başlamışlar, “Interest is the cause, inflation the outcome” (2) diye devam etmişlerdir. Oraya kadar kolay tabii. Bilmezler ki arkadan “Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine” geliyor… Masal deyince, AKP’nin daha önceki masalları geldi aklıma. Birden hatırladım bu iktidardan ne kadar çok masal dinlediğimizi bugüne kadar! AKP’nin iktidara geldiği günlerde dinlediğimiz ilk masal üç Y ile savaşacaklarıydı. Yoksulluğu tarihe gömecekler, yolsuzluğun kökünü kazıyacaklar, yasakları yok edeceklerdi. 19 yıl sonra bunun masal olmadığını söyleyebilecek tek bir kişi kalmadı yeryüzünde. Kadına şiddeti yok etme amaçlı Avrupa sözleşmesinin yazımına öncülük ettik. İstanbul’umuzun adını 22 Aralık 2021 Çarşamba Masal, ayet, nas, bilim… verdik. İlk biz imzaladık gururla. İlk biz onayladık. Meğer o da masalmış. Bir varmış, bir yokmuş. “128 milyar dolar nerede?” diye sordukça dört ayrı masal işittik. Yok efendim pandemi şartlarında kullanmışlarmış, yok piyasadaki dalgalanmalara müdahale amaçlı harcanmışmış, kasada duruyormuş, vatandaşın cebindeymiş… Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken… AKP’li Cumhurbaşkanı hiç üzerine alınmadı. “Ben yoktum, Cumhurbaşkanıydım” diye sıyrıldı işin içinden. “Batı bizi kıskanıyor” masalını hatırlarsınız: "Amerika'nın, İngiltere'nin halini görüyorsunuz değil mi? Benzin yok benzin. Almanya'da kuyruklar, Fransa'da kuyruklar, yiyeceklerini bulamıyorlar, Türkiye'de böyle bir sorun yok”... O yalan bu yalan, fili yuttu bir yılan… Unutulmaz bir masal da AKP’li cumhurbaşkanının ağzından canlı yayında duyduğumuz: “…üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma büyük Türk milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine andiçerim” masalıydı. Çok masal dinledik 19 yıl boyunca, çok. “Bizden önce evlerde buzdolabı yoktu” masalı. Dış güçler masalı. Faiz lobisi masalı. Ekonomik kurtuluş savaşı masalı. Ülkemizde masal dinlemeye hazır kalabalıklar hep var oldu. Ama yavaş yavaş uyanıyorlar galiba daldırıldıkları derin uykulardan. Masallara şüpheyle bakmaya başladılar sanki. İnanmıyorlar mı ne? Olsun. Masala inanmıyorlarsa. Ayete de mi inanmayacaklar? Vaktiyle bir bakan her Cuma farklı bir konuda Google’da ayet buluyor ve onu “sallıyordu” Twitter’da. “Bu sabah 5’te çaktım bir tane” diye anlatıyordu telefondaki gazeteci arkadaşına. Yüzlerce takipçisi de bakanı din âlimi yerine koyup retweet ediyordu. Dini kullanmak her zaman işe yaramıştır bu memlekette. Şimdi de bir avuç mutlu azınlık dışında 84 milyonu bir çırpıda yoksulluğun diplerine sürükleyen eko- nomi politikalarının sorumluluğunu üstlenmek yerine, insanları açlık ve yoklukla sınamayı “müjdeleyen” Bakara 155’e sığınıyor, ekonomi bilimi tam tersini söylediği halde faizin düşürülmesini Bakara 275’le izah ediyorlar. Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı, “Nas ne diyorsa o olur” anlamında sözler söyleyerek Kur’ana yüklüyor suçu. "Neymiş efendim? Faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa, onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu!" Ne zamandır devlet nasla idare ediliyor? Ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun çok yerinde girişimi üzerine, TÜSİAD bir açıklama yayınlayarak “genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına hızla dönülmesinin gereğini” hatırlatınca, “Sizin cinsinizi de cibilliyetinizi de iyi biliyorum” diye iş dünyasına hakaret ediyor AKP’li cumhurbaşkanı İlim Yayma Vakfı’nın kürsüsünden. Hangi ilmi yayacaklar bilinmez ama iktisat ilminden anlamadıkları ortada. Oysa hayatta en hakiki mürşit ilimdir. Biz öyle öğrendik. Bakara’da numarası yok diye ilmi ret mi edeceğiz? Derken cince bir uygulama müjdelediler. “Dövize hücum etmenize gerek yok. Sizin TL’niz de döviz sayılır artık” dediler. “Örtülü faiz artırımı” diyor ekonomistler. Adını söylemeksizin faiz artırımı işte. Nası aldatma girişimi… Yani “Faiz artırmıyoruz, tövbe. Ama senin beklediğin döviz getirisinin eşdeğerini hesabına yatırıyoruz.” Yerli ve milli bir model. Devlet nereden bulacak bu parayı? Ya yeni vergiler salacak, ya para basacak. Olan da yine dar gelirliye olacak. Parası olanın banka hesaplarına garanti olsun diye daha fazla vergi verecek. Yani garibanın parasıyla dövizi olan fonlanacak. Nas’ıl ama? (1) Bir varmış, bir yokmuş (2) Faiz sebep, enflasyon sonuç Bunun adı mandacılıktır Garibanın parasıyla doları olanı finanse ediyorsun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TL’nin değer kaybına yönelik yaptığı değerlendirmede, “Edirne’yi ve Kars’ı korumak neyse, Türk Lirası’nın itibarını korumak da aynı şeydir” dedi. Partisinin Meclis grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Bir ülkenin vatandaşı kendi milli parasını değil de yabancı parayı güvence olarak görüyor, ona yatırım yapıyorsa o ülkenin yönetiminde sorun var demektir. Bankadaki tasarruf mevduatının yüzde 66’sı döviz- dir. Tasarruf sahiplerinin yüzde 66’sı ‘Ben TL’ye güvenmiyorum’ diyor. ‘Devlet yöneticilerine de güvenmiyorum, başka ülkenin parasına güveniyorum’ diyor. Edirne’yi ve Kars’ı korumak neyse, Türk Lirası’nın itibarını korumak da aynı şeydir. garibanlardan bazıları bu gelişmeleri kutluyor, seviniyorlar. Bu Türkiye’nin bir trajedisidir. Biz fakirden alınıp zengine verilmesini doğru bulmuyoruz. SANDIĞI GETİRİN Sandığı getirin, milletin hakemliğine başvurun. Bu milletin daha fazla ezilmesine tahammül edemiyoruz. NASS BUNUN NERESİNDE? İktidara geldiğimizde yapaGaribanın sırtından faizi cağımız ilk iş, sorunu yateşvik ettiler. Hem de dolar şayanla, sorunu çözeni yüz garantili olarak... Nass bu- yüze getirmektir. 13. Cumnun neresinde? Garibanın hurbaşkanımız da hakem parası ile bankada doları olacak. Biz buna Ekonomik olanı finanse ediyorsun. O ve Sosyal Konsey diyoruz.” Sanık kürsüsünde savunma yapmak yerine ülkenin dertlerini konuştu HDP’nin önceki dönem eş genel başkanları ve MYK üyelerinin yargılandığı Kobani Davası’nın 8’inci duruşması Sincan Cezaevi Kampüsü’nde devam ediyor. Artı Gerçek’in haberine göre davanın dünkü duruşmasında dövizdeki yükseliş ve Türk Lirası’ndaki değer kaybı tartışma konusu oldu. Önceki dönem HDP MYK üyesi Bülent Parmaksız’ın, “Savunma yapmayacağım ama davayı ilgilendiren bazı şeyler söyleyeceğim” sözleri üzerine mahkeme heyeti, “Esasa dair savunma yapın, buraya gelip siyaset yapmıyoruz” sözleriyle müdahale etti. Parmaksız, “Bizi siyasetten yargılıyorsunuz tabii ki siyaset konuşacağız” sözleriyle yanıt verdi. ‘CARİ FAZLA VERDİNİZ AMA DOLAR DÜŞMEDİ’ Parmaksız, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Faiz sebep enflasyon neticedir” sözlerini hatırlatarak, “Sonuç şu; faiz düşürüldü ama enflasyon sürekli yükseldi. Faizin sebep, enflasyonun netice olduğu tezinin doğru olmadığını gösteren veriler bunlar. TL’nin değeri yabancı paralar karşısında düşüyor. Amaç faizi düşürmekti fakat kur yükseldi” dedi. Dolara yapılan müdahalenin geçici olacağını vurgulayan Parmaksız, “5 puan düşürüldü ve dolar 18 TL’ye çıkarıldı. Biz tutuklandığımızda 6 küsurdu, 18 TL’ye çıktı. Dün müdahale yaptılar. Üstü kapalı bir şekilde faizi artırdılar” açıklamasını yaptı. [ PENCERE ] GAZETE İmtiyaz Sahibi BİDEBUNUİZLE Basın Yayın ve Gazetecilik LTD. ŞTİ. Süleyman Soylu’dan yine ‘casusluk’ iddiası İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Emniyet Genel Müdürlüğü’nde düzenlenen ‹İl Emniyet Müdürleri Değerlendirme Toplantısı›na katıldı. Soylu, “Amerika’nın, Avrupa’nın vakıflarından beslenip Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine çalışan, sabahtan akşama kadar video çeken, herkese hakaret eden, iftira atan şaklabanlar var. Alenen casusluk, bu ülkenin topraklarına ve bu asil millete ihanet ediyorlar» dedi. Soylu şöyle devam etti: “Üzerine elbise alamayacak parası olmayan adam, yüzlerce insanı yanında çalıştırıyor. Kendi SGK’sını ödeyebilecek kabiliyeti olmayan kişi, yüzlerce insanı yanında çalıştırıyor. Alenen casusluk; bu ülkenin topraklarına ve bu asil millete ihanet ediyorlar. Dünyanın en büyük ülkesi denilen büyükelçiliklerden aldıkları talimatla, ülkemizin içerisini karıştırmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Darbelerle, ekonomik saldırılarla, Türkiye’de kurgulanan oyunların içerisinde bunlar vardır. Çok zorlandıklarında iş dünyası derneklerinden destek almaları çok zor değil.” Genel Yayın Yönetmeni Yavuz OĞHAN Genel Koordinatör İzzet Doğan Editörler Dilara Kan-Caner Polat HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı yeni ekonomik önlemlere ilişkin, “Aslında faizi dolaylı olarak artırmış oldular. Bu, Türk Lirası’nı ve ekonomiyi bütünüyle dolara veya dövize bağlamaktır. Bunun adı, tam da mandacılıktır” dedi. Sancar, partisinin Meclis grup toplantısında özetle şunları söyledi: “Bundan önce ihale ettikleri, yandaşlara verdikleri büyük projeleri Hazine’nin garantisi altına almışlarsa şimdi de bu mevduattaki dövize bağlı artışları karşılamak için Hazine’nin kaynaklarını kullanacaklar. Bunun da bir sınırı var. Faiz ve döviz arasındaki farkı karşılamak için Hazine’nin mevcut kaynakları yetmiyorsa para basacaklar. Para basmak, enflasyon demek. Hazine’yi kurutmak, bu ülkeyi soymak demektir. Bu, halkı soymak demektir. Dün açıklanan tedbirlere baktığımızda pekâlâ da bir ‘u dönüşü’ yaptıklarını görebiliyorsunuz. Nass, faizi haram kılmış güya. Nass faizi yasaklıyorsa, haram kılıyorsa ekonominin bütün alanlarında, en başta devletin alacaklarında faizi sıfırlamanız gerekiyor; ama öyle yapmıyorlar. Burada da halkın dini inançlarını istismara yönelik bir yalan manevrası olduğunu açıkça görüyoruz. Türkiye’de inançlara bu şekilde bir saldırıyı HDP olarak her yerde ifşa edeceğiz.” Babacan’dan ‘dövize endeksli mevduat’ değerlendirmesi: Örtülü faiz artırımıdır DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, önceki gün açıklanan ‘’Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat’’ düzenlemesini eleştirerek, ‘’Millî ve yerli bankacılık sisteminin tamamıyla dövize endeksli mevduatla çalışması hangi millîlik, yerlilik anlayışına sığıyor?” diye sordu. Babacan, “Kendi parasını değersiz gören, yabancı para ile güven vermeye çalışan bir yönetim beceremez’’ dedi ve dövize endeksli mevduat düzenlemesine ilişkin kararları ‘’örtülü bir faiz artırımı’’ olarak niteledi. Babacan, Ankara’da Polatlı Ticaret Odası’nın düzenlediği Ekonomik İstişare Toplantısı’ndaki konuşmasında, şunları söyledi: “Birkaç tespit yapmamız ge- rekiyor. Birincisi, şu anda dolar kurunun düşmüş hali dahi, eylül ayının başındaki kur seviyesine göre çok daha yüksek. Ölümü gösterip sıtmaya razı etme gibi bir durumla karşı karşıya kaldık. İkincisi, Cumhurbaşkanının açıklamalarıyla eş zamanlı olarak, kamu bankalarının yoğun bir şekilde döviz sattığı konuşuluyor. ‘Cumhurbaşkanı bir konuştu, döviz düştü’ dedirtmek için kamu bankaları bu dönemde cayır cayır döviz satıyorsa, bunu birilerinin çıkıp açıklaması lazım. Üçüncü konu, açıklanan yeni kararlar, döviz kurunu kısa vadede bir nebze olumlu etkilese de ileriye doğru Hazine’nin ve Merkez Bankası’nın yükümlülüklerini olağanüstü artıracak.” Sınırsız bir faiz oranı Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat uygulamasını eleştirerek, bu sistemin enflasyonu artırıcı bir etki yapacağını savundu ve “Yeni faiz oranı döviz kuruna endeksli, sınırsız bir faiz oranıdır” dedi. Twitter hesabından paylaşımlar yapan Erbakan, “Cumhurbaşkanı dün akşam yaptığı açıklama ile aslında faiz artırımına gidildiğini ilan etmiş oldu. Açıklanan sistem, Türk Lirası cinsinden mevduatlar için örtülü bir faiz artışıdır” ifadelerini kullandı. Planlama Koordinatörü Nilay CAN www.gazetepencere.com lllll [email protected] lllll 02123274775 lllll Beşiktaş/İSTANBUL Görsel Yönetmen Aykan KARA Teknik Sorumlu: Erkutay OĞHAN Reklam rezervasyon: 0552 886 67 57 www.gazetepencere.com 3 GÜNDEM Serengeti düzlüklerinde bu hafta: Şiddet döngüsünün faili olarak gazeteciler ÇILER DURSUN İletişim Bilimci Gazeteci Muharrem Sarıkaya’nın İHA kameramanı Ahmet Demir’e attığı tokat, eğer sadece emekçi bir gazeteciye “seçkinci” bir gazetecinin şiddet uygulamasındaki ahlaki düşüklük olarak görecek ve buradan Sarıkaya’nın kişiliği ile ilgili bir eleştiri çerçevesiyle yetineceksek, Türkiye’deki gazeteciliğin son yirmi yıllık acınası tarihselliğini bir kez de bu olay içerisinden okuma fırsatını kaçırmış oluruz. Kaçırmayalım ve bu fırsatı değerlendirelim. Önce makro tarihselliğe bakalım. Dünyanın her yerinde anaakım/ popüler medyanın ezelden beri sermaye sınıfının örtük müttefiki olarak toplumsal gerçeklik alanının inşasını üstlendiği, bilinen bir şeydir. Bu ittifak zemininde gazetecilik, neredeyse iki yüz yıla yakın bir süre toplumsal sorumluluk anlayışına dayalı olarak yapıldı. Toplumsal sorumluluk anlayışına sahip çıktıkça, gazeteciler, verili burjuva temsili siyasal alanındaki bütün aktörlerin çıkarını ve onların sınıf eşitsizliğini sürdüren rollerini güçlendirici bir habercilik yapmayı da üstlenegeldiler. Burjuva demokratik değer alanının gönüllü savunuculuğu, gazetecileri dünyanın her ülkesinde siyasal seçkinlerin bir parçası kıldı. Onlar, birbirlerine kolaylıkla erişebilen, birbirlerinin görüşlerini dinleyen, gündelik haberleri ve köşe yazılarıyla aslında birbirlerine konuşan, aynı mekanlarda zaman paylaşan, sınıf çelişkisi karşısında kayıtsız bir dünyanın güç 22 Aralık 2021 Çarşamba sahibi aktörleridirler. Güç, profesyonel siyasetçiler için topluma yön verecek siyasal kararları alabilmeyle, gazeteciler için ise gerçekliği inşa etmeyle ilgilidir. Kendi aralarında mübadele ettikleri güç döngüsü, zaten 19.yy’ın sonundan itibaren emekçi sınıfa kapalı bir döngüdür. Bu döngü, özellikle neo liberalizmin ve dizginsiz kapitalizmin küresel olarak topluma nüfuz ettiği 1980’ler ile birlikte, gazetecilik mesleğinde de adeta bir kast sisteminin ortaya çıkması ile başka bir boyut almıştır. Köşe yazarları ve haber yöneticileri (temsilciler, editörler, genel yayın yönetmenleri vb.) ile saha muhabirleri ve haberin teknik personeli arasında ücret, yaşam koşulları, medya kuruluşundaki “yeri ve önemi” gibi birçok bakımdan kesin bir ayrım belirmiştir. Köşe yazarları ve haber yöneticilerinin, burjuva siyasal alanındaki bütün aktörlerle yakın ve güçlü biçimde bağlantılı olmaları, onları medya kuruluşları için vazgeçilmesi zor gazeteciler haline getirirken; sahadaki muhabir gazeteciler ve teknik haber personeli, medyada kolayca gözden çıkarılabilen ve yeri çabucak doldurulabilecekmiş gibi düşünülen “personel” olarak muamele görmüşlerdir. Gazetecilik alanındaki bu kast sistemini hatırlatmak, Sarıkaya ile Demir arasında “seçkin” gazetecinin bir haber emekçisine attığı tokatta cisimleşen karşılıklı durumlarının asıl mesleki dinamiğini görmemiz açısından önemlidir. O tokat, ne kendini kontrol edememekle sınırlı bireysel bir gaflet anını gösterir, ne de arızi veya münferit bir hadisedir. Tokat, belki Sarıkaya’dandır; ancak benzeri gazeteci seçkinlerinin -bence- tamamı, farklı biçimler alabilen bir şiddete, kurumsal yapıları altında çalışan saha muhabirlerini ve haberin teknik emekçilerini uzun yıllardır maruz bırakmaktadırlar. İlaveten, bütün bir toplumu da “gerçekliği yansıtma” iddiası ile, yaklaşık iki yüz yıldır burjuva siyasal seçkinlerinin hakikat rejimine maruz bırakmaktadırlar. Bu hakikat rejiminin temel özellikleri bellidir: yönetici sınıfın çıkarının toplumun genel çıkarı gibi sunulması adına her türlü söylem operasyonunu üstlenmiş; bunu, yine toplumdaki koltuk makam sahibi haber kaynaklarının açıklamaları merkezinde yaparken, emekçileri olabildiğince temsil alanından dışlamış bir oyun alanı kurmak… Burada Sarıkaya, 1980 sonrası ANAP-Özal döneminde başlayan medyaya yönelik neo liberal kuşatmanın devam ederek AKP iktidarı ile geldiği nihai noktada, plazalara nüfuz etmiş seçkinci gazeteciliğin hiç de şaşırtıcı olmayan figürü olarak öne çıkmaktadır. Bu figürlerin adı Birand, Özkök, Barlas, Muhtar, Kırca, Civaoğlu, Altaylı, Donat vb. olabilir, konu kim oldukları değildir. Konu, aklın almayacağı kadar büyük paralar kazanarak, siyasal seçkinlerle el ele yapılan bir “gazeteci- liğin”, nihayetinde bir güç sarhoşluğu ya da güç zehirlenmesi yaratmasıdır. Bugün bir haber emekçisinin yüzünde tokat görünümünde kaba ve dolaysız şiddetle beliren bu zehirli hal, önceki dönemlerde örneğin bir başka haber emekçisinin fazla kilolarına müdahale edebilecek pervasızlıkta, daha incelikli ve dolaylı bir biçimde yaşanıyordu. Bizlerin içini pek bilmediği medya kurumsal ortamlarında, daima düşük ücretlerle ve güvencesiz çalışma koşullarıyla Serengeti düzlüklerindeki vahşiliği aratmayan bir ayakta kalma ikliminde, basın emekçileri, bu figürlerin kibirli, dizginsiz, dolaysız veya dolaylı, kaba veya incelikli şiddetleri karşısında onurlarıyla ve geçimleriyle sınanıp durdular, sınanmaya devam etmektedirler. Emekçi gazetecinin karşılaştığı şiddete belki de en fazla katkı veren dinamik olarak ise, AKP iktidarının toplumsal ilişkiler alanına karşıtlıklar ve kutuplaşma siyaseti ile yirmi yıldır format atmasını da eklemek zorundayız. Meclisten sokaklara, sokaklardan hane içlerine ve esasen insanların iç dünyasına doğru devinip duran bir şiddet iklimi bu toplumda o kadar kanıksanır hale gelmiştir ve o kadar yapanların yanına kâr kalmayı sürdürmüştür ki, burnumuzun dibinde bir itiş kakış olduğunda çoğumuz tıpkı Fatma Şahin’in kayıtsızlığı ile öylece bakakalmaktayız. Bir zamanlar kadına yönelik şiddetin önlenmesi için politikalar üreten bir siyasal figürün içinde yer alabileceği en ironik manzara, bu olsa gerekir. Elbette ki kendisi de o şiddetten hazzetmemiştir; ancak Sarıkaya’ya yönelik herhangi bir çıkış yapmayarak, basın emekçisini o anda savunmayarak da çok sonra kamuoyu tepkisi karşısında sosyal medya hesabından orta halli bir iki kelam ederek de toplum vicdanını sağaltacak bir tutum sergileyememiştir. Demek ki, şiddetin önlenmesi için makro politikalar üretmek ile gündelik hayatın içinde yanı başında beliren şiddete karşı durmak arasında dağlar kadar fark varmış… Bilmem farkında mısınız, önceki gün içimizi acıtan o tokat sonrasında gökten üç biber düştü. Biri, seçkinci gazetecilerin payına, diğeri muktedir siyasi seçkinlerin payına ve üçüncüsü de bu toplumun payınadır: Gazeteciler dayanaksız iddialarla mahkemelerde yargılanıp, yıllarca tutsak edildiğinde onlara sahip çıkmadığımız için; medya patronları emekçi gazetecileri tazminatlarını bile vermeden kitlesel olarak işten atarken, oturduğumuz yerden seyrettiğimiz için; alternatif ve yeni dijital haber mecralarına, gazetecilik yapabilmek adına ihtiyaç duydukları kitlesel fonlama desteğinden kaçındığımız için ve daha sayabileceğimiz birçok başka şey için, üçüncü biber bizim payımıza düştü… Vicdanları sızlatan o tokat, biraz da bu toplumun güncel dokusunun ve tercihlerinin bir sonucudur. AYSEVER’E KARIKATÜR PAYLAŞIMI NEDENIYLE HAPIS CEZASI Özgür Gündem davasında yargılanan 22 gazeteci beraat etti Susurluk davası hükümlüsü Ziya Bandırmalıoğlu öldürüldü Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem gazetesine yapılan baskında “polise mukavemet” iddiasıyla gözaltına alınan 22 gazetecinin yargılandığı davanın duruşması İstanbul 5’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya gazeteciler katılmazken, avukatları hazır bulundu. Gazete Karınca’da yer alan habere göre, mahkeme, dosyada yer alan iddiaları ispatlayacak herhangi bir delillin olmadığını, ayrıca olayla ilgili kamera kayıtlarının bulunmaması, söz konusu gazetecilerin suç işlediğinin sabit olmadığını belirterek beraat kararı verdi. Mahkeme ayrıca gazetecilere 5 yıldır verilmeyen dijital materyallerinin de verilmesine hükmetti. Susurluk davasında hüküm giyen ve adı 90’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerde geçen eski özel harekat polisi Ziya Bandırmalıoğlu, bir mekandaki silahlı çatışmada öldürüldü. Çatışmada 3 kişi de yaralandı. Olay önceki akşam Kadıköy’deki ünlü bir restoranda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre iki grup arasında silahlı kavga çıktı. Kavgada Bandırmalıoğlu ile eski bir polis ha- yatını kaybetti. Olayla ilgili 3 kişinin gözaltına alındığı öğrenilirken polisin soruşturması devam ediyor. 1997 yılında Susurluk davası sanıkları arasında ve tutuklu olarak yargılanan Ziya Bandırmalıoğlu polislik mesleğinden ihraç edilmişti. Bandırmalıoğlu, 4 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Susurluk davasında verilen cezalar, 15 Ocak 2002’de Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmişti. Gazeteci Enver Aysever, sosyal medyadan paylaştığı karikatürle ilgili ‘halkı kin ve nefrete sevk etmek‘ suçundan dokuz ay hapis cezası aldı. Aysever’in Twitter hesabından 19 Mart 2020’de paylaştığı karikatürle ilgili hemen ertesi gün İstanbul Başsavcılığı soruşturma başlatıldığını duyurmuştu. Aysever, mahkemenin kararını yine Twitter hesabından paylaştı. Aysever kararı, “İfade özgürlüğü, hukuk, demokrasi adına içler acısı” olarak nitelendirdi. Aysel Tuğluk, sağlık raporu için yeniden hastaneye kaldırıldı Hakkında açılan davada verilen mahkumiyet kararı nedeniyle 2016 yılından beri tutuklu olan ve cezaevinde sağlık durumu kötüye giden eski HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Aysel Tuğluk, dün rapor için yeniden hastaneye kaldırıldı. Hafıza kaybı yaşayan Tuğluk için üniversite hastanesi, cezaevinde kalamayacağı raporu ver- mesine rağmen İstanbul Adli Tıp Kurumu “Cezaevinde kalabilir” raporu vermişti. Tuğluk’un hastaneye, cezaevinde aynı odada birlikte kaldığı iki kişi ile birlikte kaldırıldığı ve onlarla birlikte olduğu belirtildi. 68 kadın örgütü de Tuğluk’un tahliye edilmesi için çağrıda bulundu. Ortak açıklamada, “Aysel Tuğluk’un tedavisinin olması gereken ortamda sürdürülebilme- si için bir an önce özgürlüğüne kavuşması gerektiğini hatırlatıyoruz” denildi. Hukuka, bilime ve vicdana uygun davranılması çağrısında bulunulan açıklamada, “Annesinin cenazesine yapılan ırkçı saldırı ve gayriinsani tutuma tanıklık etmiş ve yaşadıkları, hafızasında hasarlar bırakmıştır. Tuğluk’un sağlığıyla ilgili gelişebilecek tüm olumsuz sonuçlardan idari ve adli makamlar sorumlu olacaktır” ifadeleri yer aldı. Soylu’dan, ‘ses ve görüntü kaydı yasağını’ durduran Danıştay’a itiraz İBRAHIM OKUR’A TAHLIYE KARARI Yargıtay Ceza Genel Kurulu, eski HSK 1. Da- ire Başkanı İbrahim Okur’a “FETÖ yöneticiliği” suçundan verilen 10 yıl hapis cezasını bozdu. İçeride geçirdiği süre göz önünde bulundurulan Okur’un tahliyesine karar verildi. İbrahim Okur, FETÖ’nün darbe girişiminin ardından 16 Temmuz 2016’da tutuklanarak cezaevine gönderildi. İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde yargılanan Okur, 10 yıl hapse mahkum edildi ve tutukluluk halinin devamına da karar verildi. Okur 9. Daire’nin bu kararını Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na taşıdı. Temyiz incelemesini tamamlayan Genel Kurul, oy çokluğu ile İbrahim Okur’a “FETÖ yöneticiliği” suçundan verilen 10 yıl hapis cezasını bozdu. Toplumsal olaylarda gazetecilerin video çekmesini engelleyen Emniyet Genel Müdürlüğü genelgesinin yürütmesini durduran Danıştay kararı için “Doğru bir hassasiyet” diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun başında bulunduğu bakanlığın itiraz dilekçesi verdiği ortaya çıktı. Emniyet Genel Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığı, Danıştay’a itiraz dilekçesi verdi. Danıştay İdari Daireleri Kurulu Başkanlığı’na gönderilmek üzere kaleme alınan ve Danıştay 10 Dairesi’ne iletilen dilekçede, kararın kaldırılması talep edildi. Dilekçede şunlar kaydedildi: “Genelge ile Anayasa ve haberleşme özgürlüğünü kısıtlayacak hiçbir husus düzenlenmemiştir. Amaçlanan sadece polisin görevini engelleyici şekilde hareket edilmesi halinde personelin yetki ve haklarının bulunduğu ifade edilmesidir. Genelgenin ‘basın hürriyeti’ni sınırlayıcı düzenlemeler içerdiği şeklinde gerekçeler gerçeğe uygun değildir.” ‘Selahattin Demirtaş kitabı satamazsınız’ diyerek kitap fuarını bastılar Safranbolu Leyla Dizdar Kültür Merkezi’nde 17 Aralık’ta başlayan ve açılışı Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse, Safranbolu Kaymakamı Mehmet Türköz tarafından yapılan kitap fuarı, dün bir grubun saldırısına uğradı. Fuarın yapıldığı merkeze öğle saatlerinde gelen ülkücü grup, bir stanttaki kitapları incelemeye başladı. Stantta yer alan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a ait kitapları gören saldırganlar, “Burada Selahattin Demirtaş’ın kitaplarını satamazsınız” diyerek stanttaki kitapları yazar ve tiyatro oyuncusu H.A.’nın yüzüne ve yerlere fırlatmaya başladı. Sözlü tartışma ile başlayan olayların şiddeti artınca araya diğer stantlarda görevli yazarlar girerek kavgayı ayırmaya çalıştı. Olay yerine gelen polis ekiplerinin, saldırganları Leyla Dizdar Kültür Merkezi’nden çıkartarak emniyete götürdüğü öğrenildi. Saldırganlar tarafından darp edilen H.A.’nın sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi. 6 kişinin gözaltına alındığı olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Siyasetçi döven isim bu kez üniversite bastı Ankara Üniversitesi DTCF’de ülkücüler, bazı öğrencilere saldırdı. Ülkü Ocakları üyesi Abdurrahman Gülseren öğrencilere, “Bu okulda barınamayacaksınız, gününüzü göreceksiniz” dedi. Polisler ve özel güvenlik, Gülseren ve diğer saldırganlara müdahale etmedi. Gülseren aynı zamanda Gelecek Partisi Selçuk Özdağ’a yönelik saldırının faillerinden biri olmasıyla tanınıyordu. Özdağ’a yönelik silahlı ve sopalı saldırının ardından tutuklanan Gülseren, daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Gülseren’in, 10 Ekim Ankara Katliamı için de “Daha iyisi olabilirdi” paylaşımda bulunmuştu. www.gazetepencere.com 4 GÜNDEM RAKAMLARI AYARLAMA ENSTİTÜSÜ KEREM KIRÇUVAL Memlekette ne konuşursan konuş, konuyu nereye getirirsen getir tartışma, görüşme ekonomi ile bitiyor. Bulunduğun ortamda televizyon varsa bir şekilde gözler ekranın köşesine kayıyor. Kıt kanaat geçinenler, geçinemeyenler, işsizler bile ekranın köşesinden yansıyan renklerden durumlarını gözden geçiriyor. Durumları iyi olanların ekranla filan ilgisi yok. Onların yatırım danışmanları var. Şaşı olmuş çoğu ama ne zaman ne yapılır hepsi çok iyi biliyor. Gereğini yapıyor. Banka müdürleri çok yoğun bunlarla görüşmekten. Reklamlara aldanmayın, bankaya derdini anlatmaya bir emekli gitsin de dersini alsın. Banka müdürleri, ahlak değil kâr marjına çok iyi bakıyorlar. Bilirler, onlar 22 Aralık 2021 Çarşamba işlerini bilirler. Bir tas su uzatmazlar, babaları yaşındaki emekliye, işe yeni girmiş asgari ücretliye. Bir süredir çevresiyle sadece iktisat konuştuğu için kendini ekonomi uzmanı sayan biz yoksullar ise şaşırmaya doyamıyoruz. Ama atalarımız bunu düşünmüş zamanında söylemişler. Demişler ki, “Allah fukarayı sevindirmek isterse önce eşeğini kaybettir sonra buldurur.” Atalarımız akıllı adamlar imiş. En az 4 yıl üniversite sıralarında dirsek çürütüp bunun ilmini okuyanlara inat kendini ekonomi uzmanı sananlar var. Öyle bir iki kişi de değil. Gruplar, kitleler halinde. Misal dün memleketin en müstesna illerinde, ahali varyant filan da dinlemedi, ellerinde reis-i cumhurun çerçeveli resimlerini parti bina- larından alıp halay çektiler. Malum yağışlı günler var, sarıp sarmaladıkları fotoğrafı öpmeye doyamadılar. Dolar halayına durdular. Atalarımızın da yüzü gülmüştür, “İyi ki zamanında o sözü etmişiz” diye. Yattıkları yer incitmesin. Dolar halayına duranlar 4 ay öncesini unuttuklarından mendil sallamadılar kura, geleceğe olan umutlarını da beyan ettiler. Anadolu ferasetini görmeyenler bakıp bakıp izlesinler. Fakat bu güzel adamlar kadar, seçkin isimlerinin önünde, Prof., Doç., Dr. gibi sıfatlar da yazılanlar var. Önlerine kattıkları komplocu gazetecilerle neler ortaya atmadılar? “OHAL ilan edilmeli” diyen de çıktı aralarından, dövize el konulmasını isteyen de. Üniversite görmemiş ekonomi uzmanlarını, o tuzaktan bu tuzağa çektiler. Perişan ahali halayla kendine geldi. Rakamları ayarlama enstitüsünün gözlere mühür çekmesi mi akıl tutulması mı pek belli olmayan bir sürece gidildi. Ekonomide “Kurtuluş Savaşı” başlatan ama kime karşı savaştığımızı henüz söylemeyen, bir bildiği var zamanı gelince söyler, Sayın Cumhurbaşkanı faiz konusunda kararlılığını bozmadı. Nassı ve dinin emirlerini vurguladı. “Faiz günah” dedi ve sonuna kadar mücadele edeceğini, bu mücadeleyi hepimiz için yaptığını açık açık söyledi. Esas niyetinin Türkiye’yi faiz, kur sarmalından kurtarmak olduğunu açıktan belli etti. Şimdi yeni kararları tartışılıyor. “Ucu açık faize geçildi” yorumu yapılıyor. “Erdoğan ters köşe yaptı” manşeti atılıyor. “Erdoğan’ın ekonomide zafer günü” diyenler de var. Valla ben de elin yalancısıyım. Ama işi bankayla, faizle, dövizle, kurla işi olmayan bir arkadaşım yolumu çevirdi. “Allah için” dedi, “Cumhurbaşkanı din-diyanet adına faizle ilgili haklıydı. Günah. Amma gördük ki dış güçler bizi günaha zorladı. Memleket için hayırlısı. Faizcilerin de parasını öderiz ne yapalım.” Memleketin hazinesinin yeni bakanının “Yahu ortada dış güç filan yok, bu bizim politikamız” sözlerini hatırlatacaktım, vazgeçtim. Ona demedim ama size diyeyim. Günahsa da gel hep beraber işleyelim. TCDD 2020 SAYIŞTAY DENETİM RAPORUNDA DİKKAT ÇEKEN DETAY Erdoğan tam bir seçim ekonomisi uygulayacak 10 yıldır kira ödemeyenler var Sayıştay’ın, Türkiye Cumhuriyet Devlet Demiryolları’na (TCDD) yönelik 2020 yılı Denetim Raporu ortaya çıktı. Sayıştay’ın raporunda, TCDD’ye yönelik birçok tespit yer alırken, mülkiyeti TCDD 1. Bölge Müdürlüğü’ne ait taşınmazlardan kiraya verilenlerin bir kısmının kiralarını ödemediği belirtildi. Gerçek Gündem’den Sami Menteş’in haberine göre, 110 aydır kirasını ödemeyen yerlerin de olduğunun belirtil- diği raporda, TCDD’nin buna rağmen kira bedellerini tahsil etmediği ve fesih hakkını kullanmadığı bilgisi yer aldı. Raporda, İstanbul Kadıköy’de bulunan bir otoparkın 110 aydır kirasını ödemediği ve toplam borcunun 441 bin 497 TL’ye ulaştığı, Kadıköy’de bulunan spor tesisinin de 110 aydır kirasını ödemediği ve borcunun 163 bin 520 TL olduğu kaydedildi. İstanbul’un çeşitli bölgelerinde bulunan 50 ATM için 36 aydır kira ödenmediği ve borcun 3 milyon 369 bin TL’ye ulaştığı, Maltepe’de bulunan bir iş merkezinin de 104 aydır kira ödemediği ve borcunun 20 milyon 534 bin lira olduğu belirtildi. 51 MİLYON 854 BİN LİRA ALACAK VAR TCDD’nin kiralardan alması gereken ancak almak için herhangi bir işlem yapmadığı miktar 51 milyon 854 bin liraya ulaştı. MetroPoll Araştırma’nın kurucusu Özer Sencar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki süreçte ‘seçim ekonomisi’ uygulayarak, partisinden ‘ekonomik nedenlerden’ dolayı kopan seçmeni geri döndürmeye çalışacağını belirtti. Medyascope’tan Ruşen Çakır’a konuşan Sencar, “AK Parti 2018’e göre bugün yaklaşık 11 puanlık asgari 10,5 puanlık seçmenini kaybetmiş durumda. Ve bu 11 puanlık kaybın 9 puanı hâlâ kararsızlarda duruyor. Yani AK Parti’yi, MHP’yi terk edenler, onlarda da 3 puanlık bir terk ediş var, bunlar bir başka yere gitmiyorlar. AK Parti’yi terk edenlerin, uzaklaşanların sadece 2 puanı diğer partilere dağılmış durumda. Bir kısmı DEVA’ya, bir kısmı Gelecek Partisi’ne, bir kısmı başka yere geçmiş” dedi ve şöyle devam etti: “EKONOMİYİ İYİ YÖNETEMEDİĞİ İÇİN AK PARTİYİ TERK ETTİLER...” “Erdoğan mümkün olan bütün boyutlarıyla tam bir seçim ekonomisi uygulayacak. Boyutlarını kimsenin hesap edebileceği bir şey değil. Seçim ekonomisi uygulayacak, insanların bir miktar geri gelmesini sağlayacak. Bu mümkün. Bu insanlar demokrasi, hukuk devleti adına, özgürlükler, adalet adına AK Parti’yi terk etmediler, ekonomiyi iyi yönetemediği için terk ettiler.” “YANDAŞA ÇEKİLEN PEŞKEŞİN RESMİ BELGESİ” CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, bu durumun yandaşa çekilen peşkeşin resmi belgesi olduğu kaydetti. Sümer, “Esnaf 2 ay kirasını ödeyemediği zaman kapısına icra memurunu diken Saray İktidarı, devletin malını, kendi yandaşına yıllarca kira almadan veriyorsa burada haram vardır” dedi. Elektrik kesilince 2 yaşındaki çocuk soğuktan öldü BLOOMBERG, ERDOĞAN’IN BİN 56 KONUŞMASINI ANALİZ ETTİ: 2021’de ‘yatırım’, ‘üretim’, ‘büyüme’ ifadelerinde rekor ABD’nin önde gelen finans sektöründeki yayın organı Bloomberg, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın web sitesinde bulunan ve en eskisi Ağustos 2014 tarihli olan bin 56 konuşmasını analiz etti. Haberde Erdoğan’ın faiz oranları ve jeopolitika ile ilgili yorumlarının sıklıkla döviz kurlarında hareketlenmeye sebep olduğuna dikkat çekildi. Analize göre, Erdoğan bu sene 19 Aralık tarihi itibariyle 217 ile rekor sayıda konuşma yaptı ve birçoğunda alışılmışın dışındaki ekonomik planlarını anlattı. Bu süreçte Türk Lirası ciddi değer kaybı yaşadı ve Merkez Bankası artan enflasyona rağmen faiz düşürdükçe TL rekor seviyelere indi. Haberde, Erdoğan’ın konuşmalarında yılın bu çeyreğinde muhalefet partilerine son 2 yılda verdiğinden daha fazla yer vermeye başladığına da dikkat çekti. Erdoğan’ın 2021’deki konuşmalarında “yatırım”, “üretim”, “istihdam” ve “büyüme” ifadelerini de rekor seviyede kullandı. Suriyeli Hemdan’ı vuran polise “kasten öldürme” suçundan 25 yıl hapis “Dur ihtarına uymadığı” iddiası ile polisin öldürme eyleminde bulunduğu bir davada ilk kez bir polis memuru kasten öldürme suçundan ceza aldı. Adana’da, ‘dur’ ihtarına uymadığı gerekçesiyle 17 yaşındaki Suriyeli sığınmacı Ali El Hemdan’ı kalbinden vurarak öldüren polis memuru Fatih Karaca’ya “kasten öldürme” suçundan verilen müebbet hapis cezası 25 yıla indirildi. Mahkeme başkanı ceza indirimine şerh düştü. 28 Nisan 2020’de 17 yaşındaki Ali el Hemdan’ı öldüren polis memuru Fatih Karaca hakkında açılan davanın 7’nci duruşması Adana 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Adnan El Hemdan’ın avukatı, kamera görüntüsü çok açık ve net olduğunu belirterek, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesini talep etti. Sanık avukatları ise olayda sıcak takip olduğunu iddia etti. Kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık polis memuru Fatih Karaca hakkında “kasten öldürme” suçundan müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme heyeti geçmişteki hali ve olaydan sonraki davranışları ve verilen cezanın geleceği üstündeki olumsuz etkileri nedeni ile indirim yaparak müebbet hapis cezası 25 yıla indirdi. Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde 2 yaşındaki Yunus Emre isimli bebek, evin elektriğinin olmaması sebebiyle soğuktan dolayı hayatını kaybetti. Yunus Emre’nin, oksijen makinesi ile hayata tutunduğu öğrenildi. Elektriklerin kesilmesi nedeniyle oksijen verilemeyen Yunus Emre, gece saatlerinde fenalaşması sonucu hastaneye kaldırıldı ve öldü. 2 yaşındaki çocuk Silvan’da toprağa verildi. Olaya ilişkin Sputnik’e konuşan baba Özcan Binen, “Uzun süre elektrik gelmedi. Birkaç gün karanlıkta kaldık. Yeni hat çekilecek diye elektrikleri kestiler. DEDAŞ’a gittim, neden elektrikler kesildi ve neden bırakılmıyor diye sordum. Baktılar, ‘bir borcu yok’ dediler, ‘Kablonuzu alın gelip hattı yenileyeceğiz’ dediler. Çocuk vefat ettikten sonra gelip yapacağız dediler” dedi. Yaşanan olaya ilişkin DEDAŞ da bir açıklama yayınladı: “Yunus Emre Binen’in vefat ettiği 12 Aralık 2021 itibarıyla meskende merkezden yapılmış herhangi bir kesinti söz konusu değildir.” KONU MECLİS’TE HDP Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy, olayla ilgili olarak Meclis’e soru önergesi verdi. Özsoy’un, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in cevaplaması talebiyle Meclis’e sunduğu soru önergesinde “Soğuktan ve yoksulluktan ölen Yunus Emre’nin durumundan haberdar mısınız? Yunus Emre’nin ölmesine sebep olan yetkililer ile ilgili bir soruşturma başlattınız mı?” denildi. www.gazetepencere.com 1.892 $ 12.45 € ↑ ↑ Faiz 14.04 %22.93 ↑ BIST 100 ↑ 22 Aralık 2021 Çarşamba Gram ↑ Cumhuriyet 4.680 783 ↑ 5 MESELE EKONOMİ Brent 74.13 ↑ ‘Türk doları’ hesabı Dövize endeksli Türk Lirası mevduatları ile ilgili yeni düzenlemelerin ayrıntılarını Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından açıklandı. Buna göre hesaplar 3, 6, 9 ve 12 ay vadelerle açılabilecek. Vade sonunda kur değişiminin faiz oranı üzerinde kalması halinde oluşabilecek fark müşteri hesabına TL olarak yansıtılacak. Vadeden önce hesaptan para çekilmesi durumunda ise hesap vadesiz hesaba dönüşecek ve faiz hakkı ortadan kalkacak. · Ürün, gerçek kişilerce TL vadeli hesaplar üzerinde işleyecek faiz ile hesap açılış ve vade tarihlerindeki kur değişim oranı kıyaslanacak, yüksek olan oran üzerinden hesap nemalandırılacak ve bu mevduat ürününe stopaj uygulanmayacak. · Kur farkı hesaplamaları için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) her gün saat 11:00’de dolar döviz alış kuru yayınlayacak. · Vade sonunda kur değişiminin faiz oranı üzerinde kalması halinde oluşabilecek fark müşteri hesabına TL olarak yansıtılacak. nüşecek, faiz hakkı ortadan MİNİMUM FAİZ TCMB POLİTİKA FAİZİ OLACAK kalkacak. · Hesaplar 3, 6, 9 ve 12 ay vadelerle açılabilecek olup, minimum faiz oranı TCMB Politika Faiz Oranı olarak uygulanacak. · Sisteme isteyen her banka katılabilecek. · Vadeden önce hesaptan para çekilmesi durumunda hesap vadesiz hesaba dö- · Hesabın açıldığı tarihteki TCMB kuru ile hesabın kapatıldığı tarihteki TCMB kurundan düşük olan üzerinden hesap bakiyesi güncellenecek. · “Türk doları” hesabını katılım bankacılığında uygulamak için de çalışma yürütülüyor. İş Bankası / Aran: 90 günlük fırsat penceresi Denizbank / Ateş: İstikrar herkesin yararına Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, dövize endeksli TL mevduatın Hazine Bakanı Nureddin Nebati, BDDK ve Merkez Bankası ile seri toplantılarda Bankalar Birliği olarak görüşüldüğünü söyledi. Son toplantı geçen pazar günü yapılmıştı. Dövize endeksli TL mevduatının Türkiye’ye özgü bir ürün olduğunu anlatan Ateş, “Düşüncem 3-6-12 aylar gibi vadelerde vatandaş parasını belli bir faizden, ister kamu ister özel hangi bankaya yatırırsa yatırsın vade sonunda arada bir fark olursa, ana para artı faizin üzerinde bir kur artışı olursa bu Hazine tarafından karşılanıyor. Böyle yapılacağı bize teyit edildi” dedi. Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, Habertürk’te katıldığı programda özetle şunları söyledi: · Çok karmaşık bir ürün değil. Bu serbest bir opsiyon sunmak, bir avantaj vermek. Kime? Tasarruf mevduatı sahiplerine. · İkinci kesim kurumlar. Kurumların zorunlu ithalat ihtiyaçları var. Bir forward kur vererek, bir ay, iki ay altı ay sonra ihtiyacın olacak dövizi bugünden alma. Bunu karşılayacak durum da var. 5 kez müdahale etti TCMB. · Bu kararlarla oynaklık stabilize olacak. Bize iletilen bir miktar sınırlaması yok. · BES’e getirilen yüzde 5 ilave var. Batı bununla gelişti ve uzun vadeli fon ihtiyaçlarını bu ürünü ciddi kullanarak karşıladı. · Kurun aşağı inmesi, umuyoruz ki fiyat seviyelerinin aşağı inmesi, köpük geri alındığı zaman enflasyonu da olumlu etkileyeceği için döviz talebini de asgaride tutacaktır. · Stopaj gibi önemli bir yükü de üzerinizden alıyor. Şu an o en önemli zirve aşıldı. Bundan sonrası güvendir. Bu tür şeyi çok fazla konvansiyonel ürün gibi niteleyemeyiz ama piyasanın içinde mi içinde. · Bütün dünyada enflasyonist bir baskı var ama biz kendi içimizde oynaklığı önlemek ve enflasyon ve faiz düzeyini, kur düzeyiyle birlikte üçlü bir ayak olarak dengeli bir şekilde götürmek için çok alışılmış olmayan ama piyasanın içinde bir uygulamayla stabilizasyon sağlandı. “BANKALAR PARAYI FAİZ DÜŞERKEN KAZANIR” · Kurumlara verilen forward garantileriyle onların talepleri de makul düzeye inecek. Kur seviyesi makule çekildiği gibi enflasyonu da makul düzeylere çeker. · Bir ürün geldi bu dünyada yok, çalışır çalışmaz diye hüküm vermek doğru değil. İstikrar herkesin yararına. Bankalar parayı faiz düşerken kazanır, yükselirken değil. İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran döviz korumalı TL mevduat ürünü ile Türkiye’nin yeni ekonomik modeli için 90 günlük bir fırsat penceresi açıldığını, bu fırsatın iyi kullanılması gerektiğini söyledi. Aran, pazartesi akşamından bu sabaha kadar 1,75 milyar dolarlık dövizin bozdurulduğunu belirtti. Aran, “Kararlar öncesine göre kredi faizlerinde çok daha uygun bir ortam var. Ben kredi faizlerinde hızlı bir düşüş beklerim” dedi. Aran, Bloomberg HT-Habertürk ortak yayınında yeni sistemle ilgili şu değerlendirmeleri yaptı: · Bu dönemi elbirliğiyle yönetmeye çalıştık. Dilimiz döndüğünce yeni ekonomik modeli anlamaya ve desteğimizi sunmaya çalıştık. Kısa vadede bu model için yapılacaklar üzerinde çaresiz kalıyoruz. Bu önemli bir açmazdı. Bildiğimiz tek enstrüman faiz olduğu için hep faizi konuştuk. · Dün (önceki) akşamki tedbirlerle birlikte Dövizdeki kazanımı TL’de kalarak sağlayacak bir enstrüman oldu. Biz Dolmabahçe’deki toplantıda dövize endeksli tahvil diye not almıştık. Yeni ekonomik modelin başarısı için ortam yaratıldı. Dün tarihi bir gün oldu, trendin kırıldığı bir gün oldu. HAZİNE’YE YÜK ÜÇ, ALTI AY SÜREBİLİR · Hazine’ye yük bir iki çeyrek sürebilir, sonrasında normalleşme olur. · Yatırım araçlarını çeşitlendirmek bizim görevimiz. Sürekli kamunun bir finansal ürün tasarlaması doğru değil. Sanırım faiz dışında bir imkan olduğunu göstermek için böyle bir enstrüman yaratıldı. Ama bankacılık için bizim görevimiz yaratıcı olarak yatırım araçlarını çeşitlendirmek. · Ürün çok yeni. Mutlaka içinde birtakım değiştirilmesi gereken yanlar olabilir. Bunu ileride konuşuruz diye düşünüyorum. Merkez şartlarını açıkladı Merkez Bankası, döviz hesaplarının TL vadeli hesaplara dönüşmesi halinde sağlanacak desteğin şartlarını açıkladı, desteğin bir kez uygulanacağı belirtildi. Bankacılık sistemindeki toplam mevduat/katılım fonu içinde Türk Lirası’nın payının artırılarak finansal istikrarın desteklenmesi amacıyla; 20 Aralık 2021 tarihinde ABD doları, Euro ve İngiliz Sterlini cinsinden döviz tevdiat hesabı veya döviz cinsinden katılım fonu bulunan yurt içinde yerleşik gerçek kişiler, söz konusu hesaplarını vadeli Türk Lirası mevduat/ katılma hesabına dönüştürmeleri halinde destekten yararlanabileceklerdir. Hesaplar 3, 6 ve 12 ay vadeli olarak açılabilecektir. Açılacak Türk Lirası vadeli hesaplara işleyecek faiz/kâr payı ile hesap açılışı ve vade sonundaki kur değişim oranı kıyaslanarak yüksek olan oran üzerinden mevduat ve katılım fonu sahibine ödeme yapılacaktır. Hesap açılışındaki kur ile vade sonu kurunun ne olduğuna bakılmaksızın anapara ve faiz/kâr payı tutarı müşteriye banka tarafından ödenecektir. Vade sonu kuru üzerinden hesaplanacak tutar, anapara ve faiz/kâr payı tutarından büyükse; aradaki fark TCMB tarafından karşılanacaktır. Vadeden önce hesaptan para çekilmesi durumunda destekten faydalanılamayacaktır. MERKEZ DÖVİZ, HAZİNE TL HESAPLARINI Prof.Dr. Hakan Kara: Döviz korumalı mevduata geçen hesaplarda kur farkının Merkez Bankası’ndan karşılanması kur arttıkça doğrudan para basmak anlamına geliyor. Yangın çıktığında otomatik benzin döken sistem kurmak gibi. Uğur Gürses: Merkez Bankası, döviz hesaplarından TL’ye geçişi özendirmek için bu mekanizmayı çalıştıracakmış, Hazine ise TL’de duran ama döviz kuru artışına endeksli hesapları. Açıklamaların kopuk olması karmaşa yaratmış. “1,75 MİLYAR DOLAR BOZULDU” · Dün (önceki) akşamdan sabah 10’a kadar 1,75 milyar dolarlık döviz bozuldu. İhtiyaç sahiplerinin almasıyla kur 13’te dengelendi. Sağlıklı bir durum. Yıl sonuna kadar bu dengede gider ve kura bakmayız diye umut ediyorum. · Son düşüş yabancı para sahiplerinin TCMB’den daha güçlü olduğunu gösterdi. Asıl önemli olan piyasanın ikna olması. Biz bize kaldığımızda bir sorun görmüyorum. Yabancılar bile olsa artık döviz üzerinde bir risk yok. · Fırsat penceresi açıldı ama iletişime dikkat etmemiz gerekiyor. Vatandaşın doğru bilgilendirilmesi gerekiyor. ASIL ÇÖZMEMİZ GEREKEN HASTALIK ENFLASYON · En büyük kırılganlığımız enflasyon ve enflasyon beklentileri. Getiri eğrisini mutlaka lehimize dönüştürmemiz gerekiyor. 90 günlük süre kabul edilirse vatandaş tarafından geliştireceğimiz araçların sayısı ve çeşitliliği de artacak. · Bankalar kur korumalı ürün dışında enflasyon korumalı ürünler de çıkarmalı. · Enflasyonu bir hastalık olarak nitelendiriyorum. Faiz yüksek ateş. Ama asıl çözmemiz gereken hastalık enflasyon. Enflasyonu çözmeden yatırımcıyı ikna etmemiz mümkün değil. Birinci önceliğimiz enflasyonun ve beklentilerinin düşmesi olmalı. · Sisteme güven duymak çok önemli. Yastık altının geri geleceğini düşünüyorum. Bunun da izlerini görüyorum. İş Bankası özelinde yılbaşından bu yana 7,2 milyar dolarlık efektif girişi oldu. Sağda solda çıkan haberler dolayısıyla efektif çıkışı görülmüştü son günlerde. Artık bu gibi haberler tartışma dışında kalır diye düşünüyorum. Dolar 13 liranın altını gördü Borsa iki kez devre kesti Güne yüzde 2’nin üzerinde yükselişle başlayan Borsa İstanbul, ardından eksiye döndü. İki kez devre kesici uygulanan Borsa İstanbul’da satışlar yüzde 8’in üzerine tırmandı. Devre kesici dönüşünden sonra da satış emirleri devam etti ve BİST 100’de kayıplar yüzde 8,5 seviyesinde. Geçen cuma günü 2.400 puanı aşarak rekor kıran BİST 100, sadece 2 işlem gününde 1.900 puanın altına kadar çekildi. Böylece iki günlük kayıp yüzde 20’yi aşmış oldu. BİST 100 günü 1.892 puan ve %7.99 puan kayıpla kapattı. Önceki akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomide yeni finansal araçların devreye alınacağını açıklamasının ardından yüzde 22’lik değer kaybı yaşayan ve 13,50 seviyelerine düşen dolar, dün sabah sabah güne yüzde 14 değer kaybıyla 11,34 liradan başladı. Daha sonra yükselişe geçen dolar saat 11.04 itibariyle 14 lira seviyesinin üzerine çıktı. Dolar saat 12.37 itibariyle yeniden düşüşe geçerek 12,57 seviyesine geriledi. Euro ise önceki akşam 20 liranın üzerine tırmanmasının ardından sert düşerek dün sabah güne 12,97’den başladı. Euroda değer kaybı yüzde 13’ü aştı. Euro saat 11.04 itibariyle yönünü yukarı çevirerek 15,75 liradan fiyatlandı, saat 12.37 itibariyle düşüşe geçerken 14,11 lira seviyesini gördü. Saat 18.00’de dolar/TL, 12,60-12,80; euro/TL ise 14,50-14,70 aralığında seyretti. Önceki gün 18,40’a kadar çıkan ancak akşam saatlerinde yaşanan sert geri çekilmede 12,61’e kadar gerileyen dolar/ TL, kapanışı 13,43’ten yaptı. Gün içerisinde 20,80 ile rekor kıran euro/TL de 14,24’e kadar geriledikten sonra 15,16’dan günü noktaladı. Böylece hem dolar ve hem euro için saat 19.00 sularında görülen gün içi zirveler baz aldığında 4-5 saat içerisindeki düşüş her iki kur için de yüzde 31,5 olarak gerçekleşti. www.gazetepencere.com 6 MESELE EKONOMI 22 Aralık 2021 Çarşamba ‘Türk dolar’ hesabına nass için Diyanet fetva verecek mi? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Neymiş efendim faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak nasslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu” diyerek piyasa şartları uygun olmadığı halde Merkez Bankasının faiz düşürmesini savunmuştu. Ancak döviz kurları önlemez şekilde yükselirken “kur korumalı TL vadeli mevduatı” uygulaması başlatmasının “nass”a uyup uymayacağı merak konusu. Diyanet, daha önce vadeli mevduatlar için bir soruya verdiği yanıtta, “Müslümanlar faizli mevduata bilerek ve isteyerek para yatırmamalıdırlar. Çünkü bu tür mevduat hesaplarına tahakkuk ettirilen fazlalıklar faiz olup dinen haramdır. Söz konusu faiz oranlarının enflasyonun altında ya da üstünde olbakıp da günümüzdeki faizi denk görmek ması, bu işlemi faiz olmaktan çıkarmaz.” makul gelmiyor çünkü birbiriyle örtüşyanıtı vermişti. müyor” dedi. Emekli müftü Gani Aşık, Kuran’ın o döİLAHİYATÇILARDAN NASS nemde bilinmeyen banka faizlerini değil, TEPKİSİ tefeciliği yasakladığını söylerken Mısır Erdoğan’ın faiz indiriminde ‘nas’ kav- Yüksek Din Şûrası’nın, 2002’de banka faizlerinin haram olmadığını fetvaya ramını kullanmasına tepki gösteren bağladığını hatırlattı. Aşık, Erdoğan’ın ilahiyatçılar Cumhuriyet’e yaptıkları nass çıkışına “Faizin yüzde 15’i haram da değerlendirmede ‘Riba ayrı faiz ayrı’ dediler. Emekli müftü Gani yüzde biri helal mi? Neden sıfırlamıyorAşık, “AKP önderlerinin tamamı sunuz? Kendileri Taliban’ın kontrolüne giren Afganistan’ın emiri mi, yoksa laik zenginleşirken halkın yoksuldevletin cumhurbaşkanı mı? Yalan ve laşmasının günahını İslam’a mı yüklemeye çalışıyorsunuz” türevleri Kuran’da 280 yerde anılır ve sorusunu yöneltirken ilahiyatçı yasaklanır. Halkı 20 yıla yakındır aldatan Prof. Dr. Mehmet Azimli ise Haz- AKP, bu ayetleri nas saymıyor mu?” dereti Muhammed döneminde ğerlendirmesiyle tepki gösterdi. Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nyasaklanan riba ile günümüzdeki faizin den Prof. Dr. Mehmet Azimli ise Hz. Muhammed dönemindeki riba, yani faiz ile birbirine denk olmadığını belirterek günümüzdeki reel faizin birbirine karşılık gelmediğini söyledi. “Hazreti Peygamber “O günkü ribaya dönemindeki faiz, tefeci faizidir. Tefecilik, riba ayrıdır” ifadelerini kullandı. PEKİ YA DİĞER NASSLAR? İlahiyatçı Cemil Kılıç, sosyal medya hesabından, ‘diğer nass’arı hatırlattı: “Cumhurbaşkanımız, faiz konusunda nass var, bir Müslüman olarak faize karşıyım, faizi indireceğiz demiş. Başka nasslar da var, hırsızın elinin kesilmesi, kadınların şahitliği ve miras hakkının yarım olması, dört eşliliğe izin verilmesi gibi... Bunlar ne zaman uygulanır acaba?” Antikapitalist Müslümanlar: “Devletin dini adalettir. Nassa göre devlet yönetilmez. Kur’an bir bilinç olarak hükümetler için sadece adaleti, liyakati, meşvereti öğütler. Medine Sözleşmesi’nde İslam, Kur’an, nass geçmez; adalet, barış, ortak iyi (maruf) geçer ve ‘herkes dininde serbesttir’ denilir.” Kurdaki düşüşü dolar yakıp halayla kutladılar ama 1 dolar yakabildiler Dolardaki düşüşün sabah saatlerinde 11 TL’yi bulması ile Malatya’da Şire Pazarı’nda davul zurna eşliğinde sevinç gösterileri yapıldı. Davul zurna eşliğinde halay çeken grup, sembolik olarak dolar da yaktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafını taşıyan grup, tekbir getirip sloganlar attı. Ama gruptakiler yakmak için sadece 1 dolarlar kullandı. Çünkü dolar hâlâ çok yüksek… Reuters: Erdoğan faiz teorisinin başarısız olduğunu üstü kapalı şekilde kabul etti Yaklaşan seçimler öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden seçilme şansının düşük olduğunu öne süren Reuters Haber Ajansı, Erdoğan’ın ‘faiz neden enflasyon sonuç’ teorisine karşı bankacılık sisteminin korumasız olduğunu üstü kapalı bir şekilde kabul etmiş olduğu yorumunda bulundu. Reuters’a göre döviz garantili mevduat hesabıyla ilgili olumlu olan tek şey, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mevcut durumun sürdürülebilir olmadığını açıkça kabul etmesi. Haberde, Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarından sonra TL’nin hızla dalgalanmasının finansal istikrar adına iyiye işaret olmadığı belirtilirken, en büyük tehlike olarak lira mevduatlarının garanti altına alınması sonucu Türk Lirası’nın enflasyon sarmalının içine çekilmesi durumunda vergi mükellefleri için sonsuz kayıplara yol açabileceği gösterildi. Bakan Nebati: Son bir yılda büyüme yok, sıçrama var Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat Sistemi ve ekonomik gelişmeleri TRT’de şöyle anlattı: · Hem bir model öne sürüyoruz hem de Sayın Cumhurbaşkanımız bir manifesto yayınladı ve o andan itibaren Türkiye’de birçok şey değişti. Bu değişim aslında bir normalleşme. Son birkaç aydır yaşanan kur atakları aslında normal olmayan bir şeyin tartışılmasıydı, şimdi normale döndük. Önümüzdeki yıl bunun semerelerini açıkça göreceğimiz bir yol olacak. bir dönüşüm ortaya koyduğu bir süreç. Bu dönemde birileri güçlü şekilde geliyor. Örneğin Çin, Türkiye. Bunun temel sebeplerinden biri coğrafya, ikincisi 19 yıldır yapılan altyapı yatırımlarının tamamlanması, üçüncüsü her türlü pazara yakın olması. Türkiye 2020’de doğrudan yatırımları 12.7 milyar dolara ulaşmış durumda. Sıcak para biz sevmiyoruz, istemiyoruz. Ne zaman geleceği belli fakat ne zaman gideceği belli değil. Giderken de yapacağı tahribatı birçok defa gördük. Tabii ki kırılganlıklarımız var, bunların üzerinde çalışıyoruz. Orta gelir SICAK PARA SEVMİYORUZ tuzağından çıkmak istiyoruz. Bu yüzyıl egemenlerinin tahtSon 1 yılda büyüme yok, larının sarsıldığı, sarsılmanın sıçrama var. Özellikle makro- Barış Soydan: Kur garantisi, büyük sakıncaları nedeniyle 2018’de rafa kaldırıldı ÖZAL, ‘DÖVIZE ÇEVRILEBILIR MEVDUAT’ IÇIN ‘İNŞALLAH SONRAKI IKTIDARLAR DERS ALIR’ DEMIŞTI Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı yeni mevduat sistemi ana gündem haline gelmişken, 1989 yılında dönemin başbakanı Turgut Özal’ın ‘Dövize Çevrilebilir Mevduat’ hakkında söyledikleri ortaya çıktı. Özal, ‘bilgisizliğin vesikası’ olarak tanımladığı sistem için “İnşallah sonraki iktidarlar ders alır” temennisinde bulunmuştu. Özal, sistemin, vatandaşın sırtına inanılmaz bir yük bindirdiğini ifade ediyor ve sistemi yürüten dönem hükümeti için de “Kendilerini akıllı, uyanık sananlar böyle bir yol buldular” diyor. Turgut Özal, Milliyet Gazetesi’nin 17 Eylül 1989 tarihli haberinde uygulamayı ve ağır bilançosunu şöyle anlatıyor: “İnşallah gençlerimiz bundan ders alır. Bir daha böyle hesapsız kitapsız hatalar yaparak, gelecek nesilleri zor taşınan yük altına sokmaz. 84-89 arasında bu ödemeleri yapmasaydık aile başına herkese 1 milyon TL para ödeyebilirdik. 9 bin ilave okul, 900 ekonomik göstergelerde her alanda bir sıçrama var. Salgın döneminde olduğu gibi bir yerde dramatik olarak bir düşüş yaşandığında Türkiye çok hızlı toparlanabilen ve uyum gerçekleştirilme kabiliyetini küresel ekonomiye kanıtlayabilmiş bir ülke konumunda. Bütün dünya küçülürken biz aldığımız tedbirlerle o dönemde “2020’de bir istisna gerçekleştireceğiz” dedik. Zaman geçtikçe tedbirler, irade, güç ve kararlık Türkiye’yi 2020’nin sonunda 1.8 büyümeyle taçlandırdı, Çin’den sonra dünyada büyümede 2. konuma geldik. Yıl sonu büyümesi çift haneye doğru gidiyor, hedeflerimizin de üstünde. orta boy fabrika, 500 hastane ve 4 bin km otoyol daha yapardık. 100 bin insan iş sahibi olabilirdi. İşte geçmişin hatalarının bir topluma ne kadara mal olduğunun basit bir bilançosu budur.1970li yıllarda o zaman kendilerini akıllı, uyanık sananlar böyle bir yol buldular. Tam 221 bankaya borçlandık ve Türkiye bunları ödeyemedi. DÇM’nin yükünü vatandaşın sırtına yıktılar, orta direğin sırtına yıktılar. Bu borcu siz ödediniz.” Halk TV’nin ekonomi yazarlarından Barış Soydan, “kur garantisi” sisteminin 2018’de de gündeme geldiğini ancak risklerinden dolayı rafa kaldırıldığını yazdı. Soydan, dünkü köşe yazısında “İktidar şapkadan tavşan çıkarayım derken Türkiye ekonomisine çok ağır yan etkileri olan zehirli bir ilacı içirdi” yorumunu yaptı. Soydan, “TL’ye kur garantisi sistem, 2018 yılındaki Rahip Brunson Krizi’nin sonrasında ekonomi yönetimi tarafından çalışılmış ama sakıncaları nedeniyle cesaret edilememişti” ifadesini kullandı, “Çünkü uygulama, tıpkı bugünkü gibi TL mevduat sahiplerine kurdaki gelişmelere göre sağlanacak ilave getirinin Hazine kaynaklarından aktarılması esasına dayanıyordu” dedi. www.gazetepencere.com 7 MESELE EKONOMI YEM’den DEM’e BAHATTİN YÜCEL Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizini geçiriyor. Sürekli değer kaybeden lira. Siyasal İslamcı ekonomik yorumlar. Akılcı ve laik hiçbir devlet yönetiminde rastlanması mümkün olmayan, nass ve ilahi hükümlerden kaynaklandığı ifade edilen, faizsiz yaşam savunuculuğu. Ellerindeki tasarrufları bu belirsizlik ortamında dövize çevirme çabasında, her kesimden yurttaşın gelecek kaygılı telaşları. Sayın Cumhurbaşkanının “faiz sebep, enflasyon sonuçtur” açıklamasıyla indirilen faiz oranları yüzünden, milli paramızın değerinin kısa sürede yarıya inmesi. Doğrusu; hızlı ve adı konmamış “devalüasyon”. Ardından bir akşam vakti “varlık transferi”ne yol açan kararlarla düşürülen kurlar. Sonunda örtülü faiz anlamına gelen DEM -dövize endeksli mevduat-uygulaması ile nass ve ilahi hükümlerden ani geriye dönüş. Geçmişte DÇM adıyla bilinen, dövize çevrilebilir mevduat hesaplarını anımsatan, “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat”ın hayatımıza girişi. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıklamasına göre, bankalardaki TL mevduata uygulanan faizler, döviz kurlarının altında kalırsa sahiplerine 3, 6, 9 ve 12 aylık vadelerde aradaki fark Hazine kaynaklarından karşılanarak, ödenecek. TCMB her gün 11:00’de referans kurları resmen açıklayacak. İktidarın öncelikli amacının bankalardaki 250 milyar dolar tutarındaki döviz tasarrufunun çekilmesini, cazip koşullar önererek engellemek olduğu ortada. Bu kurgu ile ilk aşamada Türk Lirası mevduatın dövize yönelmesinin önüne geçileceği varsayılıyor. İktidarın belki henüz açıklamadığı ama gündeminde bir başka beklentisi daha olabilir. Hazine garantili kur artışlarının, TL cinsinden hesaplara sağlayacağı güvencenin, dış piyasalardaki çok düşük -bazı ülkelerde “0”- faiz oranları yüzünden, ülkeye kısa vadeli sıcak para akımını başlatma olasılığı örneğin. Güncel faizlerin -% 14- oluşu ve Hazine güvencesi, yurtdışından başta kara para olmak üzere Türkiye’ye yönelik döviz ha- ‘Oda’lardan ‘fiyatları düşürün’ çağrısı İş dünyası temsilcilerinden İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve Ankara Ticaret Odası (ATO), TL’nin dolar karşısında kaybettiklerinin bir kısmını geri almasının ardından dolar artışlarını etiketlere yansıtan reel sektöre ‘fiyatları düşürün’ çağrısı yaptı. İTO Başkanı Şekib Avdagiç ve ATO Başkanı Gürsel Baran, yeni oluşan kur seviyesi dikkate alınarak fiyatların tekrar güncellenmesi gerektiğini belirtti. İTO Başkanı Avdagiç, “Mevduatta kur farkı modelini olumlu karşılıyoruz. Döviz kuru garantili TL mevduat, Bireysel Emeklilik Sistemi’ne ilişkin teşvikler, ihracatçı firmalara ileri vadeli kur uygulaması, DİBS ve temettü ödemelerindeki stopajın kaldırılması gibi adımlar, ülkemizdeki dolarizasyon sürecini durduracaktır” dedi. ATO Başkanı Gürsel Baran ATO üyelerine ve reel sektöre seslenerek “Mevcut koşulları kendi işlerimize adapte edelim, kurlardaki gerilemeyi dikkate alarak fiyatlarımızı revize edelim” dedi. DEİK Başkanı Nail Olpak da yazılı açıklama yaparak “Elbette önemli bir husus da, kur sebebiyle piyasada mal ve hizmet fiyatlarında oluşan ani ve yüksek seviyedeki artışların, mevcut şartlar çerçevesinde yine aynı hızla güncellenmesidir” diyerek fiyat düşürme çağrısına katıldı. Otomotivden kur indirimleri Gazete Pencere’nin de yazarı olan otomotiv yazarı Emre Özpeynirci, TL’nin dolar karşısındaki kayıplarının bir kısmını geri almasıyla otomobil fiyatlarında yapılan zamların da geri alınmaya başlandığını duyurdu: “İlk fiyat indirimleri Citroen, Opel ve Peugeot’dan geldi!! Citroen, Opel ve Peugeot bugün (dün) itibarıyla tüm modellerinde fiyatları ortalama %10-11 arasında indirdiğini açıkladı. Aralıkta 2 kez zam yapan markalar böylece sonuncuyu geri almış oldu… Suzuki’de fiyatlar %10-11, MG markasında ise %15-19 arasında iniyor. Hyundai’de yapılan %40’a yakın zammın da (kur+vergi) geri çekilmesi planlanıyor!! Aralık başındaki fiyatlar geçerli olursa i10’un tüm versiyonları yeniden %50’lik ÖTV dilimine girecek. (240/262 bin TL arası) i20’nin de baz versiyonu yeniden %50’lik ÖTV diliminde olacak. Umarım dün i10 alan yoktur. Çünkü fiyatları 1 günde yaklaşık 150 bin TL artıp, 150 bin TL indi... Bu arada, elde yüksek kurdan giren ciddi stok olsa böyle kolay indirimler yapılmaz. Bu aslında araç yokluğunu da net ortaya koyuyor ve çip krizi ciddi şekilde sürüyor.” Akaryakıtta indirim bekleniyor Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası (EPGİS) Başkanı Fesih Aktaş, dolarda yaşanan sert düşüşün akaryakıt fiyatlarını da etkileyeceğini belirterek, “Cumhurbaşkanımızın açıklamalarının ardından hesaplamalarımıza göre akaryakıt fiyatlarına kısa zamanda yansıyacak ciddi bir düşüş bekliyoruz” dedi. Aktaş, kurdaki düşüş nedeniyle bu hafta içinde benzin, motorin ve LPG ürünlerinin tamamına yansıyacak bir indirim beklendiğini söyledi. 22 Aralık 2021 Çarşamba reketlerini hızlandırması uzak bir ihtimal değil. Böylece kısa sürede YEM ve temel referansı saydıkları nasstan vazgeçilmesiyle, geçiş garantili otoyollar ve köprülere, bu kez kur artışını güvenceye alan örtülü faiz eklenerek, halkın sırtındaki yük katmerleniyor. Doğrusu bu gelişme AKP’nin devamı olduğunun ısrarla altını çizdiği Osmanlı’nın, 19. yüzyıldaki tutumunu andırıyor. Abdülaziz’in saltanat yıllarında (1861-1876) savaşlar ve azalan vergi gelirleri nedeniyle aşırı borçlanılması. Dış kaynakla gösterişli saraylar inşa edilerek, hanedanın göz kamaştıran yaşamının da etkisiyle, hazinenin boşalması ve sonunda borçların ödenemeyişi. Günümüze ne kadar benziyor. Bu konuda çarpıcı bir örnek 1875 yılında Sadrazam Mahmut Nedim Paşa döneminde yaşandı. Rusya yanlısıydı ve kamuoyundaki lakabı Nedimof‘tu. Tarihte tenzil-i faiz kararı adıyla bilinen yaklaşımı Osmanlı’ya ağır bedeller ödetti. “Hersek isyanını Rusya’nın yardımıyla çöze- bileceğini düşünüyordu. Bu sebeple önceliği 1875 bütçesindeki 5 milyon liralık açığı kapamaya ve malî buhranı çözmeye verdi. Yeni kaynak bulmak amacıyla Ignatiev’in -Rus Çarlığının İstanbul’daki Elçisi- etkisiyle bir plan hazırladı. Buna göre devletin düzenli borçlarının faiz ve anaparası için ödemesi gereken yıllık toplam 14 milyonun yarısı ödenecek, diğer yarısının 5 milyonu ile bütçe açığı kapatılacak ve 2 milyonuyla da ordunun giderleri finanse edilecekti. Beş yıl süreyle borç ve faizlerin yarısının nakit, yarısının da % 5 faizli bir senetle ödenmesi esası 6 Ekim 1875 tarihli bir hükümet kararıyla kabul edildi. Karar, tahvil fiyatlarında hızlı bir düşüşe sebep olduğu gibi içte ve dışta büyük tepkiler doğurarak Avrupa kamuoyunu Osmanlı aleyhine çevirdi”.-İslam Ansiklopedisi Mahmut Nedim Paşa maddesiAKP iktidarının kısa süre yaratılacak geçici ferahlamanın ardından, çalışanlara verilecek zamlar ve popülist yöntemlerle bir baskın seçime gitme olasılığı da unutulmamalı. Özellikle artan girdiler yüzünden zor durumdaki çiftçilerin, tarım destek ürünlerini alacak maddi güçleri kalmadığı için ülkede ekili alanlar ciddi ölçülerde azaldı. Önümüzdeki yaz aylarında sebze, meyve ve ağırlıklı olarak tahıl üretiminde darboğaza girilmesi pek ala mümkün. AKP’nin bu süreçte uygulamanın ilk üç ayındaki gelişmelere göre alacağı tavrı belirleyerek, artık farkına vardığı, iktidardan gidişini durdurmak amacıyla, son kez bir erken seçim denemesine girişmesi sürpriz sayılmamalı. Muhalefet, bu süreçte giderek ağırlaşacak ekonomik koşulları nasıl düzelteceğini, sloganlarla değil, somut ve anlaşılır bir program ile hiç gecikmeden, seçmen kitlesiyle paylaşmadıkça, AKP’den kaçan oyları kazanabileceği düşüncesinden uzaklaşmalıdır. Aksi halde CHP, “Geliyor, gelmekte olan sloganı” ile iktidara değil, tünelde yaklaşmakta olan lokomotifin, ışığına doğru yürüyor olabilir. MTV, ÖTV, emlak vergisi, harç, değerli kağıtta 2022 tarifesi Son dakika haberine göre, 2022 yılında geçerli olacak birçok verginin tarifesi Resmi Gazete’de yayımlandı. Milyonlarca vatandaşı ilgilendiren; harçlar, emlak vergisi, damga vergisi, değerli kağıt, engelli otomobili tavanı, motorlu taşıtlar vergisi, çevre temizlik vergisi, özel iletişim vergisi ve Vergi Usul Kanunu kapsamındaki cezaların zammı açıklandı. EMLAK VERGİSİ’NDE ARTIŞ YÜZDE 18.10 Emlak Vergisinde yeniden değerleme oranı olan yüzde 36.20’nin yarısının uygulanması yani yüzde 18.10 oranında artırılmasına karar verildi. Bina vergi değeri 6 milyon 173 bin liranın üzerinde olan meskenler de değerli konut vergisine tabi olacak ve oran binde 3 olacak. Söz konusu taşınmazlardan değeri 12 milyon 347 bin liraya kadar olanların (bu tutar dahil) 9 milyon 260 bin lirası için 9 bin 261 lira, fazlası için binde 6’lık oran belirlendi. Değeri 12 milyon 347 bin liradan fazla olanlarda sınır, bu tutar için 27 bin 783 lira, fazlası için ise binde 10 olarak hesaplandı. mesi 75 lira, sürücü belgesi harcı YENİ MANAT VE BAE DİRHEMİ 280 lira, motorlu araç tescil belgesi MERKEZ’DE 250 lira, evlilik cüzdanı ise 200 Resmi Gazete’de Türk parası kıyliraya yükseldi. metini koruma hakkında 32 sayılı karar ile Hazine ve Maliye BakanKDV’DE İADE KONUSU YAPILA- lığı’nın 2008-32/34 sayılı tebliğine MAYACAK SINIR YÜKSELDİ ilişkin I-M sayılı Türkiye CumhuKDV genel uygulama tebliğinde riyet Merkez Bankası genelgesinde değişiklik yapan tebliğe göre, indi- değişiklik yapılmasına dair genelge rimli orana tabi işlemler nedeniyle de yayımlandı. yüklenilen ve indirim yoluyla gideYayımlanan tabloya göre Azerbayrilemeyen KDV tutarının iade kocan Yeni Manatı ile Birleşik Arap nusu yapılamayacak kısmıyla ilgili Emirlikleri Dirhemi ‘Merkez Bankasınır 2022 yılı için 25,700 TL olarak sınca alım-satımı yapılan’ dövizler tespit edildi. Bu oran, 2020 yılı için arasına girdi. 17,300 TL, 2021 yılı için de 18,900 TL olarak belirlenmişti. ENGELLİ ARAÇLARINDA İSTİSNA YENİLENMİŞ TELEFONDA KDV YÜZDE 1 450 BİN 500 LİRAYA ÇIKTI Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ÖTV (II) sayılı liste uygulama genel Yenilenmiş cep telefonu teslimtebliğinde değişiklik yapan tebliğe lerinde KDV oranı yüzde 1 olarak göre, daha önce bu istisna kapsauygulanacak. mında ÖTV’den muaf tutulabilecek araç fiyatı sınırı 330,800 TL’den VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ 450,500 TL’ye çıkarıldı. Veraset ve intikal vergisi kanunu Düzenlemeye göre, yükseltilen genel tebliğinde değişiklik yapan söz konusu parasal sınır, malul ve tebliğe göre, tebliğle belirli engellilerin kullanımına mahsus veraset ve intikal vergi oranları eşyalar için de geçerli olacak. uygulanacak matrah tutarları; Özel İletişim Vergisi için yeniden 380,000 TL’den 500,000 TL’ye, değerleme oranı yüzde 36.20 olarak 900,000 TL’den 1.2 milyon TL’ye, tespit edildi. Buna göre mobil telePASAPORT, KİMLİK DEĞİŞTİRME, 1.9 milyon TL’den 2.5 milyon TL’ye, fon aboneliğinin ilk tesisinde söz EVLİLİK BELGESİ ÜCRETLERİ 3.6 milyon TL’den 4.9 milyon TL’ye konusu maktu vergi tutarı 2022 yılı Resmi Gazete’de vergi, Harç, de- ve 6.78 milyon TL’den 9.1 milyon için 117 lira oldu. ğerli kağıt gibi bürokrasiyi ilgilen- TL’ye çıkarıldı. diren konulara ilişkin Hazine ve Tebliğ kapsamında veraset ve MTV’YE YÜZDE 25 ZAM Maliye Bakanlığı tebliğlerini yayım- intikal vergisinde dikkate alınacak Resmi Gazete’de yayımlanan landı. maktu istisna tutarları da yeniden tebliğe göre, 2022 yılında geçerli Buna göre pasaport defteri 225 değerleme oranı olan %36.2 olacak motorlu taşıtlar vergisine de lira, kimlik değiştirme 37.50 lira, nispetinde artırılarak yeniden yüzde 25 oranında zam yapıldı. kayıp nedeniyle kimlik düzenlenbelirlendi. Doğalgaz aboneliğine ve açma kapamaya zam Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) Resmi Gazete’de yayımlanan kararına göre, doğalgaz sektörü bağlantı ve hizmet bedelleri yüzde 18 ila yüzde 54,6 zamlandı. Abone bağlantı bedeli yüzde 54,6 zamlanarak 749 TL’den 1.158 TL’ye, sayaç açma kapama bedeli yüzde 20 zamlanarak 36 TL’ye, servis kutusu söküm bedeli yüzde 21 artarak 315 TL’ye yükseldi. İlk 100 metre için bağlantı kontrol ve onay bedeli 651 liradan 790 liraya çıkarken; aynı hizmetin ilave her bir GERÇEK ENFLASYONUN İŞARETİ metre için olan bedeli de 4 liradan 4,9 liraya yükseldi. İç tesisat işlem bedellerinden her birinin fiyatı da yüzde 21.1 arttı. Zamlı fiyatlar, 2022’den itibaren geçerli olacak. TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı Oğuz Türkyılmaz, sozcu.com.tr’ye zamların yüzde 54,6’yı bulmasının ‘gerçek enflasyonun ne olduğunu gösterdiğine’ dikkat çekti. Türkyılmaz, BOTAŞ’ın doğal gaz satış fiyatlarını Ocak-Aralık 2021 döneminde, konutlar ve küçük işyerleri için yüzde 17,8, büyük sanayi için yüzde 197 ve elektrik santralları için de yüzde 239 artırdığını anımsattı. www.gazetepencere.com 8 PANDEMI BORAY ACAR Türkiye’de; neye hizmet ettiği toplumun kahir ekseriyetince bilinmeyen müstebit uygulamalara muhalefet etme “gafletine” düşen kendini bilmezlere(!) ayar vermek, devletin kutsiyetinin ve olmazsa olmazlığının altını çizerek tartışmayı sonlandırmak, vesayeti “gelenek” kılıfı ile topluma dayatmak stratejisinin veciz ifadesidir: “Ya Devlet Başa, Ya Kuzgun Leşe...” Bunu hatırlamama sebep olan ise son dönemde yaptıkları ilginç işlerle hayatımıza giren ve önceki yazılarımda da atıflarda bulunduğum “140 Journes ekibi”. “Ya Devlet Başa” isimli belgesel film ile yine “derinliği” olan bir konuya temas etmişler. Özellikle böyle bir konu ekseninde yarattıkları kompozisyon için konuşmacı olarak seçtikleri isimler de yerli yerinde. İsmail Saymaz, İrfan Aktan gibi gazeteci yazarların konuşmacı olarak katıldığı belgeselin başrollerinde ise Sedat Peker ve Bülent Arınç var. Objektif değerlendirmeleri ile hayatımızda olan gazeteci, yazar ve akademisyenlere “konuk oyuncu”, Arınç ve Peker’e ise “başrol” biçmemin elbette bir sebebi var. Arınç, devlet katında aldığı kritik görevler ve yaptığı sansasyonel açıklamalar ile yakın tarihin önemli politik figürlerinden birisi olmuş, dahası devletin 22 Aralık 2021 Çarşamba Ya Devlet Başa… paralellik atfedilen bir yapı tarafından neredeyse ele geçirildiği tarihi sürecin de bizzat içinde olan bir isim. Yakın tarihin renkli bir siması olarak özenle seçilmiş. Onunla başrolü paylaşan kişi ise uzunca zamandır hayatımızda olan ve çok yakın tarihlere kadar düzenlediği mitinglerde (her ne kadar şimdi pişman olduğunu ifade etse de) “barış akademisyenlerinin kanlarında banyo yapacağını” söyleyerek karşısındaki şuursuz kitleyi coşturan, bundan ötürü devletin gadrine uğramayan ve cesaret aldığı odaklar ile anlaşmazlığa düşmesinin akabinde de ifşaatları ve itirafları ile “halk kahramanı”(!) olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Sedat Peker... Hülasa; “Allah, insanı devletsiz bırakmasın.” diyen zihniyetin legal ve illegal yüzleri olarak oradalar. Yani salt Bülent Arınç’ın devleti temsilen orada olmadığını da söyleyebiliriz. Daha fazla uzatmak ve içerikten bahsetmek niyetinde değilim. Dönem tanıklıklarını ve itirafları da içeren filmi izlemenizi tavsiye ediyorum. Amacım; her durumda başta olan devletin, muktedirlerce kullanılma biçimine dair bir değerlendirme yapmak. Toplumsal gereksinimlerin sağlanması ve toplum yararı için tüm aygıtları ile hizmet etme mesuliyetini üstlenmiş bir kurumsallık ile karşılık bulması gerekiyorken, çoğu zaman birilerinin siyasi menfaatleri için bireyi kurban etmek ve toplumsal dinamizmi kısıtlamak için araçsallaşan bir devletin varlığından söz edebiliriz. Kısa süre önce avukatlık camiasının demokratik seçimler ile kendisinden kurtulduğu şahıs ile aynı soyadını taşıyan Turhan Feyizoğlu “Demokrasiden evvel devlet vardır, ben bu anayasayı, bu metni savunmuyorum, devletimi savunuyorum. Gerekirse bir süre için siyasi rekabeti tatil bile edebiliriz.” diyor. Bunu söylediği dönem, Cumhuriyet tarihinin utanç sayfalarından biri olan 12 Eylül Dönemi. Bu anlayış, döneme özgü olmayan ve etnik milliyetçiliğin ruh kökleri üstünde yükselen bir düşüncenin tezahürü niteliğinde. Şöyle ki; Türk milliyetçiliğinin teorisyenleri Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura’ya göre de “Devletin idame sultası, halkın hürriyetine tercih edilir.” Aradan geçen bir asırlık bir süreye rağmen aynı dereden su içen zihniyetin demokrasi algısında bir fark olmadığını görebiliyoruz. Tabii kutsallık atfedilen müessesenin birçok vasfı var. Hayatımıza girmiş (veya sokulmuş) ve her gün yenileriyle karşılaştığımız kavramlarla sembolize ediliyor. Aklı var örneğin. Bireyin havsalasının almayacağı, aklının yetmeyeceği, toplumsal mu- hayyilenin dahi yetersiz kalacağı, her konuda herkes adına düşünebilme yetisine sahip canlı bir organizma gibi tarifleniyor. Geleneği var. Varlığının devamı için “evlat katlini” dahi hoş gören, ayrıca bununla övünülen, hatta iltifat edilen bir gelenek. Sorun; tarihin derinliklerinde kalmış, tedricen de yok olmuş bu ceberut tutumun, dünyanın değişiminden azade konuşulabiliyor, savunulabiliyor ve tartışmasız benimsenebiliyor oluşu. Şefkat vaat eden yanından ziyade, cezalandırmaya motive yüzünün ön planda tutulduğunu ve tehdit unsuru olarak kullanıldığını görüyoruz. Ve netice olarak her şey, devletin bekası için… Bunu en fazla kullananlar da tüm sorunların çözümü olarak lanse ettikleri ve kısa sürede kadük hâle gelmiş “Tek Adam” rejimi ile devletin kurumlarını işlevsiz kılmış olan günümüzün siyasi iktidarı ve onun “küçük ortağı”. Siyasi beceriksizliklerin, hukuk ihlallerinin, kısaca mantıklı bir açıklaması olmayan her şeyin gerekçesi; “devletin bekası”. Elbette bu döneme özgü bir strateji de değil. Malum bugünler kanlı Maraş Katliamı’nın yıldönümü. Olaylara tanık olan muhafazakâr kesimin dürüst insanlarının dahi, konunun bahsi açıldığında başlarını önüne eğmek zorunda kaldıkları bir vakıadan söz ediyoruz. Veli Küçük’ün, Ergenekon iddianamelerine de giren not defterine karaladıklarını iki gün önce Ümit Kıvanç yazdı ve hatırlattı. Olaylar başlamadan önce “makbul zenginlerin” şehirden çıkmalarının ve peşi sıra vuku bulan kanlı hadiselerin, kendiliğinden olmayan, bizzat planlanan şeyler olduğunu görüyoruz. Devlet adına yapılan bu provokasyonun maksadı, yine devletin bekası(!)... Bu arada; son günlerde ilginç bir hadise yaşandı. İzmir’de yaşayan üniversite öğrencisi Elif Yerlikaya’nın sosyal medya hesabında paylaştığı bilet fotoğrafının üzerine yazdığı “Hoççağalın ben gidiyom” yazısı soruşturma konusu olmuş. Hiçbir seçim başarısı olmayan ve siyasi mevcudiyetini Ulu’l emre itaat ülküsü ile reisine olan sadakatine borçlu olan son başbakan Binali Bey’in bir okul ziyaretinde tahtaya yazdıklarını istihza ettiği gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu 301 ve 216’ıncı maddeleri olan “Türkiye Cumhuriyeti Devletini, kurum ve organlarını alenen aşağılama” ve “Halkı kin ve düşmanlığa sevk etme” iddiasıyla soruşturma açılmış. Kızcağızın ifadesine bakılırsa okuluna ve evine polis gönderilerek de taciz edilmiş. Bu davanın sebebini de varın siz tahmin edin. Ülkeler sınırları açma planlarını erteledi Vaka ve ölümde artış sürüyor Son günlerde vaka ve can kayıplarında artış var. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, son 24 saatte 19 bin 859 kişinin testi pozitif çıktı, 187 kişi vefat etti. Son 24 saatte 353 bin 152 Covid-19 testi yapıldı. Günlük vaka sayısı önceki gün 18 bin 762, vefat sayısı ise 176 olmuştu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca mesajında, “Can kayıplarımız, vaka sayılarımız azalmaya başladı. Salgınla müca- delemizde genel olarak bir üstünlük elde etmeye başladık. Salgının yol açtığı bazı dolaylı hasarlarsa sürüyor. Bunları telafi ederek önümüzü açmamız da kısmen, durumu aşı ve tedbirle kontrol altına almamıza bağlı” ifadelerini kullandı. İSTANBUL’DA 2 MİLYON 3. DOZ AŞINI OLDU İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul›da hatırlatma aşısı olarak da bilinen 3. doz aşının 2 milyon 301 bin 435 kişi tarafından yapıldığını açıkladı. Vali Yerlikaya’nın paylaşımı şöyle: “İstanbul’umuzda 21 Aralık itibarıyla 1. doz 10.294.738, 2. doz 9.119.074, 3. doz 2.301.435 aşı yapıldı. 3. doz oranımız % 20.54. 2. doz aşısı üzerinden 3 aydan uzun süre geçen hemşehrilerimiz hatırlatma dozu aşısı olabilirler. 3. doz aşıyı olmada geç kalmayalım.” AB, AŞI SERTIFIKALARINA 9 AYLIK GEÇERLILIK SÜRESI GETIRDI Avrupa Birliği içerisindeki seyahatlerde, Covid-19 ile mücadele kapsamında aşı sertifikalarına 9 aylık geçerlilik süresi getirildi. AB Komisyonu, aşı sertifikalarında son doz tarihinin 270 gün boyunca seyahate imkan vereceği, bu tarihin sona ermesinden itibaren takviye doz şartı aranacağını duyurdu. Yeni önlem, 1 Şubat 2022’den itibaren 27 AB ülkesi için bağlayıcı olacak. İNGILTERE’DE SAHTE AŞI SERTIFIKALARI INTERNETTE SATIŞTA BBC, İngiltere’de dolandırıcıların Facebook’ta yaptıkları paylaşımlarla, aşı olmayanları derin internette sahte aşı sertifikaları sattıklarını söyleyen sitelere yönlendirdiğini tespit etti. İngiltere’de bazı yerlere girebilmek ya da yurt dışından dönüşte karantinadan kaçınmak için aşı olduğunu belgelemek gerekiyor. Ancak Facebook’ta aşı olmayanlar için sahte sertifika satanların ilanlarına rastlanıyor. Facebook yetkilileri, “buldukları zaman” bu tür içerikleri kaldırdıklarını söylüyorlar. BBC, bazı Facebook paylaşımlarının aşılanmamış kişileri şifreli mesajlaşma uygulaması Telegram üzerinden Covid sertifikası satmayı vaat eden kanallara yönlendirmeye çalıştığını belirledi. Aşılılar ve iyileşenlere Omicron uyarısı Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) ardından Almanya’da salgın hastalıklarla mücadele konusunda yetkili Robert Koch Enstitüsü (RKI) de aşılıları yeni varyanta karşı uyardı. Risk değerlendirmesinde güncellemeye giden RKI, iki doz aşılılar ve iyileşenlere virüs bulaşma riskinin “yüksek” olduğunu açıkladı. Açıklamada, aşılanmamış olanların bulaş riski “çok yüksek”, hatırlatma aşısı yaptıranlarınki ise “orta” olarak değerlendirildi. Mevcut durumu “çok endişe verici” diye nitelendiren RKI, Omicron’un daha da yayılması durumunda ağır vaka ve ölü sayılarının daha da artacağı ve ülke çapında mevcut yoğun bakım kapasitelerinin zorlanacağı uyarısında bulundu. RKI, Omicron dalgasının başladığı uyarısı da yaptı. Entitüsü, hükümete derhal “azami temas kısıtlaması” getirilmesi tavsiyesinde bulundu. Dünya genelinde Omicron varyantının yayılmaya devam etmesiyle bazı ülkeler tecrit uygulamalarını tekrar başlattı, sınırları açma planlarını erteledi. Yeni Zelanda, Omicron varyantına bağlı olarak uluslararası sınırını yeniden açma planını şubat sonuna kadar erteledi. Yeni Zelanda daha önceki açıklamasında kendi vatandaşları ve Avustralya’daki yerleşikler için karantinasız seyahatlerin ocak ortasında yapılmasına izin verileceğini, yabancı turistler içinse bunun nisanda başlayabileceğini duyurmuştu. Omicron varyantına bağlı koronavirüs vakaları Avrupa, ABD ve Asya’da artmaya devam ediyor. Japonya’daki bir ABD askeri üssünde görülen vakaya bağlı olarak bölgede en az 180 vaka daha tespit edildi. açıkladı. KISMİ YA DA TAM KAPANMA YÜRÜRLÜKTE Güney Kore, Hollanda, Almanya ve İrlanda, Omicron varyantının yayılmasını durdurmak için yakın zamanda ABD’DE kısmi ya da tam tecrit OMICRON’DAN uygulamalarını veya İLK ÖLÜM diğer sosyal mesafe tedbirlerini tekrar Omicron varyantı yürürlüğe koydular. ABD’de çok hızlı bir İsrail, koronavirüsün şekilde baskın varyant Omicron varyantının haline geldi. ABD’de yetkililer, Texas’ta aşısı yayılmasını engellemek için kendi vatandaşlaolmayan bir kişinin yeni varyant nedeniyle rının özel izin olmadan hayatını kaybettiğini İsrail’den ABD’ye seyabelirterek Omicron hat etmelerini yasaklakaynaklı ilk ölümü dığını açıklamıştı. KLİMİK, ‘OMICRON TSUNAMİSİ’NE HAZIRLIK İÇİN GEREKENLERİ SIRALADI Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK), kısa sürede ve görülmemiş bir hızla yayılan Omicron varyantına karşı uyardı. Dernek tsunamiye benzettiği Omicron’un yayılımını azaltmak için acilen alınması gereken önlemleri duyurdu. Omicron’un baskın varyant olacağının öngörüldüğü belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Salgının kontrolünün kaybedilmemesi için etkili önlemlerin tam zamanında planlanarak uygulamaya sokulması, önümüzdeki birkaç ay için büyük önem taşımaktadır. Gelinen noktada enfeksiyon yayılımını kontrol altında tutacak, tüm ulusu kapsayan etkili önlemlerin bir an önce hazırlanması, bunların halka şeffaf bir şekilde anlatılması ve uygulanması zorunludur. Nitekim birçok Avrupa ülkesi bu yönde adımlar atmış, ciddi ve etkili önlemleri uygulamaya koymuştur.” “ÖNLEMLERDE GEVŞEME” Dernek, Türkiye’deki güncel duruma da değinerek önlemlerde gevşemelere ve aşıda hedeflenen sayıya henüz ulaşılamamış olmasına işaret etti: “Halen Delta varyantının hakim olduğu ülkemizde vaka sayılarının uzun bir süreden beri yatay seyretmesi, hatta yavaş da olsa bir düşüş eğiliminde olması toplumda bir rahatlamaya yol açmış ve buna bağlı olarak korunmaya yönelik alınan önlemlerde gevşemeleri de beraberinde getirmiştir. Ek olarak aşılamada da hedeflenen oranlara henüz ulaşılamamış, günlük yeni aşılama sayıları da oldukça azalmıştır.” Ek dozlar yapılsa bile salgının kontrol altında tutulabilmesinde aşılamanın tek başına yeterli olmayacağı vurgulanarak, kalabalıkların ve hareketliliğin azaltılması gibi önlemlere de acilen başvurulması gerektiği belirtildi. www.gazetepencere.com 9 DIŞ HABERLER 22 Aralık 2021 Çarşamba Rusya ile Batı gerginliği büyüyor ABD’ye, “Kimyasal maddeli provokasyon” suçlaması NATO’nun doğuya doğru genişleme çabası, eski Sovyet cumhuriyetleriyle kurulan ilişkiler, Ukrayna sınırında yaşanan gerginlik Rusya’yı Batı’ya karşı daha sert tutum almasıyla büyüyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Avrupa’da gerilimin tırmanmasından Washington’u sorumlu tuttu ve hasmane tutuma karşı uygun önlemleri alacaklarını söyledi. Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ise sert tepkinin yanı sıra Amerika’ya bir de suçlamada bulundu. Şoygu, Donetsk bölgesinde bulunan özel Amerikan askeri şirketlerinin Ukrayna›nın doğusunda kimyasal maddeli provokasyon hazırlığında olduklarını iddia etti. Sputnik’in haberine göre, Rusya Savunma Bakanlığı’nın genişletilmiş yönetim toplantısında konuşan Putin, ABD ve NATO’nun Rusya sınırlarına yakın bölgelerdeki askeri faaliyetlerine tepki gösterdi. Putin, ülkenin güvenliğini ve egemenliğini sağlamak için her türlü hakka sahip olduklarını vurguladı. DİPLOMASİ VE FÜZE DENEMESİ Rusya’nın Ukrayna sınırına yaptığı askeri yığınakla birlikte artan gerginliğin ardından Rus ve ABD’li diplomatların, Rusya’nın istediği güvenlik garantileri konusunda temaslara başladıkları ifade edildi. Putin askeri üst düzey yetkililerle toplantısındayken Rus ordusu da Japon Denizi’nde bir füze denemesi yaptı. RIA haber ajansının haberine göre, bir Rus denizaltından fırlatılan Kalibr füzesi, bin kilometre uzaklıktaki hedefine başarıyla ulaştı. Füze denemesinin Rusya deniz kuvvetlerinin bölgedeki tatbikatı çerçevesinde yapıldığı ifade edildi. dan ve NATO’nun planlı ve plansız büyük ölçekli tatbikatlarından endişe duyduklarını belirten Putin, “Eğer NATO altyapısı yaklaşmaya devam ederse, ABD ve NATO’nun füze kompleksleri Ukrayna’ya gelirse, Moskova’ya kadar uçuş süresi 7-10 dakikaya, hipersonik füze konuşlandırılırsa 5 dakikaya kadar düşecek. Bu, Rusya için en ciddi meydan okuma» ifadelerini kullandı. NATO’YA FÜZE UYARISI Avrupa’daki gerilimin sorumlusu olarak ABD’yi işaret eden ABD’nin küresel füze savunma unsurlarının Rusya sınırları Putin, sözlerini şöyle sürdürdü: “İlişkilerimiz iyiyken ABD, yakınına konuşlandırılmasın- Kuzey Kafkasya’da ayrılıkçı hareketi destekledi, NATO’yu genişletti, füze savunma sistemlerinin sınırlandırılmasına ilişkin anlaşmalardan çekildi. ABD, tüm bu eylemleri Soğuk Savaş’taki sözde zaferin coşkusu ve o dönemki durumun yanlış değerlendirilmesi nedeniyle gerçekleştirdi. Bugün ise bazı şeylere çözüm bulmak zorunda olduğumuz bir durumdayız.” ARTIK BIKTIK Batılı ülkelerin kendi güvenliklerini sağlamak da dahil çeşitli bahanelerle kendi top- raklarından binlerce kilometre ötede faaliyet yürüttüklerine dikkat çeken Putin, “Uluslararası hukuk ve BM Şartı onlar için engel çıkardığında, tüm bunları eskimiş, gereksiz addediyorlar, kendi çıkarlarına uygun olduğundaysa uluslararası hukuk normlarına ve BM Şartı’na atıf yapılıyor. Bu manipülasyonlardan bıktık» dedi. yasal maddeli provokasyon hazırlığında olduklarını savundu. Şoygu, “Tespit edilemeyen kimyasal bileşenlerin bulunduğu depolama tankları, provokasyon yapmak üzere Avdeyevka ve Krasnıy Liman şehirlerine ulaştırıldı” iddiasında bulundu. ABD’nin Rusya sınırlarının yakınında askeri varlığını artırdığına dikkat çeken Şoygu, “Dünyada askeri-politik TAVİZ VERECEK gerilim tırmanmaya devam YER KALMADI ediyor. Rusya’nın batı ve doğu sınırlarında tansiyon yükseliABD’nin silahlarını Ukrayna’ya konuşlandırması halinde yor. ABD, Rusya sınırlarının yaKiev’i Kırım’a saldırmaya itebi- kınındaki öncü askeri varlığını leceğini söyleyen Putin, “Ukray- artırıyor. Doğu Avrupa ülkelena’ya hipersonik silah konuşa- rinde, toplam sayısı yaklaşık 8 landıracaklar ve onun koruması bin asker olan Amerikan birlikaltında komşu ülkedeki aşırılık leri dönüşümlü olarak konuşlandırılıyor” dedi. Orgeneral yanlılarını silahlandırıp RusŞoygu sözlerini şöyle sürdürdü: ya’nın, Kırım gibi bazı Rus bölgelerinin üzerine sürecekler. NÜKLEER FÜZE Ancak artık taviz verecek yer kalmadığını anlamalılar” ifade- ATIŞLARI YAPILIYOR sini kullandı. “ABD ve NATO, Rusya yakınlarındaki askeri eğitim faaliyetleKİMYASAL rinin boyutunu ve yoğunluğunu PROVOKASYON kasıtlı olarak artırıyor. Bu tatbiHAZIRLIĞI katlarda giderek artan sıklıkla stratejik uçaklar kullanılıyor, Aynı toplantıda konuşan Rusya Savunma Bakanı Şoygu bizdeki tesislere yönelik göreceli nükleer füze atışları icra ediise Batı ülkeler Şoygu , Donetliyor. Uçaklarının Rusya sınırsk bölgesinde bulunan özel larının yakınındaki uçuşlarının Amerikan askeri şirketlerinin sayısı iki katından fazla arttı.” Ukrayna›nın doğusunda kim- Ukrayna tepki değil önlem istiyor Feridun Sinirlioğlu fena sinirlendi Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu, BM Güvenlik Konseyi’ni “Suriye halkı için hashtag iyi hoş ama başını sokacak bir ev daha iyi. Her ay bu konseye gelip, tweet atıp gidiyoruz” sözleriyle eleştirdi. Sinirlioğlu, BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmada, siyasi sürecin gecikmesinin Suriye halkının hem acılarını hem ihtiyaçlarını artırdığına dikkati çekti. BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye krizine çözüm bulma konusundaki başarısızlığına dikkat çeken Sinirlioğlu, şunları söyledi: “Hashtag iyi hoş ama başını sokacak bir ev daha iyi. Korkarım tarih bu konseyi hashtag nesli olarak tanımlayacak. Sizlere Suriye halkının son şansı olduğumuzu hatırlatmak istiyorum. Elimizden bu kadarı mı geliyor? Suriye halkını kurtarmak için gerçekten bir şeyler yapabiliriz.” Suriye’deki durumun aynı zamanda terör örgütleri için “üreme alanı” oluşturduğuna dikkati çeken Sinirlioğlu, DEAŞ ile mücadele adı altında terör örgütü PKK›ya destek verenlere ise şu sözlerle eleştirdi: ELİNİZDE KAN OLMASINI İSTEMEZSİNİZ “DEAŞ ile mücadele kisvesi altında terör örgütü uzantılarını desteklemenin umduğunuz sonuçları vermeyeceğini uyarmak benim görevim. BM üyesi tüm ülkelerden terör örgütü liderlerine kırmızı halı sererken dikkatli olmalarını istiyorum. Kırmızı halılarınız çok hızlı bir şekilde kana bulanabilir. Elinizde masum Suriyelilerin kanının olmasını istemezsiniz.” Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, “Rusya’nın gerilimi artırmasını önlemek için uluslararası toplum halihazırda meydana gelen olaylara tepki göstermek yerine önleyici önlemler almalıdır” dedi. Zelenskiy, Litvanyalı mevkidaşı Gitanas Nauseda ve Polonyalı mevkidaşı Andrzej Duda ile dün bir araya geldi. Üçlü görüşmede, Rusya’nın askeri faaliyetleri başta olmak üzere Polonya ve Litvanya sınırlarındaki mülteci krizi de ele alındı. Zelenskiy, görüşmenin ardından düzenlediği basın toplantısında, “Rusya’nın gerilimi artırması ve Avrupa’da güvenlik durumunun kötüleşmesini önlemek için uluslararası toplum, Polonya ve Litvanya sınırlarındaki mülteci krizinde olduğu gibi halihazırda meydana gelen olaylara tepki vermek yerine önleyici adımlar atmalıdır” dedi. BM’nin Suriye endişesi büyüyor Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, Suriye’nin, paralı savaşçıların, uyuşturucu kaçakçılığının ve terörün sığınağı haline geldiğini savundu. Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi, Suriye’deki son durumu ele aldı. Pedersen, 15 üyeli konseye video konferans aracılığıyla Suriye’deki son durum ve ülkenin geleceği ile bir bilgilendirme yaptı. Ülkede açlık ve yoksulluğun patladığını, 14 milyon kişinin yardıma muhtaç olduğunu belirten Pedersen, “Suriye, paralı savaşçıların, uyuşturucu kaçakçılığının ve terörün sığınağı haline geldi” dedi. Pedersen, tüm tarafların sahada 21 aydır devam eden stratejik bir açmazla karşı karşıya olduğuna ve hiçbir aktörün çatışmalarda üstünlük kazanamayacağına dikkati çekerek, ülkede siyasi ve ekonomik adımlara ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Suriye’deki mevcut durumun daha da kötüye gidecek bir çıkmaza neden olacağı uyarısı yapan Pedersen, 2022’de siyasi süreci ileri taşımanın yollarının aranması gerektiğini bildirdi. Pedersen, en kısa sürede Cenevre’de anayasa komitesini 7. oturumda toplamaya hazır olduğunu kaydetti. www.gazetepencere.com 10 DIŞ HABERLER Eğitim Hakkı ve Eşitsizlik Bağlamında Kapsayıcı Eğitim ALAADDİN DİNÇER Eğitimci Eğitim hakkı, eğitim hizmetinin eşit sunumu ile okullar arası farklılaşmaların yarattığı olumsuz sonuçlar eğitim bilimciler, politika yapıcı siyasiler, yöneticiler ve uygulayıcılar tarafından son yıllarda yoğun tartışma konusu yapılmakta, sorunları çözmeye dair projeler üretilmeye çalışılmakta, değişik alternatifler gündeme getirilmekte. Ancak henüz sorunlar çözüldü ya da “çözme noktasında toplumsal ortaklaşma/ odaklanma yakaladık” diyecek bir noktada olmadığımızı, yaşadığımız gerilimlere bakarak söylemek mümkün. Bunun en somut örneğini 20.Şura’da alınan kararların tartışmasında gördük. Dolayısıyla toplumda görülen bu anlaşmazlık, ayrışma ve yarılma durumu başta eğitim olmak üzere yaşam alanlarımızın tamamını etkilemekte, sonuçları itibarı ile toplumun bir bölümünün eğitime erişmeme, sosyal ve kültürel aktivitelere katılım sağlamaktan yoksun kalmaya veya geride kalmasına neden olmakta. Çocukların okula başlamadan ve başladıktan sonra cinsiyetlerine, gelir durumlarına, etnik kökenlerine, konuştukları dillere ya da inandıkları dinlere, engel durumlarına ve diğer başka nedenlere bağlı olarak yaşadıkları eşitsizlik, 22 Aralık 2021 Çarşamba ayrım ve ayrımcılık günümüzde de yoğun bir şekilde devam etmekte. Genelde yaşanan/karşılaşılan bu olumsuz tablonun özellikle eğitim alanında yaşanmasını engellemenin yolu, her çocuğa eşit olanaklar sağlamayı hedefleyen kapsayıcı eğitimi uygulamaktan geçmekte. Başlangıç itibariyle özel eğitime gereksinim duyan öğrencileri normal eğitim süreçlerine katma amacıyla gündeme gelen kapsayıcı eğitimin içine daha sonraki süreçlerde dezavantaja sahip tüm gruplar (engelliler, düşük gelirliler, azınlıklar, kız çocukları vb.) dahil edilerek kapsamı genişletilmiştir. Eğitime/okula ve bu kurumların sağladığı sosyal ve kültürel aktivite olanaklarına emsalleriyle aynı derecede erişemeyen/ulaşamayan bütün çocukları kapsama alanı içine alması, bu eğitimin temel ilkesi olarak kabul görmekte. Kapsayıcı eğitimin UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) tarafından tanımı ise şu şekilde yapılmakta: Kapsayıcı eğitim; “Öğrenenlerin farklı gereksinimlerine, onların eğitime, kültüre ve topluma katılımını artırarak ve eğitim sisteminin içindeki ayrımcılığı azaltarak cevap verme sürecidir. UNESCO’ya göre bu süreç, “Devletin öğrenme yaşındaki tüm çocukları kapsayacak şekilde eğitim stratejileri hazırlamasını, uygulamasını ve bu stratejilerin etkili olup olmadığını incelemesini içeriyor. Devlet, bu stratejiler sayesinde tüm çocuklara eğitim vermek için uygun koşulları yaratmalı ve gerekli önlemleri almalıdır.” UNESCO, kapsayıcı eğitim yaklaşımını eğitimsel, sosyal ve ekonomik olmak üzere üç farklı temele/gerekçeye dayandırmakta. Bu gerekçeler: “Öğrencilerin bireysel özelliklerini ve tüm öğrencilerin yararlarını göz önünde bulundurarak öğretim programları geliştirmeli ve eğitimde standardizasyon yerine öğrencilerin ihtiyaçlarına ve bireysel öğrenme performanslarına göre çeşitlendirilmiş bir yaklaşımı tercih ederek tüm öğrencilerin öğrenme süreçlerinden yarar sağlamasını gerçekleştirmeli. Daha adil bir toplum yapısı için bir tutum ve değişikliği yaratmak suretiyle temel oluşturmalı. Tüm öğrencilere bir arada eğitim vermeleri sebebiyle farklı öğrenci toplulukları için farklı tür okulların bulunduğu bir eğitim sistemine göre daha düşük maliyetli olacaktır.” Bu eğitim yaklaşımının bir sonucu olarak öğrenciler, tercih ettikleri okullarda kendi yaşıtlarıyla birlikte eğitim almalı ve okul hayatının tüm süreçlerine tam anlamıyla katılım sağlamalıdır. Eğitim politikalarını, öğrenme ortamlarını, okul kültürünü, öğretim programlarını ve uygulamalarını öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına ve farklılıklarına hitap edebilecek şekilde düzenlemek. Bu yaklaşıma göre, eğer öğrenciler kendi bireysel ihtiyaçlarını karşılayacak uygun olanaklara kavuşurlarsa kendilerine konulan hedeflere ulaşabilirler. OKULA GÖRE ÖĞRENCI YERINE, ÖĞRENCIYE GÖRE OKUL Okullar, öğrencilerin sosyal, kültürel, duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarına uyum sağlamalıdır. Bu konuda odak nokta, tüm öğrencilerin beraber eğitim alabilmeleri için okulların fiziksel ortamlarının ve eğitim programlarının nasıl düzenlenmeleri gerektiğidir. Çünkü kapsayıcı eğitim yaklaşımına göre öğrencilerin farklılıkları problem değil, eğitimi ve eğitim ortamını zenginleştirmek için büyük bir fırsattır. Yani kapsayıcı eğitim, öğrencilerin farklılıklarına rağmen bir arada ve beraberce öğrenmelerini destekleyen yenilikçi bir eğitim hareketi olarak görülmekte. Bu nedenle kapsayı- cı eğitim, sadece teknik ve kurumsal değişimi değil, aynı zamanda felsefi değişimi de içermekte. Daha somut ifadeyle söyleyecek olursak kapsayıcı eğitim, okula öğrenciyi değil, okulu öğrenciye göre düzenleyen/programlayan eğitim anlayışıdır. Sonuç olarak; Kapsayıcı eğitim tüm öğrencilerin, onların ırklarına, dinlerine, cinsiyetlerine, engel durumlarına, gelir düzeylerine veya başka faktörlere bakılmaksızın eşit olanaklara sahip olmasını hedefler ve eğitim stratejilerinin bunu sağlamaya yönelik düzenlenmesini bekler. Eğitimin ve eğitim ortamının zenginleştirilmesi adına öğrencilerin farklılıkları oldukça değerlidir ve bu farklılıkların taleplerini içerecek şekilde öğretim programları geliştirerek okulu düzenlemek, öğrenmenin güçlü olmasını pekiştirecektir. Eğitimde var olan eşitsizliklerin ve erişimin önündeki engellerin aşılması, hak ve adalet temelli bir eğitim için kapsayıcı eğitim/okul modelini uygulamak eğitim üzerinden sürdürülen toplumsal gerilimleri azaltmakta yararlı olacaktır. Dolayısıyla modelin bütün yönleriyle detaylı çalışmasını yaparak uygulamaya geçmek bugün dünden daha çok ihtiyaç gibi durmakta. Yüzyıllar sonra cadılara af çıkıyor Yunanistan’da aşı karşıtları SILAHLI ÖRGÜT KURDU Yunanistan’da Covid-19 aşısı karşıtlığı içinden çıkılması güç bir hal almaya başladı. Aşırı sağcı unsurların güdümünde aşı karşıtları sosyal medya üzerinden örgütlenmeye başladı. Bazı gruplar bir adım daha ileri giderek 'anayasa muhafızları' adını verdikleri ve 'silahlı' olan bir grup kurdu. Söz konusu grup, Yunanistan’ın çeşitli noktalarında şiddet eylemleri düzenledi. Gazete Duvar’ın Yunanistan medyasından topladığı bilgilere göre korona karşıtları sağcı gruplarla işbirliği içerisinde silahlı örgütler kurmaya başladı. Askeri eğitim alan bu grupların üyeleri, Yunanistan sokaklarında kendilerine has, askeri elbiseleriyle boy göstermeye ve devriye gezmeye başladı. Silahlı aşı karşıtları grubunda eski askerler, bürokratlar ve hatta bilim insanları da yer alıyor. Söz konusu gruplar aşırı sağ ile dirsek teması halinde. COVID-19 TANI MERKEZİNE BASKIN 'Anayasa muhafızları' Yunanistan gündemine geçtiğimiz günlerde bir Covid-19 teşhis merkezine yapılan saldırıyla yerleşti. Selanik’te bir 'anayasayı koruma ekibi', bir tanı merkezini bastı ve çalışanların resmi belgelerini kontrol etmeye yeltendi. OKUL MÜDÜRÜ KAÇIRILDI Selanik’teki gelişmeye paralel olarak Pieria’da da aşı karşıtları, bir öğretim kurumunu bastı ve ortaokul müdürünü kaçırdı. Elleri kelepçelenen müdür, karakola götürüldü. Müdürün alıkonulduğunu tespit eden resmi polis memurlarıysa kaçırma eyleminde bulunan aşı karşıtlarını gözaltına aldı. Malezya yaralarını zor sarıyor Malezya’da şiddetli yağışların yol açtığı sel felaketinin açtığı yaraları zor da olsa sarmaya çalışırken can kaybı da 14’e yükseldi. Onlarca kişinin kayıp olduğu belirtilirken, yetkililer ölü sayısının artmasından endişe ediyorlar. Şiddetli yağışların ülkenin 8 eyaletindeki köy ve kasabaları sular altında bırakması sonucu binlerce kişi evsiz kaldı. Çoğunluğu selden en çok etkilenen ülkenin doğusundaki Pahang eyaletinde olmak üzere ortalama 51 bin kişinin sel bölgelerinden tahliye edildiği öğrenildi. Ülkenin zengin ve en kalabalık eyaletlerinden biri olan aynı zamanda başkent Kuala Lumpur’un da yer aldığı Selangor’un da sel felaketinden en çok etkilenen bölgelerden biri olduğu belirtildi. Yağışların etkisini azaltmasının ve sel sularının çekilmesinin ardından İskoçya’da yüzyıllar önce büyücülük suçundan yargılanıp idam edilen ve yakılan binlerce ‹cadının› affedilmesi üzerine yasa çıkarılacağı açıklandı. İskoç parlamento üyesi Natalie Don, 1563-1736 yılları arasında büyücülükle suçlanan çoğunluğu kadın 3 bin 837 cadının affedilmesi için çalışmaların başladığını söyledi. Çoğunluktaki İskoç Ulusal Partisi›nin bir üyesi olan Don, «Bu kadınların yanlış kriminalize edilmesi, yalnızca günümüzün cinsiyetçi klişelerini güçlendiriyor ve bu yanlışı düzeltmenin toplumda hâlâ var olan cinsiyetçi ve ataerkil tutumlara meydan okumada gerçek bir etki yaratacağına inanıyorum” diye konuştu. Natalie Don, 1563-1736 yılları arasında büyücülükle suçlananların yasal bir af almaları, resmi bir özür ve ulusal bir anıt 3 BİN 837 KİŞİ İDAM EDİLİP YAKILDI Tarihçiler, İskoçya’nın yaklaşık 200 yıldır yürürlükte kalan Cadılık Yasası uyarınca yaklaşık 3 bin 837 kişinin büyücülükle suçlandığını söylüyor. Bu süre zarfında büyücülük ölümcül bir suç olarak kabul edilirken bundan hüküm giyenler boğularak öldürüldü ve daha sonra gömecek bir ceset kalmasın diye kazıkta yakıldı. Katar, gökkuşağından rahatsız insanlar hasar gören evlerine dönmeye başladı. Yetkililer, tahliye merkezlerinde binlerce kişinin bir arada tutulması nedeniyle koronavirüs vakalarında artış yaşanabileceği konusunda da uyarıda bulundu. Malezyalılar ise sel riski uyarısında bulunmadıkları ve kurtarma çalışmalarının yavaş ilerlediği gerekçesiyle hükümete tepki gösteriyorlar. 2022 Dünya Kupasına ev sahipliği yapmaya hazırlanan Katar’da gökkuşağı renkli oyuncakların “İslami olmadıkları” gerekçesiyle toplatılması tepkilere yol açtı. Deutsche Wella’nın haberine göre, Ticaret ve Sanayi Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, ülkenin çeşitli bölgelerinde perakendecilerde teftişlerde bulunulduğu belirtilerek, “Aralarında İslami değerlere aykırı sloganlar Noel Baba yerine polis geldi İspanya›da polis, çeşitli uyuşturucular ve jambon bacağı dolu Noel sepetini, çekilişle dağıtmaya çalışan iki kişiyi tutukladı. BBC Türkçe’nin haberine göre polis, çekilişle ülkenin doğusundaki Murcia kentinde bulunan bir uyuşturucu hücre evinde yaptık- almaları için kampanya yürüten avukat Claire Mitchell liderliğindeki “İskoçya’nın Cadıları” grubuna teşekkür etti. Avukat Claire Mitchell, “Affın resmi ve yasal olarak bu insanların cadı olmadığını kabul etmek olduğunu, özrün ise birçok insanın büyücülükle suçlanıp öldüğü veya kaçtığı için olduğunu” söyledi. ları baskında karşılaştı. Evdeki bir İspanyol ve Arjantinli’nin narko-sepet (narconestas) ödüllü Noel ve Yeni Yıl çekilişi düzenledikleri tespit edildi. Sepette, kokain, haşhaş esrar, alkol, tütün ve 8 kiloluk kür edilmiş jambon olduğu belirtildi. Evin duvarında da çekilişe giren müşterilerin isimlerinin yazdığı, Noel Günü ve İspanya’da çok önemli bir tatil günü olan 6 Ocak Üç Kral Bayramı’nda iki sepetin talihlileriyle buluşturulmasının planlandığı kaydedildi. Noel çekilişinin biletleri 5, ikinci çekilişin biletleri ise 10 eurodan satılıyor. taşıyan oyuncakların da bulunduğu çeşitli ihlallere rastlandığı ve söz konusu ticari mallara el koyulduğu” bildirildi. Katar Haber Ajansında yayımlanan habere göre Bakanlık, tüm vatandaşları “gelenek ve göreneklere aykırı dizayn ve logo taşıyan malları ihbar etmeye” çağırdı. Bakanlığın açıklamasında hangi malların ne için İslami kurallara aykırı görüldüğü belirtilmese de paylaşılan fotoğrafta gökkuşağı renklerindeki oyuncaklara yer verilmesi dikkat çekti. Gökkuşağı renkleri, dünya çapında lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel ve interseks bireyleri kapsayan LGBTİ+ hareketinin sembolü. Eşcinsellik Katar’da yasa dışı. Gökkuşağı renkli oyuncaklara el koyulması, sosyal medyada Katar yönetimine yönelik eleştirileri yeniden alevlendirdi. www.gazetepencere.com 11 KÜLTÜR BEREKET TANRIÇASININ SUNAĞI BULUNDU Büyük İskender’in askerlerinin kenti olarak bilinen ve derin vadilerle çevrili tepeye kurulu Uşak’taki Blaundos Antik Kenti’nde, mitolojide tarım ve bereketin sembolü olarak bilinen tanrıça Demeter’e ait tapınakta sunak (kurban kesilen dini alan) alanı ortaya çıkarıldı. Uşak Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birol Can başkanlığında yürütülen çalışmalarda, mitolojide tarım, tahıl ve hasadı simgeleyen tanrıça Demeter’in tapınağının avlu kısmında sunak alanın yanı sıra Bizans Dönemi’ne ait olduğu değerlendirilen su sarnıcına ulaşıldı. Kazı Başkanı Can, AA muhabirine, 2021 sezonu kazılarında kentin merkezindeki Demeter Kutsal Alanı’na yoğunlaştıklarını söyledi. Kazılarda sunağın kalıntılarına rastladıklarını kaydeden Can, şöyle konuştu: “Tapınağın hemen önünde avlunun ortasında tapınağın sunağına yani altar yapısına ait kalıntılara rastladık. Yaklaşık 5x4 metre ölçülerinde Bilim insanlarını şaşırtan kırkayak Bilim insanları, İngitere›nin kuzeydoğusundaki Northumberand bölgesinde dünyanın en büyük kırkayak fosilini buldu. Bilim dünyasında Arthropleura diye bilinen dev kırkayak türünün yaklaşık 2,5 metre uzunluğunda ve 50 kilo ağırlığında olduğu düşünülüyor. Fosilin bulunduğu kaya parçası ilk 2018 yılında, büyük bir kayanın deniz kıyısına düşmesiyle fark edildi. Fosil, önümüzdeki yıldan itibaren Cambridge’deki Sedgwick Müzesi›nde sergilenecek. 75 santimetre uzunuğundaki fosili inceleyen Cambridge Üniversitesi Yer Bilimleri Bölümü’nden Dr. Neil Davies, “Bu fosilin keşfedilmesi tamamen şans eseri oldu” dedi. Davies, “Kaya parçası düştüğünde ortadan yarıya ayrılmıştı ve böylece fosil ortaya çıkmıştı. Doktora öğrencilerimizden bir tanesi yürüyüş yaparken gördü” bilgisini verdi. Dev kırkayak 326 milyon yıl önce yaşadığında İngiltere’nin kuzeydoğusunda bugünün ikliminden çok daha ılıman ve tropikal bir iklim olduğu düşünülüyor. Araştırmacılara göre fosil örneğinin bulunduğu nokta eskiden bir nehir kanalıydı. Bilim insanları, bulunan parçanın ölmüş bir dev kırkayak fosilinden ziyade hayvanın henüz büyürken attığı dış iskeleti olabileceğini düşünü- Muhalif Takvimi yor. Davies, “Kırkayaklar ölünce vücutları parçalanmaya başlıyor o yüzden bu tür kırkayak fosillerine çok nadir rastlıyoruz. Daha fosilleşmiş bir kafatası bulamadık, o yüzden bu tür kırkayaklar konusunda henüz bilmediklerimiz var. Bulduğumuz fosil büyük ihtimalle hayvanın büyürken attığı dış iskeleti” diye anlattı. Araştırmacılar bu kırkayak türünün en az 32 ayaklı olduğunu, belki de 64 ayaklı olabileceğini düşünüyor. Northumberland’daki keşif dünyada gerçekleşen üçüncü Arthropleura fosil keşfi ve araştırmacılar Almanya’da bulunan diğer iki fosilden çok daha büyük ve eski olduğunu söylüyor. ANIL ÖZGÜÇ 22 Aralık 2021 Çarşamba en az iki basamaklı yapıya sahip. Tabii üst yapısına ait çok fazla veri yok elimizde. Temelleri sayesinde biz planını çıkarabiliyoruz. Yine çalışmalar sırasında bu sunağın üzerinde yer aldığını düşündüğümüz bir sunak masasına ait bir parça ele geçti” Demeter Tapınağı’nın o dönem çok saygı gördüğünü dile getiren Can, gelecek yıl buradaki çalışmalara devam edip, restorasyon ve ayağa kaldırma çalışmalarını tamamlamayı düşündüklerini kaydetti. Can, “Demeter Tapınağı’nın bulunduğu alan, daha geç dönemlerde farklı amaçlar için kullanılmış. Bizans Dönemi’nde özellikle atölyeler, işlikler ve dükkanlar olduğunu biz anlıyoruz. Bu süreçte buralara sarnıçlar da yapılmış. Tapınağın avlusu içerisinde oldukça derin, içerisi toprakla dolmuş bir sarnıca rastladık” bilgisini de verdi. Can, sarnıcın 6-7 metre derinliğinin olabileceğini ifade etti. Antik kentin tepeye kurulduğunu, etrafını çeviren 100 metre derinliğindeki kanyonun altında akan akarsudan buraya su çıkarmanın kolay olmadığını anlatan Can, onun dışında yaklaşık 8 kilometre uzaklıktan kemerler kurarak su taşındığını vurguladı. Sotheby’s 277 yıllık tarihinin satış rekorunu kırdı Müzayede evi Sotheby’s, 2021 satış rakamlarını açıkladı. Buna göre 2021’de toplam 7.3 milyar dolarlık satış yaptı. Müzayede evinin yaptığı satışların büyük kısmı çevrimiçi katılımcılarla organize edilirken 277 yıllık tarihinin en yüksek satış rakamına ulaşan müzayede evi, zaferindeki en büyük etken olarak teknolojiyi yakından takip eden genç koleksiyonerlere işaret etti. Pandemi sırasında popülerliği tavan yapan NFT eserleri yakından takip eden bu kitle, müzayede evine en çok kazandıranlar oldu. Yine aynı kitle müzayede evinin çanta, şarap ve mücevher satışlarına da yoğun ilgi gösterdi. Yıl sonuna kadar yapılacak yeni müzayedeleri olan Sotheby’s, satış rakamının daha da artacağını açıkladı. The Guardian’ın haberine göre, müzayede evi 2021 yılında fiyatı 15 milyon doları aşan 57 parça sattı. Satılan en pahalı eser, Rönesans dönemi ustalarından Sandro Botticelli’nin “Young Man Holding a Roundel” tablosu oldu. Tablo, 92.2 milyon dolara alıcı buldu. 2021’de satış oranları 2020 yılına göre de yüzde 71 daha yüksekti. El değiştiren en yüksek meblağlara sahne olan alan ise 4.3 milyar dolar ile (özel satışlar ve açık artırmalar toplamı) modern ve çağdaş sanat oldu. Müzayede evinin müşterileri arasında 40 yaş altı kesimin oranı da geçtiğimiz yıla göre yüzde 187 artış gösterdi. 1744’te Londra’da kurulan Sotheby’s dünya çapında 80 büroda hizmet veriyor. Cumhurbaşkanlığı ödülleri sahiplerini buldu Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri, Cumhurbaşkanlığı’nda düzenlenen törenle sahiplerine verildi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı 2021 Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’nin sahiplerini kasım ayında açıkladı. Buna göre bilim kültür alanında Teoman Duralı, müzik alanında İdil Biret, görsel sanatlar alanında Alev Ebuzziya, sinema alanında Cüneyt Arkın, edebiyat alanında Gürbüz Azak, kaligrafi alanında Etem Çalışkan, sahaflık alanında İbrahim Manav, vefa ödülü alanında ise Kemal Tahir Cumhurbaşkanlığı 2021 Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’ne layık görüldü. Törende konuşan Erdoğan, Türkiye’nin, sessiz sedasız şekilde, dünyanın dört bir yanında sayıları milyarları bulan insanın evine girdiği kültür faaliyetlerinden birinin de televizyon dizileri olduğunu söyledi. Erdoğan, geçmişte Türk televizyon kanallarının, her biri üretildiği ülkenin kültür-sanat ideolojisiyle gelen yabancı dizilerin işgali altında olduğunu kaydetti. Şimdi Türkiye›nin kendi tarihini anlatan, Türkiye›de üretilen televizyon dizilerinin, 150›ye yakın ülkeye ihraç edildiğini belirten Erdoğan, dünyada ABD›den sonra en fazla dizi ihraç eden ülkenin Türkiye olduğunu söyledi. www.gazetepencere.com 12 SPOR CEVAT KOL Farklı hedefleri olan iki takımdan Lider Trabzonspor, rakipleri ile arasındaki puan farkını korumak, Altay ise kötü gidişe “dur” deyip ligin dibine demir atmamak için mücadele etti. Trabzonspor Teknik direktörü Abdullah Avcı için “yeni bir hikaye yazma” maçı olurken Altay teknik direktörü Mustafa Denizli için “Olmak ya da olmamak “ müsabakasıydı. Denizli, adını taşıyan stadyumda öne geçtiği, iyi oynadığı karşılaşmayı kaybederken 11. lig maçında da galibiyete hasret olarak tartışılır duruma geldi. Bordo Mavili takımda tempo 22 Aralık 2021 Çarşamba Kulübe hamlesi üç puanı getirdi artınca beklenmedik sıkıntılar yaşandı. Teknik direktör Abdullah Avcı sakatlıklar nedeniyle zorunlu değişikliklere gitti. Vitor Hugo’nun yerinde Denswil’e şans verdi. Bu oyuncu haftalar sonra asıl mevkisinde yer aldı. Trondsen ise savunmanın solunda görev yaptı. Trabzonspor, sakatlıkları süren Nwakaeme, Gervinho, Vitor Hugo gibi kaliteli iş bitirici ayaklarından yoksun Altay karşına çıktı. Eksikleri olan, kulübe hamlesi zayıf bir takımla sahada yer aldı. Bütün bu eksiklerine rağmen üç puanı almayı başardı. İki takım karşılaşmaya kazanma duygusuyla başladı. İlk beş dakika içinde iki taraf da girdikleri gol pozisyonları ile bunu gösterdi. Denizli, rakibini gözünde büyütme yerine mücadele ederek kazanma teşvikiyle oyuncularını motive etti. Eksik Trabzonspor’un zaaflarını göz önüne alarak atak bir futbolu tercih etti. Altay ilk yarıda Cebrail ile bir gol bulmasına rağmen farkı önleyen kurtarışlar kaptan Uğurcan’dan geldi. İstatistikleri ile rakibe korku salan lider Trabzonspor özellikle ilk yarıda şok yaşadı. Attığı gollerin büyük kısmını ilk yarıda ve ilk yarım saat içinde bulan bordo mavililer dirençli Altay karşısında pozisyona az girebildi. Denizli, Trabzonspor’un zaaflarını ilk yarıda iyi değerlendirip soyunma odasına mutlu gitti. Trabzonspor teknik direktörü Abdullah Avcı “pabucun pahalı” olduğunu görünce ikinci yarıya hamle yaparak başladı. Berat’ın yerine Dorukhan’ı, Siopis’in yerine Bakasetas’ı aldı. Bu değişim golü getirdi. Bakasetas’ın pasını Cornelius tek vuruşla filelere gönderdi. Skora gelen eşitlik Trabzonspor’u umutlandırdı. Avcı kazanmak için büyük risk aldı. Sol bek Trondsen’i çıkartıp hücum hattına Koita’yı aldı. Ömür’ü sol beke çekti. Ömür’ün mahalle maçında orada oynamışlığı yok! Cesaret, macera aramak böyle bir şeydir. Tutarsa kahraman olursun. Kaybedersen… Yazan çok olacağı için, yazmaya gerek yok!! Koita’nın pasını Cornelius filelere gönderdi. Trabzonspor zorlandığı bir karşılaşmada üç puanı aldı. Denizli ise oyunun uzatma dakikalarında kulübe hamlesi yaparak, oyunu soğutup Trabzonspor’a yardımcı oldu. Futbolun güzel yanı da bu; Atamayana atarlar! 1-2 KUZEYİN KRALI Abdullah Avcı yönetiminde açık ara liderliğini sürdüren Trabzonspor, Mustafa Denizli’nin çalıştırdığı Altay’ı 2-1 mağlup etti. Bordo-mavili ekip, Danimarkalı yıldız Andreas Cornelius’un 51 ve 88. dakikada attığı gollerle sonuca gitti. Altay’ın tek golünü 34. dakikada Cebrail Karayel kaydetti. Trabzonspor’un yıldızı Andreas Cornelius bu sezon forma giydiği 19 maçta 10 gol ve 2 asist kaydetti. Cornelius, Mart 2017’den bu yana ilk kez üst üste üç lig maçında gol attı. Trabzonspor puanını 45’e yükseltti. Fırtına'nın başarılı file bekçisi Uğurcan Çakır müsabaka sonrası açıklamalarda bulundu. Çakır, "Çok güzel bir gol yedim. Bence haftanın golü." dedi. Stat: Alsancak Mustafa Denizli Hakemler: Ali Şansalan, Serkan Ok, Kemal Yılmaz Altay: Lis, Cebrail, Murat, Thiam, Naderi, Poko, Zeki, Pinares (Paixao dk. 90+1 ?), Kappel, Rodriguez (Rayan dk. 90+1 ?), BambaYedekler: Cihan, Aka, Ceyhun, Thaciano, Kazımcan, Eren, Deniz, Özgür Teknik Direktör: Mustafa Denizli Trabzonspor: Uğurcan, Peres, Edgar (Hüseyin dk. 85 ?), Denswill, Trondsen (Koita dk. 79), Siopis (Bakasetas dk. 46), Berat (Dorukhan dk. 46), Hamsik, Abdülkadir Ömür (Ahmetcan dk. 90+2 ?), Djaniny, CorneliusYedekler: Arda, Yusuf, Yunus, Abdulkadir Parmak, Serkan Teknik Direktör: Abdullah Avcı Goller: Cebrail (dk. 33) (Altay), Cornelius (dk. 51 ve 88) (Trabzsonspor) 1-1 KASIMPAŞA UZATMADA YAKALADI Kasımpaşa deplasmanda Antalyaspor ile 1-1 berabere kaldı. Ev sahibi ekip karşılaşmanın 38. dakikasında Naldo'nun attığı golle 1-0 öne geçti. Kasımpaşa 90+2. dakikada Umut Bozok'un golüyle skoru eşitledi ve maç 1-1 sona erdi. Antalyaspor 22, Kasımpaşa ise 12 puana yükseldi. ŞEHİR IŞIL IŞIL: 3-1 Başakşehir kendi sahasında Giresunspor'u 3-1 mağlup etti. 17. dakikada Deniz Türüç'le 1-0 öne geçen turuncu-lacivertliler 28'de Diarra'nın golüne engel olamadı ve ilk yarı 1-1'lik eşitlikle geçildi. Ev sahibi ekip 69'da Caiçara, 78'de ise Visca ile 2 gol daha buldu ve 3 puana 3 golle uzandı. www.gazetepencere.com 13 SPOR TRİBÜNE HAPSEDİLEN TARİH ABDULLAH BIRICIK Adana Demirspor. Adana’nın ilk takımı. Hatta İstanbul, Ankara ve İzmir’den sonra Adana’yı ve Anadolu’yu profesyonel lig ile tanıştıran ilk takım. Sadece futbolda değil, yüzme, sutopu, bisiklet ve güreş gibi dallarda da aktif bir spor kültürüne sahip olan, yüzme ve sutopunda da uluslararası başarılar elde eden bir kulüp. Çukurova Futbol Ligi’nin kurucularından. 1973-1974’de Adana’da Uşakspor ile karşı karşıya geldi Adana Demirspor. Kent ve bölge için tarihi öneme sahip bir final ma- 22 Aralık 2021 Çarşamba çıydı bu. 10 yıllık Süper Lige çıkma mücadelesinin finalinde rakibini 2-0 yenen Adana Demirspor’da golleri atan isimler Bektaş ve Adanalı kaptan Fatih Terim’di. Fatih Terim kaptanlığında 10 yıllık süren Süper Lig hasretine son verilmiş, 11 yıl süren yeni bir Süper Lig serüveni başlatılmıştı. O maçın üzerinden tam 37 sene geçti. 37 sene sonra efsane kaptanı Fatih Terim’i ve Fatih Terim’in takımı Galatasaray’ı konuk etti Adana Demirspor. Ancak Fatih Terim TFF’nin rutinleştirdiği cezası sebebiyle çimlere, o atmosfere çıkamadı. 37 sene sonra buluştuğu Adana Demirspor ile kucakla- şamadan maçı tribünlerden takip etmek zorunda kaldı. Bu hikaye ve tarihi serüvenle başladı Adana Demirspor Galatasaray maçı. Katıldığı günden beri Süper Lige renk katan Adana Demirspor, yine renkli maçlarından birini çıkardı. İlk yarıda Akintola, Assombalonga ve Belhanda gibi etkili silahlar kulübedeydi ama sahada Balotelli, Yunus Akgün, Vargas ve Bjarnason gibi yıldızlar vardı. Galatasaray’da ise Van Aanholt ve Yedlin kesik yemişti. Sağda ilk defa sağbek pozisyonunda oynayacak olan Oğulcan Çağlayan, solda ise Ömer Bayram ilk 11’de yer bulan sürpriz isimler olmuştu. Mustafa Muhammet de uzun süre sonra ilk 11’de yer bulan bir diğer isim olmayı başarmıştı. Büyük bir heyecan ve tempoya sahne olan ilk yarıda her iki takım adına da tek eksik olan goldü. Gol kısırlığına ikinci yarının hemen başında Galatasaray’ın Adana Demirspor’da kiralık oynayan genç yıldızı Yunus Akgün son verdi. Yunus Akgün üst üste attığı 2 muhteşem gol ile Adana Demirspor’u ikinci yarının hemen başında 2-0 öne geçirdi. Maçın temposu bu iki golden sonra daha çok yükseldi.Karşılıklı ataklar ve bol pozisyonlu bir maç ziyafeti sundu her iki takım da bizlere. Ancak ne var ki; bu güzel maça özellikle de Adana Demirspor’un güzel futboluna gölge düşürmek isteyenler vardı. Bu kişiler Fatih Terim’i tribüne mahkum edenlerdi.Türk Futbolunu yönetemeyen, özellikle hakem atamaları ve yönetimleri ile Süper Ligin sürekli tartışılmasına neden olan, ligin kalitesini düşüren, ligin güvenirliğini azaltarak taraftar sayısını aşağıya çeken, pek çok ülkenin en büyük endüstrilerinden birisi olan futbol sektörüne zarar veren bu isimler derhal istifa etmeli. Türk Futbolunu futbolun içinden gelen liyakatli isimler yönetmelidir… 2-0 Yunus maça damga vurdu 53. dakikada Vargas’ın arapasında ceza sahasına giren Yunus topu düzelttikten sonra şık bir vuruşla Adana Demirspor’u 1-0 öne geçirdi. Genç futbolcu golden sonra sevinç yaşamadı. Bu golden sadece 5 dakika sonra bir kez daha sahne alan Yunus farkı da ikiye çıkardı. Vargas’ın taşıdığı atakta topu önünde bulan Yunus uzak mesafeden harika bir gol attı ve skoru 2-0’a getirdi. GALATASARAY ADANA’DA KAYIP Galatasaray konuk sona eren mücadelede olduğu Adana Desarı-kırmızılıları yımirspor’a 2-0 mağlup kan isim ise Galataoldu ve üst üste yesaray’dan Adana Dedinci puan kaybını ya- mirspor’a kiralanan şadı. İlk yarısı golsüz Yunus Akgün oldu. FENERBAHÇE’NIN GÜMRÜK SINAVI Fenerbahçe bugün VavaCars Fatih Karagümrük'e konuk olacak. Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynanacak karşılaşma saat 20.00'de başlayacak. Müsabakayı Erkan Özdamar yönetecek. Süper Lig'de istediği performansı sergileyemeyen Fenerbahçe, 17 maçta 8 galibiyet, 4 beraberlik ve 5 mağlubiyet yaşadı. Hanesine 28 puan yazdıran sarı-lacivertli takım, haftaya 5. sırada girdi. İstenilen sonuçların alınamaması üzerine teknik direktör Vitor Pereira ile yollarını ayıran Fenerbahçe'nin müsabakaya yardımcı antrenör Zeki Murat Göle yönetiminde çıkması bekleniyor. Geride kalan 17 haftada 7 galibiyet, 4 beraberlik ve 6 mağlubiyet sonucunda 25 puan toplayan Fatih Karagümrük ise averajla 10. sırada yer aldı. Stat: Yeni AdanaHakemler: Arkadaş Kardeşler, Bora Özkara, Erdinç Sezertam Adana Demirspor: Muric, Svensson, Samet, Simon Deli, Kaan, Gökhan İnler (Tayyip Sanuç dk. 90+1 ?), Stambouli, Yunus (Akintola dk. 80), Bjarnason (Sinan Kurt dk. 90+1 ?), Vargas (Belhanda dk. 73), Balotelli (Assombalonga dk. 73)Yedekler: Ferhat Kaplan, Metehan Mimaroğlu, Castro, Tarık Çamdal, Rassoul Teknik Direktör: Vincenzo Montella Galatasaray: İsmail, Oğulcan, Nelsson, Marcao, Ömer (Van Aanholt dk. 73), Berkan (Babel dk. 62), Taylan (Aytaç Kara dk. 67), Cicaldau, Morutan (Halil Dervişoğlu dk. 62), Mohamed, Kerem (Emre Kılınç dk. 73)Yedekler: Fatih Öztürk, Yedlin, Alpaslan Öztürk,Barış Alper Yılmaz, FeghouliTeknik Direktör: Selçuk İnan Goller: Yunus Akgün (dk. 53 ve 58) (Adana Demirspor) EN YAKIN ADAY İSMAİL KARTAL Fenerbahçe'de Pereira'nın yerine göreve en yakın aday İsmail Kartal. Sarı-lacivertli kulüpte uzun yıllar hem futbolcu hem de teknik adam olarak görev yapmış İsmail Kartal'la sezon sonuna kadar anlaşma ihtimali güçlü bir şekilde bulunuyor. 60 yaşındaki deneyimli çalıştırıcı Fenerbahçe'den sonra Eskişehirspor, Gaziantepspor, Ankaragücü, Çaykur Rizespor ve Konyaspor'da görev yaptı. Sarı-lacivertli idarecilerin listesindeki diğer bir isim ise A Milli Takım yardımcı antrenörü Kenan Koçak... Aktif olarak A Milli Takım Teknik Direktörü Stefan Kuntz'un yardımcılığını yapan 40 yaşındaki çalıştırıcının adı bir süredir sarı-lacivertlilerle anılıyordu. Sarı-lacivertlilerin teknik direktörlük için diğer bir hedefi ise bir dönem Beşiktaş'ı da çalıştıran Slaven Bilic. Yaz aylarında Vitor Pereira öncesinde de gündeme gelen Hırvat teknik direktörle prensip anlaşmasına varılmış ancak Bilic'in tazminat sorunu nedeniyle iş nihayete erememişti. www.gazetepencere.com 14 SPOR ÜMİT SEZGİN VİZYONLA GELİP HÜSRANLA GİDENLER Bu bir davet yazısıdır. Aziz Yıldırım gibi bu kulüp uğruna hapis yatmış, büyük mücadeleler vermiş bir efsaneyi gönderip, rekor oyla Ali Koç’u başkan seçmiş, O’na gönül düşürmüş, “yeni efsanemiz olur” diye umut bağlamış binlerce kişi adına yazılmış bir davet yazısıdır. Yine bir teknik direktörle vedalaşıyoruz, yine hayal kırıklıklarıyla bir hocayı gönderiyoruz. Evet Pereira gitmeyi hak etmiş olabilir ama biliyoruz ki bu sorunun çözümü değil ve hiçbir zaman da olmadı. Kimisi hak etti, kimisine yazık ettik ama gördük ki derdimizin dermanı Teknik Direktör değişikliği değil. Olsaydı Phillip Cocu’yu gönderdiğimizde olurdu, Ersun Yanal’ı, Erol Bulut’u, Emre Belözoğlu’nu gönderdiğimizde olurdu. Her isim geldiğinde “bizim için en iyisiydi”. Cocu, yeni vizyona uygun, takımı alıp Avrupa standartlarına taşıyacak isimdi. Ersun Yanal, tribünlerin hayal ettiği hücum futbolunu oynatacak Hocaydı… Yine rakipler Fenerbahçe’den korkacaktı. Erol Bulut Türk futbolunun geleceğiydi, birlikte büyüyecek, parlayacaktık. Emre Kaptan, önce “Sportif Direktör” koltuğuna oturdu, “Emre Abi” olarak rakiplerimizi çatlatan transferler yaptı, sonra sıkıştık, kurtar bizi “Emre Hoca” dedik. Ardından Pereira’yı gördük karşımızda bir sabah, “Hayırdır inşallah” dedik “yine nereden çıktı bu arkadaş?”. Cevap ümitvardı; “yarım kalan öyküsünü tamamlayacak”. İnşallah falan dedik ama bıraktım öyküyü bir devreyi bile tamamlayamadı. Arada geçici görev alan Ervin Koeman, Tahir Karapınar, Zeki Murat Göle gibi isimleri saymıyorum bile. Kısaca 3 yılda geçiciler dahil 8 Teknik Direktör. Vizyonla gelip hüsranla gittiler. Bu teknik direktörlerle birlikte gelen futbolcuları ise saymaya gücüm yok, hevesim yok, niyetim yok. Hepsi büyük topçulardı, neredeyse tekmeleyerek gönderdik. Aldığımız sonuçları, geldiğimiz noktayı tasvire ise dilim varmaz, kalemim yazmaz. Yıkılmadık kale kalmadı, artık her isteyene Kadiköy’den çıkış var, hem de elini kolunu sallaya sallaya. Sevgili Başkan, yanlış anladın. Beşiktaş maçı sonrası tribünler “Yönetim İstifa” diye bağırırken Pereira’yı kastetmiyordu. Beşiktaş maçı sonrası yazıma “Al da git Pereira’yı” başlığı atarken, Pereira gitsin demiyordum, bütün günah bu gariban Portekizlinin mi? Elinden gelenin en iyisini yaptı ama bu en iyinin yetmeyeceğini biliyorduk? Biz bu filmi daha önce görmüştük. O zaman da demiştik, denmişti, yazmıştık, yazılmıştı; “Pereira’ya iki yıl verir sabrederseniz, istediği oyuncuları alır, işine karışmazsanız sonuç alabilir”. Olmadı elbette, sabredemedik. O zaman da tahammül yoktu beklemeye, bugün de… Yarın hiç olmayacak. Başkan bizi dinleme, tribünü dinleme. Orada 52 bin teknik direktör var, 52 bin başkan var, 52 bin köşe yazarı, futbol yorumcusu var. VOLKAN DEMİREL İMZAYI ATTI VavaCars Fatih Karagümrük'te teknik sorumluluk görevine getirilen Volkan Demirel için imza töreni düzenlendi. Fatih Karagümrük'te çalışma fırsatı bulduğu için mutlu olduğunu dile getiren Volkan Demirel, "Hedeflerimiz çok büyük. 2,5 yıllık anlaşma yaptık. Bu takımı bir yerlere getirmek için söz verdim. Doğru zamanda, doğru yerde olduğumu düşünüyorum. Bunun için elimden ge- leni yapacağım. Önemli bir takıma geldim. Ligi çok iyi tanıyorum. Her kulübe hakimim. Birbirimizi çok iyi anladığımızı düşünüyorum. İnşallah bu yolculuğun sonu güzel bitecek." ifadelerini kullandı. EMBİİD COŞTU Amerikan Basketbol Ligi'nde (NBA) Philadelphia 76ers, all-star oyuncusu Joel Embiid'in üstün performansının yardımıyla Boston Celtics'i 108-103 yendi. Doğu Konferansı temsilcilerinin mücadelesinde Sixers, sezonun 16. galibiyetine, deplasmanda Celtics'i 22 Aralık 2021 Çarşamba 5 sayı farkla mağlup ederek ulaştı. Sixers'ta Embiid, 41 sayı, 10 ribaunt, 5 asist ve 4 blokluk performansıyla galibiyette başrolü oynadı. Seth Curry 26 sayı ve 7 asist, Tobias Harris 25 sayı ve 7 ribauntla galibiyette öne çıkan diğer oyuncular oldu. Milli oyuncu Furkan Korkmaz ise hastalığı gerekçesiyle karşılaşmada görev almadı. Sezonun 16. yenilgisini yaşayan Celtics'te Jaylen Brown 30 sayı, Jayson Tatum 17 sayı, 9 ribaunt ve 6 asist, Marcus Smart 15 sayı ve 6 ribaunt, Payton Pritchard 14 sayıyla oynadı. Başkan bildiğini de yapma. Kusura bakma ama bildiğinle sonuç alamadığımız ortada. Başkan bize, bu kulübe ortak akıl lazım. Akıllı insanların, işinin uzmanlarının, Fenerbahçe için uğraşmaya, didinmeye hazır insanların yer aldığı bir ortak lazım. Fenerbahçe’den beslenenlerin değil, Fenerbahçe’yi besleyenlerin oluşturduğu bir ortak akıl. Başkan gel bir kongre yap. Yeniden aday ol, şartsız, koşulsuz oyumuz senin. Yeniden aday ol ama kulüp yönetimini baştan sona yapılandır. Yönetim kurulu üyelerini yenile, sorumluluk alacak, yetki kullanacak isimler seç. Futbol şubesinin bir sorumlusu, yetkilisi olsun. “Vallahi de billahi de teknik direktör olmayacağım” diye Kuran üstüne el basıp yemin edecek bir Sportif Direktör olsun. Basket şubesini basketboldan anlayan, seven birine ver. Hayali yeniden “Final Four” olsun. Voley- bol takımlarını kadınıyla erkeğiyle taşıyabilecek bir isme ver. Tüm isimleri kongre öncesinde belirle, yönetimde görev dağılımını yap, listeni öyle açıkla. Sana söz, sana garanti yine farklı kazanırsın. Sonrası basit. Ortak akıl çalışacak, sorumlular yetkilerini kullanacak, bu kulübü mazisinde yatan şanlı tarihine yakışır noktaya taşıyacak. İşte o zaman, her teknik direktör tercihi, oyuncu transferi Nasrettin Hoca’nın “Ya tutarsa” öyküsüne dönmeyecek. Alkışlarla, marşlarla karşıladığımızı küfürlerle günahlarla göndermeyeceğiz. İşte o zaman “kim gelsin bu takımın başına?” sorusunun bir önemi kalmayacak. Çünkü çok önceden uygun isimler bulunmuş olacak. Aksi halde bugünkü gibi kör tuttuğunu öpmeye devam edecek. Sevgili Başkan, şu aşamada kimi hoca seçeceğinin çok önemi yok, belli ki gidişat değişmeyecek. Bu takımın kaderini yeniden yazmak istiyorsan, gel bu sistemi değiştir, kişileri değil. SPOR YAZARINDAN KIRMIZI KART Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) Genel Merkez Şubeler Sorumlusu Kemal Çağlayan, Demir Grup Sivasspor'un Süper Lig'deki iç saha maçlarında görev yapan hakemlerin sarı ve kırmızı kartlarından koleksiyon oluşturdu. Kentte 43 yıldır gazetecilik yapan, TSYD Sivas Şubesi'nin kurucusu ve eski başkanı 62 yaşındaki Çağlayan, Sivasspor'un Süper Lig'deki iç saha maçlarında görev yapan hakemlerin müsabakada kullandıkları sarı ve kırmızı kartları imzalatarak koleksiyonu için biriktiriyor. Cüneyt Çakır, Mete Kalkavan, Alper Ulusoy, Halil Umut Meler, Zorbay Küçük, Fırat Aydınus, Halis Özkahya ve Ali Palabıyık'ın da aralarında yer aldığı 25 hakemden sarı ve kırmızı kart alan Çağlayan, topladığı kartları TSYD Sivas Şubesi'nde sergilemeyi planlıyor. TOKYO’NUN MALİYETİ 12,8 MİLYAR DOLAR Japonya'da düzenlenen 2020 Tokyo Olimpiyatları ve Paralimpik Oyunları toplam maliyetinin 1,45 trilyon yen (12,8 milyar dolar) olarak beklendiği bildirildi. Kyodo ajansının 2020 Olimpiyatları düzenleyici taraflarına dayandırdığı haberine göre uluslararası turnuvaların Japonya'ya maliyet beklentisi revize edildi. Buna göre Tokyo Oyunlarının toplam maliyetinin, 191 milyar yen düşerek 1,45 trilyon yen (12,8 milyar dolar) olarak gerçekleşmesi bekleniyor Maliyetin küçülmesinde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri, seyircisiz müsabakalar, salgına karşı olağanüstü hal uygulaması ile tedariki planlanan iş gücü ihtiyacını düşmesinin etkili olduğu bildirildi.